bugün

Öyle çok şey var ki, anlatacak...
Ama şimdi ben burada bunları anlatmak istemiyorum desem de yalan olur.
Sende ince ip inci sorunlarınla beni incitmesen çok iyi olur.

Yağmurlu uzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştık,
Ve inanılmayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle,
Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık yanılmışız,

Beni tutma ben böyle sahnelere gelemem!
Sakın beni tutma çok kötü yanılırsın!
Yıllardır öyle biriktim gerildim ki,
Şimdi topyekün birden bire boşalırım, toz olurum toz!
Darmaduman olur dağılırsın!

Sen benim ince tellerimden, sırma tellerimden, en güzel türkülerimi çaldın!
Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin!
Herşeyin merkezi sensin, herşey senin etrafında dönerdi!

Hani bar köşelerinde tükenipte kaldırımlarda sınarken kendimi
Gelip sana sığınırdım, umutlarım patlamış lastik gibi bir kez daha gümlerdi.

Beni tutma lan! bem öyle şantajlara falan boyun eğmem!
Beni tutma hırsımdan çatlarım, yıllardır öyle sabrettim, öyle doldum ki,
Şimdi yanar dağlar gibi birden bire patladım, hani bir yavru serçe hayata alışır gibi
Ağzım açık bağlanmıştım ben sana, bir topal karınca gibi titrer heyecanlanırdım ben sana

Bu akşam siktir olup çekip gitmek adına, bütün ömrümü ve seni sildim.
Bir tuhaf senaryoydu, bu senaryoda bende zavallı bir figürandım sadece. Anlatamam!
Kumlara yazılmış sözcükler kadar, çok kısacıktı ümidim,
Ve anladım ki; ben bir takım şeyleri, daha gelen ilk dalgayla yitirdim!

Beni tutma, ben senin dizlerine çökemem, beni tutma elinde kalır kırılırım,
Yıllardır öyle daraldım, öyle bunaldım ki, beni bir saniye bile oyalasan
Akli dengem bozulur cinnet geçirir, çıldırırım!

Sen kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim,
Sen kuru bir lokma ekmeği bile, tek başına hazmedemeyipte birlikte yediğim
Sen, yatalak olsan, altına yapsan, iğrenmeden alır temizlerim dediğin,
Bu nasıl insanlıkmış lan, bu nasıl arkadaşlık, bu nasıl vefa,
Bu nasıl acı, bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa,

Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma, hurda hâş olursun, modelin bozulur,
Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki, derinden böyle bir aaah çekerim,
Anam avradım olsun, kaskatı kesilir taş olursun taş!

Ben şimdi senin gözlerine sokuyorum dünyayı, ama sen körsün gözlerin körelmiş,ısrarla görmüyorsun,
Ben şimdi senin beynine değil, ananın amına çakıyorum hayatı,
Anla bakim anlayabilirsen, ama bir türlü algılamak istemiyorsun,

Benim gördüklerimi gördün, yaşadıklarımı hiç yaşadın mı sen?
Devrilmiş heykellerin önünde, düşsüz yanılgıları, yüce kurularıyla yoksul, fakat dürüst!
Çıplak bir sütun gibiydim, dik duranların, acılarını hiç yaşadın mı sen?

Beni tutma lan! tutma, gömleğim kan içinde, Beni tutma darmaduman olursun
Yıllardır öyle çok yedirdin, öyle çok doyurdun ki,
Ağzının, suratının ortasına okkalı bir tükürürüm,
Havan bozulur, rezil olursun, göt olursun, yavşak olursun!

Ey kir içinde yüzenler hayatı kirletenler!
Her devirde borusu çın çın ötenler,
Darbe kaçkınları, orta yolcular dönekler,
Sümüklü böcekleri bölenler, bölüşenler
Bacıyı bacıya, gardaşı gardaşa kırdırıp,
Kanıyla sevişen orospu çocukları,

Gençliğimizi harcayan kağıttan kaplanlar, ey zavallı sıçanlar!
Ciğeri beş para etmez, sıkıyı gördü mü, delik delik kaçanlar,
Fırsatçılar, cepçiler, hortumcular, tokatçılar, vurguncular, bölücüler, üç kağıtçılar!

Ey sürüngenler, sümükler, bağırsak parazitleri, bitler, kudurmuş iTOĞLUiTLER!
Yüzü yırtılmış köçekler, fırıldak varyeteler,
Ey dinsiz imansız çeteler!

Beni tutmayın lan, boğazımıda aştı artık boğazımı! burama geldi dayandı!
Beni tutmayın çizerim o çirkin, şebelek maymun suratınızı!

Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle kanımızı emdiniz, kan kusturdunuz ki!
Anam avradım olsun, sadece bir şarjöre diz çöktürürüm alayınızı diz,
Sadece bir şarjöre diz çöktürürüm alayınızı..!

https://www.youtube.com/watch?v=SmxV-25y0SU
ustam!
aklım firarda.
gözbebeklerimde müebbet hüzün,
dilimde ay kesiği bir yara,
düşüm kırık dökük,
umudumun boynu bükük,
bir öksüzün omuzlarında sukut.
yüreğim sana emanet sıkı tut.
tut ki; kancık pusulara düşmesin.
bir hain kurşunu gelip deşmesin.

ustam,
ne zaman o senin bildiğin zaman,
ne sevda gördüğün masallardaki.
eskiden,
halı tezgahında dokunurdu aşklar,
nakış nakış, körpe kız ellerinde.
mendillere yazılırdı isimler,
yüreklere kazılırdı gizlice.
sevdalılar asil ve de yürekli
sevdalar, kavgalar iki kişilik.
oysa şimdi;
çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
meşru sevdalardan,
gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
günahkar gecelerden.

beni herkes sevdaya asi sanır,
oysa aşk, beni nerde görse tanır,
hasret tanır,
zulüm tanır,
ölüm tanır,
yüzüm yüzümden utanır.

yorgunum ustam;
ne katıksız somun isterim senden,
ne bir tas su,
ne taş yastıkta bir gece uykusu.
var gücünle asıl sükunetime,
çığlığım kopsun,
uzat ellerini güneşe dokun,
uyandır uykusundan,
tut yüreğimden ustam tut,
tut beni, sür güne...
serkan uçar.
Bende iki ekmek istiyorum.
etfaldeki teyze gibi bırakmasınlar da güzel şeyleryazsınlar. (bkz: yaz kızım)
hanımların dikkatine,
overlok makinesi ayağınıza geldi.
halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına;
overlok çekilir.
beş dakikada yapılır,
hemen teslim edilir.