bugün
- junkman9
- camilerin ahır yapılması14
- esra'yı aç esra yı11
- sözlükteki fosiller13
- türkiyenin artık sefalet listelerinde yer bulması16
- yeşil gözlü 180 üzeri kel olmayan erkek18
- sözlük yazarları şu an nasıl hissediyor20
- sevişmek10
- türk erkeğinin seks konusunda rezalet olması31
- evli 2 kız kardeşin pubgde tanıştığı adama kaçması24
- cumhurbaşkanı olduğumda bakan yapacağım yazarlar9
- fuhuş operasyonunda veresiye defteri bulunması12
- merkez bankası'nın 818 milyar tl zarar etmesi22
- 183 yapılı yeşil gözlü beyaz tenli dalgalı saçlı11
- güzel sözlük kızları8
- eski sevgiliye dair bir anı bırak9
- evinde silah bulunduran yazarlar20
- yeşil gözlü erkek10
- bik bik'ın aşkı10
- mersin belediyesinin sahilde açtığı pub15
- yahudilerin hitler nefreti mide bulandırıcıdır12
- hakan ural tevfik göksu osman gökçek17
- monako yat kulübünde istakoz yiyen akp'li vekil24
- teleferik kazası11
- necmettin batırel8
- mine çakmakçı'yı nasıl buluyorsunuz16
- anın görüntüsü10
- israil21
- göster ama elletme durumları16
- 15 nisan 2024 alanyaspor galatasaray maçı26
- başıboş köpek sorunu30
- sözlükte sevilmeyen bir yazar olmak17
- evleneceği adama evi üzerime yapalım diyen kız20
- hakim ziyech15
- hastası olan sözler11
- çekilin aç türkler tatilden geri dönüyor9
- buket aydın'ın da monaco da tatil yapması15
- icardi190521
- kedilerden haz etmeyen sözlük yazarları12
- bir kadınla yakınlaşmak11
- 15 nisan 2024 türkiye ambargo kararı13
- başkalarının gözünden nasıl birisin21
- hotchner from abberline8
- hoşlanılan kıza mesaj atma bahaneleri8
- arkadaşlar bir şey soracağım18
- yazarların bugunkü mutluluk sebebi12
- 14 nisan 2024 fatih karagümrük fenerbahçe maçı19
- sözlük yazarları kendini nasıl tanıtır24
- türbanlı bir kadınla sevişir misiniz13
- mültecinin yol üzerine sıçması9
andreas huyssen'in yazdığı "Twilight Memories / Marking Time in a Culture of Amnesia" isimli kitabın türkçeye çevrilmiş hali.kitap metis yayınlarında okuyucu karşısına çıkmıştır.
*
Özgün adı: Twilight Memories
Marking Time in a Culture of Amnesia
Çeviri: Kemal Atakay
Yayıma Hazırlayan: Nurdan Gürbilek
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
ilk Basım: Eylül 1999
"Her anımsama kopmaz biçimde geçmiş bir olaya ya da deneyime bağlı olsa bile, herhangi bir anımsama ediminin zamansal statüsü hep şimdidir, yoksa naif bir epistemolojinin öne süreceği gibi geçmişin kendisi değil. Belleği oluşturan, geçmiş ile şimdi arasındaki bu çok ince yarıktır: Bu yarık, belleği güçlü bir biçimde canlı kılar, onu arşivden ya da başka herhangi bir depolama ve yeniden çağırma sisteminden ayırt eder.
Şu halde, belleğin alacakaranlığı bir biçimde doğal ve kuşaksal bir unutuşun, daha güvenilir bir temsil biçimi aracılığıyla giderilebilecek bir unutuşun sonucu değildir yalnızca. Daha çok, temsilin yapılarının kendisinde içerilmiş durumdadır. Çağdaş kültürdeki anımsamayla ilgili saplantılar, bu ikili sorunsal açısından okunmalıdır. Alacakaranlık anıları, iki tür anımsamayı da içerir: Zamanın geçişine ve teknolojik modernleşmenin kesintisiz hızına bağlı olarak yitmekte olan kuşaksal anımsamalar ile belleğin alacakaranlık statüsünü yansıtan anımsamalar. Alacakaranlık, günün, unutuş gecesini önceleyen, buna karşın zamanın kendisini yavaşlatır görünen ânıdır: Günün son ışığının son görkemli gösterilerini ortaya koyabileceği bir ara durumdur. Belleğin ayrıcalıklı zamanıdır.
