bugün

[BAŞ NOT(Önemlidir) : ssg' nin kafasında sözlük düşüncesi yüklü elektromanyetik dalgalanmanın ortaya çıkalı tam 11 sene oldu, bu zaman içinde dünya ilerledi, sözlükler daha özgür ortamlar haline gelmeye başladı. zamanının en tutucu sözlüklerinden biri olan uludağ küfür gibi şeylere göz yumar oldu bu sansürsüz gelişim ışığında. artık sözlüklerde bu gibi konular konuşulabiliyor ve tartışılabiliyor. beğenirsin beğenmezsin o kadar ırgalamıyor artık kimseyi.

muhakkak ki sözlüğe üye olur iken kuran hükümlerine uyacağımıza, şeriat usulü entry gireceğimize and içmedik. bizi ırgalayan tek şey türkiye cumhuriyeti anayasası hükümleri ve bu entry' de onun dahilinde olacak. aynı zamanda formatın ırzına geçmek gibi bir derdim de yok ona da gayet uyumlu olacak. bu baş notta bunları belirtiyorum ki sözlük olayını henüz kavrayamamış, farklı seslere kulak tıkamayı onur sayan adamlarla uğraşmayayım. istemezük istemezük olayları ilkokul sıralarının bir güzel hatırası olarak kaldı, canlandırmayalım. ha bir de saygı olayı var tabi, kimse kimseye saygı duymak zorunda değil. hani şimdi biri çıkar "sen nasıl benim allah'ımın karakterine yorum yaparsın." der ise baştan söyleyeyim; benim diyorsun işte, senin, benim değil; sen istersen yapma. benim bu konuda konuşma hakkım anayasa ve formata göre var ne ise entry' e geçelim. ]

sinirli bir yapıya sahip kendisi; kızıyor, yok ediyor, sövüyor falan.
aynı zamanda kabadayılıkta var kendisinden biz olarak bahsediyor; yakarım, yıkarım, kral da biziz sultan da biziz...
arada unutkanlıklar yaşar, bir söylediğinin başka bir yerde tam tersini söyler.

neyse kısa kısa ele alıp temellendirmeden bildiğimi okuyacağıma açayım biraz herkes anlasın.

öncelikle şundan bahsedeyim, allah bol bol and içen birisi; öyle ki ayetlerinin yarısı and içmekle geçiyor. ama and kavramını düşünelim bir and kutsal sayılan ilahlar, kendinden güçlü varlıklar adına içilir. tanrı ne adına and içiyor? yani ondan üstün olan ne var da and içerim diyor. ayriyetten bir tanrı nasıl and içme gereği duyar? tanrı' nın söylediği zaten doğru değil midir? and içme gereği duyuyor; hemde biz aciz kullarına kaşı? and içmedikçe allah' ın söylediklerinden şüphe mi etmeliyiz? neden bize söylediğini kanıtlama gereği duyuyor and içerek?

söyledikleri ile yaptıkları da birbirini tutmuyor. mesela mütavazi olun diyor. başlıyor biz şöyle, biz böyle yapanız, biz şöyleyiz, biz böyleyiz. gına getirene kadar kendini övüyor.

benim hiç bir şeye ihtiyacım yok diyor. melekleri, insanları vesaire yaratıyor. hadi insanları eğlence için yarattı diyelim çünkü ihtiyacı yoksa bir tek canının sıkılıp eğlenmek istediği ihtimali kalıyor. fakat ya melekler? onların belli bir iradesi de yok? varsa yoksa secde etmek, allah' ı yüceltmek. melekler allah' ın hiç ihtiyacı olmamasına karşın neden var? onlar da mı sınava tabi tutuluyor? meleklerin iradesi yok demiştik; eğer meleklerin iradesi yok ise şeytan nasıl allah' ın buyruğuna karşı gelebiliyor?

kendisinin her şeyi bildiğini iddaa ediyor. her şeyi biliyorsa eğer incil tevrat gibi diğer dinsel kitapların tutmayacağını da biliyordu. buna rağmen neden gönderdi? gönderdiklerinin tutmayacağını biliyordu, buna rağmen yahudileri neden lanetledi?

lut kavminin, sodom ve gommore' nin nasıl kentler olacağını biliyordu. buna rağmen neden felaket gönderdi? yarattığı seneryonun birer parçası olan insanlara neden zulmetti? kaderi çizilmiş olan halka yazık değil mi?

burdan allah' ın kan ve vahşeti seven birisi olduğunu anlıyoruz. hem inanmayacaklarını bile bile kitap gönderiyor hem de lanetliyor. hem sonlarının ne olacağını bile bile kavim yaratıp gönderiyor, sonra yok sular altında bırakmalar, yok gök taşı yağdırmalar bilimum fantastik öldürme şekli..

ayrıca bunlar birer alzaimer belirtisidir. olacağını bildiğin bir şeyi yapıyorsun, sonra onu bilerek yaptığını unutup kızıyorsun. garip.

kan düşkünlüğü bununla da sınırlı kalmıyor. semavi dinler öncesinde de gördüğümüz, nerdeyse tüm dinlerin ortak özelliği olan kurbanı kulundan istiyor. kimse yardımlaşmadan bahsetmeye kalkmasın. kurban bayramı diye yardımlaşanın iyiliği onun olsun bu herhangi bir günde de yapılabilir.

neymiş efendim, peygamber ille de çocuk ille de çocuk diye tutturuyor. çocuk büyüyünce de tanrı onu öldürmesini istiyor. bakıyor çok üzülüyor kulu allah' ın yüreği parçalanıyor. tamam lan tamam bırak onu al şu koçu kes diyor. bunun yerine tamam ben bağışladım bir şey kesmene gerek yok bu da sana ders olsun diyebilirdi. bir şeye ihtiyaç duymayan allah neden kendi adına kan ister. anlaşılmaz bir şahıs.

canilikte var ayrıca kendisinde. hadi sodom ve gommore halkı, lut kavmi dengesizdi bre o köylerdeki çoluk çocuktan günahsızdan ne istedin. yaşı görünce kuru dinlemeden hepsini biçtin. biz insanlar bile çocuklara kıyamıyoruz. savaşa hayır diyoruz utanmıyor musun yarattığının bu örnek hareketinden.

ayrıca şu sözleri söylemiş;

"allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat o, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız." nahl 93

madem allah kişisi dilediğini saptırıyor, dilediğini doğru yola iletiyor. demek ki benim sapmamı dilemiş. buna rağmen beni ne ile sorumlu tutuyor. işte burda da açık açık bir şizofrenialzaimer belirtisi görmekteyiz. bu nasıl bir adalet anlayışı? hem beni yoldan saptıracaksın hem de sonra cehenneme atacaksın yok yaa.. elalemin sümüklü çocuklarını doğru yola iletiyorsun da benim eksiğim ne? beni neden yakmak istiyorsun.

hem kaderimi de çizmişsin. kalbimi mühürlemişsin, gözlerime perdeler indirmişsin falan. bunları yapan sen üstüne üstlük nasıl bana sen cehennemliksin diyebilirsin ki? sen zaten beni öyle yaratmamış mıydın? madem kaldırsaydın perdeyi, açsaydın mühürü, hatalı üretim mi yapmışsın, defolu mu çıkmışım da beni yakmak istiyorsun. yakmak için beni yaratıyorsun.

benim kaderimde allah' ı reddetmek var. böyle yaratılmışım kaderim bu. öyleyse benim yaptıklarımdan sorumlu olmam ne kadar mantıklı? kader kavramını insanlara irade verilmişe indirgemeyen çok kötü kalbinizi kırarım eğer sonuç bu ise allah her şeyi bilen falan değildir. benim bir saniye sonraki hiç bir hareketimi bilemez. eğer ki allah bir saniye sonrayı bilemez görüşünü kabul ediyor ve dinden çıkıyorsanız o zaman tabi kader kavramının insanın elinde olduğunu konuşabiliriz. her neyse dağıtmadan. benim kaderim bu ise beni ateşte yakmak canilik değil mi? yazık değil mi bana?

bir de hakaret eder, küfreder kendisi. sonrada size küfretmeyin der;

"onların, allah'ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce allah'a söverler. böylece her ümmete yaptıklarını süslü gösterdik. sonra dönüşleri ancak rablerinedir. o, yapmakta olduklarını kendilerine bildirecektir. " enam 108

"ey iman edenler! allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. artık bu yıllarından sonra, mescid-i haram'a yaklaşmasınlar. eğer yoksulluktan korkarsanız, allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. süphesiz allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. " tevbe 28

çok garip narsistlik belirtileri gösterir. sövmeyi yasaklar kendi söver. imam osurursa cemmat sıçar sözünü ele alırsak;

imamın osurması ...................cemaatin sıçması
allahın küfretmesi...................cemaatin x
................................... allahın küfretmesi . cemmatin sıçması
...................cemaatin x= ___________________________________
.............................................. imamın osurması

denklemini elde ederiz. burdan çıkaracağımız sonuç ise çok vahimdir.

ayriyetten insanları ele alalım. insanlar ne için küfür eder?
mesela iddaa kuponu son maçta yattığında,
yanındaki osurduğunda,
tuttuğu takım kaybedince,

yani sinirlendiklerinde küfrederler. peki yüce allah' ı ne sinirlendirdi acaba. hem yaratıyor hem küfrediyor, şaka gibi. mesela siz kendi yaptığınız besteye küfür eder misiniz? aha o yapıyor işte. kendi yarattığına küfrediyor. üstüne üstlük ama siz etmeyin diyor.

merak ettiğim asıl şey, allah için her şey bir 'ol' kadar kolay iken, neden bu kadar sinirlendiği. sinirlenmek insana özgü değil midir? eğer allah da sinirleniyorsa yoksa o da psişik güçleri olan bir insan mıdır? bir de sinirlenince kentleri kasabaları, çoluğu çocuğu çeşitli fantazilerle öldüren birisi demiştik. e madem böyle bir sihirli kelimesi var bu kadar attırmışım tepesinin tasını benim üstümde bu kelimeyi neden kullanmıyor? yani beni helak edebilecek güce sahip değil mi? yoksa ben üstün bir varlık mıyım, bana gücü yetmiyor mu? benimle uğraşmak zor mu geliyor?

ayrıca çok yalnız birisi. yalnızlık onda derin yaralar oluşturuyor olmalı. kendisinden biz diye bahsediyor. ya da kendisinden bahsederken 3. tekil kişi zannı veriyor. diğer bir ihtimal ise kabadayılık asarız keseriz güruhu.

son olarak ise şuna değineceğim; insanları inandırmak için, cehennemi cenneti önümüze koyuyor. kendisi bir dizide yer alan dayı karakter gibidir. dayı direk öldürmek yerine nasıl alengirli oyunlar kuruyorsa, allah' da alangirden hoşlanan biridir. ol gücü elindeyken böyle alengirli işlerle uğraşır. ölümsüzlük zor zanaat tabi zaman geçmek bilmiyor.

--kıyamet sonrası; cennet; akheramosis
mutlak doğru olandır.
Allah, affedicidir.
Allah, yarattıklarını ayırmadan sever.
Allah, merhametlidir.
Allah, cömerttir.
Allah, adaletlidir.
Evvela yüce rabbimden bu zamanda bile böyle firavunları ibret olsun diye bize göstermesinden dolayı eski zamanlarda haşa ben allahım diyen firavunlarında bulunduğuna neden inanmamız gerektiğini açıkladığı için şükürler olsun bu bir allahın mucizedir bize ispatlıyor.

ikinci kısma geldiğimizde kendisine hastalığın bile gelmediğini yazan yazara zaten bir hastalığın gelmeyeceğini biz peygamber efendimizin bu sözünden dolayı inanıyoruz.

Peygamber Efendimizin (as): "Beni seviyorsanız fakirliğe, Allah'ı seviyorsanız belaya hazır olun" buyuruyor

senin ikisinide sevmediğini zaten sana gelen olaylar bize anlatıyor.

allahın karakterlerini madem çok iyi biliyorsun bağışlayıcı olduğunu neden söylemiyorsun ? yer ve gök arası günahınız olsa ve siz tövbe etseniz bağışlamak benim için çok kolaydır '' dediğini neden yazmazsın.

Herneyse allah benim böyle diyeceğimi biliyordu o halde beni neden yarattı ve yakacak demene gelirsek,kıyamet günü seni yaratmadan cehenneme atsaydı ( ki atmaz kendisi kullarına zulmetmez) sen diyecektinki ben dünyaya gitseydim muhakkak sana şükredenlerden olurdum.ve allah seni dünyaya gönderdi ve dediki madem sen geldiğinde şükredenlerden olacaktın al sana dünya hayatı ve şükret.

ama sen yine allahın evvelden bildiği gibi yine şükretmek yerine küfrü (inkarı) seçip kendi ateşini kendin hazırlıyorsun.

eğer ıslahın mümkünse rabbimden seni ıslah etmesini eğer ıslahın mümkün değilse seni kahr-ı perişan etmesini dilerim.
standart hıristiyanlık ve onu çok ca etkileyen pagan inançlardan, eski yunan inançlarından kaynaklanan "tanrı da bir varlıktır, eli,kolu,ağzı burnu vardır" kabullenmesi üzerine yapılabilecek olan tahminlerdir.
islam inancını bağlamaz. Allahın sıfatları bellidir. müslümanlar için bu 99 ad ile bağlıdır. bize bildirilen budur ve bu bizim kabulümüzdür.

gelgelelim hayatında bir kez bile bismillah çekmiş bir kişi anlamını pek bilmese de Allahın Rahim ve Rahman olduğunu bilir. bu kelimelerin anlamı öğrenilirse eğer şu ortaya çıkar ki adamın biri allah a kendi başına küfretti diye iddia kuponları yatmaz. zenginse fakir olmaz. eğer uçabiliyorsa o sırada yere çakılmaz.

müslüman için iyi bir müslüman olmak ona bu dünyada maddi bir getiri getirmez. iyi bir müslüman ile pek de dindar olmayan bir hıristiyan yada koyu dindar bir budist aynı fiziki dünyayı yaşar. eğer kafasına kurşun sıkılırsa ölürler, yanlış maça oynarlarsa iddia da tutturamazlar.

bununla birlikte müslümanlık sadece bireyin değil müslüman bir toplumun hayatını da düzenler. müslümanların birbirlerine nasıl davranması gerektiğini ve toplu halde nasıl yaşayabileceklerini anlatır. kendi mükemmel toplum anlayışı vardır ve işte o anlayış müslümanlara bu dünyada daha mutlu ve huzurlu olmalarını sağlayabilir.

kısa not şudur : Allaha inanmamak kişisel ya da bir toplum tercihi olabilir. müslüman olmamak da bir tercih ve vicdan meselesidir. lakin islamiyete çemkirmek bir tercihten daha çok bir ihtiyaç gibi duruyor. bu "doğrusunu ben biliyorum-yapıyorum, bunu görün ve takdir edin" ihtiyacıdır. bu ihtiyaç aslında içten gelen bir "acaba" nın dışa vurumudur.
güncel Önemli Başlıklar