Hala geleceğe ilişkin yüksek teknoloji hayalleri besliyoruz, ancak bu yüksek teknoloji dünyasının düzenlenişinin kendisi, geçmiş ile gelecek, yaşantı ile beklenti, bellek ile gelecek tasarımı gibi kategorileri çağdışı kılma tehdidini getiriyor. Böylece, gerçek dünyada eşzamansızlığın getirdiği karmakarışıklık, zamansal farklılığın görülüşü, bilgi ve veri bankaları dünyasında zamanın tükenişi ile dramatik bir biçimde çatışıyor. Ancak gerçek dünya ile onun bilgi sistemlerindeki inşası arasındaki sınırlar elbette akışkan ve geçirgendir. Yeni iletişim teknolojileri ve bilgi siber-uzamında ne kadar çok yaşarsak, zamansallık kavrayışımız bundan o kadar etkilenecektir. Bu yüzden, tarihsel bilincin yok olmaya yüz tutmasının kendisi tarihsel olarak açıklanabilecek bir olgudur. Bununla birlikte, bellek patlaması, potansiyel olarak sağlıklı bir mücadele işaretidir: Bilgisel hiper-uzam ile, nasıl düzenlenmiş olursa olsun, yaygın zamansallık yapılarında yaşama yönündeki temel insani gereksinim arasındaki mücadeledir bu. Aynı zamanda da zamansız klostrofobiden ve kâbuslara özgü hayaletlerle benzeşimlerden oluşmuş bir koza ören medya dünyasına karşı zamansallıklarına tutunmak isteyen ölümlü bedenlerin bir karşıt tepki oluşturmasıdır. Yüksek teknolojiye dayanan bir gelecekle ilgili bu ütopya karşıtı tasavvurda bellek yitimi artık anımsama ile unutma diyalektiğinin bir parçası olmayacak, onun radikal ötekisi olacaktır. O zaman da bellek yitimi, belleğin kendisinin unutuşunu mühürlemiş olur: Anımsanacak bir şey olmadığına göre, unutacak bir şey de yoktur."
Andreas Huyssen
Özgün adı: Twilight Memories
Marking Time in a Culture of Amnesia
Çeviri: Kemal Atakay
Yayıma Hazırlayan: Nurdan Gürbilek
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
ilk Basım: Eylül 1999
"Her anımsama kopmaz biçimde geçmiş bir olaya ya da deneyime bağlı olsa bile, herhangi bir anımsama ediminin zamansal statüsü hep şimdidir, yoksa naif bir epistemolojinin öne süreceği gibi geçmişin kendisi değil. Belleği oluşturan, geçmiş ile şimdi arasındaki bu çok ince yarıktır: Bu yarık, belleği güçlü bir biçimde canlı kılar, onu arşivden ya da başka herhangi bir depolama ve yeniden çağırma sisteminden ayırt eder.
Şu halde, belleğin alacakaranlığı bir biçimde doğal ve kuşaksal bir unutuşun, daha güvenilir bir temsil biçimi aracılığıyla giderilebilecek bir unutuşun sonucu değildir yalnızca. Daha çok, temsilin yapılarının kendisinde içerilmiş durumdadır. Çağdaş kültürdeki anımsamayla ilgili saplantılar, bu ikili sorunsal açısından okunmalıdır. Alacakaranlık anıları, iki tür anımsamayı da içerir: Zamanın geçişine ve teknolojik modernleşmenin kesintisiz hızına bağlı olarak yitmekte olan kuşaksal anımsamalar ile belleğin alacakaranlık statüsünü yansıtan anımsamalar. Alacakaranlık, günün, unutuş gecesini önceleyen, buna karşın zamanın kendisini yavaşlatır görünen ânıdır: Günün son ışığının son görkemli gösterilerini ortaya koyabileceği bir ara durumdur. Belleğin ayrıcalıklı zamanıdır.
Hala geleceğe ilişkin yüksek teknoloji hayalleri besliyoruz, ancak bu yüksek teknoloji dünyasının düzenlenişinin kendisi, geçmiş ile gelecek, yaşantı ile beklenti, bellek ile gelecek tasarımı gibi kategorileri çağdışı kılma tehdidini getiriyor. Böylece, gerçek dünyada eşzamansızlığın getirdiği karmakarışıklık, zamansal farklılığın görülüşü, bilgi ve veri bankaları dünyasında zamanın tükenişi ile dramatik bir biçimde çatışıyor. Ancak gerçek dünya ile onun bilgi sistemlerindeki inşası arasındaki sınırlar elbette akışkan ve geçirgendir. Yeni iletişim teknolojileri ve bilgi siber-uzamında ne kadar çok yaşarsak, zamansallık kavrayışımız bundan o kadar etkilenecektir. Bu yüzden, tarihsel bilincin yok olmaya yüz tutmasının kendisi tarihsel olarak açıklanabilecek bir olgudur. Bununla birlikte, bellek patlaması, potansiyel olarak sağlıklı bir mücadele işaretidir: Bilgisel hiper-uzam ile, nasıl düzenlenmiş olursa olsun, yaygın zamansallık yapılarında yaşama yönündeki temel insani gereksinim arasındaki mücadeledir bu. Aynı zamanda da zamansız klostrofobiden ve kâbuslara özgü hayaletlerle benzeşimlerden oluşmuş bir koza ören medya dünyasına karşı zamansallıklarına tutunmak isteyen ölümlü bedenlerin bir karşıt tepki oluşturmasıdır. Yüksek teknolojiye dayanan bir gelecekle ilgili bu ütopya karşıtı tasavvurda bellek yitimi artık anımsama ile unutma diyalektiğinin bir parçası olmayacak, onun radikal ötekisi olacaktır. O zaman da bellek yitimi, belleğin kendisinin unutuşunu mühürlemiş olur: Anımsanacak bir şey olmadığına göre, unutacak bir şey de yoktur."
Andreas Huyssen
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar