bugün

tuğba isimli bir kıza yazılamayacak olandır.
görsel
ormanda kuru bir söğuttü,
sulak hayalleri vardı,
ulu çınara dair.
rıza göstermediler,
mazisi vardı ya.
alayına karşı durdu.
yalavarmadı kimseye.
ah çekti bir gece.
veda niteliğinde.
ayrılmalıydı.
kendince artık.
tabancayı aldı.
iki kaşının arasına dayadı.
maalesef başka çaresi yoktu.
yapamadı ama.
odada döndü durdu tekrar tekrar.
kaldığı yerden devam etti yaşamaya.
sevgi rüzgarının serinliğinde
engin bir denizin huzuru vardır
vakit geçmiş olsa bile zamandan
demir almış bir geminin arkasından
avuçlarını açıp sevda dilenen vardır
bütün sevdalılara...
(bkz: akrostiş patinaj)
Sorular gelir aklıma
insanlar neden böyle
Yada neden mutsuz ve kırılmış
Aklım almıyor Allah'ım
Hadi gel kurtar bizi

Bekliyorum şefkat elini
Ellerimden tut beni
Yanlız kaldım sensiz buralarda
Allahım duy sesimi
Zall çok üzdü beni

Wow ne saçmaladım ama sjsks .
Fenerbahçe'ye benden bir akrostiş...

Faul oldu yavaşla,
Elini beline koyma.
Niye hakem dinleyesin?
Elini kaldırmışsın.
Rahatsız mı oldun?
Bahtsız bedevi.
Anlamazsın ki
Hakemin dediğini.
Çevreye bakınırsın,
Elin havada kalmış.

-invader23
aha böyle olur.

s oğuk havaların sıcacık güneşi
i nan bulunmaz cihanda başka bir eşi
c ümle güzeller gelse parmağın etmez
a şk boş yazı değilki silgiler silmez
r aks eder dalgalar rüzgarla bir olur
k avuşma hayaliye gönlüm pir olur
e l alem zanneder ahvalim hoştur
n e bilsinler sensiz her anım boştur
d ağın yamacında gezer bir çoban
ü lfet edecek kul yok her taraf yaban
ş ekva eder dururum sen yoksun niye
ü flerim kavalı duy sesi gel diye
n eşretmem adını saklarım dillerden
d ünya küçük kalır bazı sevgilerden
ü zülmek boş eylem kavuşturmaz bizi
m ahvetti ayrılık masum sevgimizi
a şkın aldı beni vurdu yerlere
m aşukun olamadım düştüm çöllere
a yların arasına yıllar gizlendi
b oşa geçti ömür yar özleyip durdum
u zun uzun düşünüp hayaller kurdum
l evh-i mahfuzumda ayrılık yazmış
a cılar benim bahtımda varmış
m al mülk boş iş sen yoksan eğer
a şkının kıymeti dünyaya değer
d olanır dururum şu yüce dağlarda
i flah olmam artık aklım kaldı yarda
m askara oldum ben bu kötü diyarda.

12'li hece ölçüsü kullanılmıştır.
jeoid sandığımız yüzey karaların altından devam eder.
ekvator dünyanın ortasından geçmese ne fark eder?
optik çekül durulan noktaya mı gider?
deniz seviyesinde de var mıdır keder?
enterpolasyonla mı bulunmuş kader?
zaman mı hıza, hız mı yola kadar?
invar mirayla ölçsem acımı,
kağıt biter hesap belki tutar.

eğri dediğinin sonsuzda doğru, sonsuzun sonunda sorulmaz soru.
işte Barış ince’nin mahkemeye savunacağı o savunma:

"Değerli Mahkeme Heyeti

Akrostişli savunma davası olarak da bilinen bu dava, tarihe bir komedi davası olarak geçecek biliyorsunuz değil mi?

Yazdığım savunma sonrası açılan ve bir akrostiş yüzünden 5,5 yıl hapis istenen bu davada savunmamı savunmaya çalışıyorum ve kuvvetle muhtemel bu savunmayı da savunmak zorunda kalacağım, hukuk sisteminiz açısından ne gam…

Artık bu davalar bir matematik problemine ya da bir pazar ekinde olabilecek bilmecelere dönüştü ve istenen cezalara ‘n’ harfi verirsek her yaptığım savunmaya da ‘m’ demek suretiyle n üzeri m’den kaç yıl yatacağım hesaplanabilecek; birilerinin hayatı yine birileri için bir pazar neşesine dönüşecek.

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki, koskoca bir Cumhurbaşkanı, koca koca savcılar, tamam çok da koca olmayan mütemadiyen cebine bakan avukatlar, işi gücü bırakıp her savunmamdan akrostiş kovalıyor.

Ama kovalayıp durdukları ‘Hırsız Tayyip’ ifadesi, yargılanan Haziran direnişçileri ile dayanışma amacıyla yazdığım, milyonlarca insanın meydanlarda haykırdığı bir slogandır, gerekçeleri mevcuttur, olgular oluşmuştur.

Muhteremler hatırlamayabilir ama bu üslup, ilhan Selçuk’un Ziverbey’de işkence altında olduğunu ifadesinde akrostişle yazması ile bilinir, yapmaya çalıştığım da yazılamayan/söylenemeyen bazı gerçeklerin ne kadar saklansa da vuku bulduğunu göstermek adına, bu geleneğe bir göndermedir.

Atılan slogan, arkadaşlarımın da defalarca dile getirdiği gibi ‘kişisel hakaret’ değil; Erdoğan ailesi ile ilgili ortaya atılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına, hükümetin ihalelere ve ranta dayalı yönetim şekline, kayırmacılığa, kuralsızlığa bir tepkidir.

Dünyanın her yanında özellikle Irak işgali döneminde atılan ‘Katil Bush’ sloganı Bush’a bireysel hakaret değildi; ABD’deki Neo-Con politikaların insan öldürmeye, kana dayalı olduğunu göstermek anlamındaydı ve hiçbir aklı evvel, bu sloganı hakaret suçu kapsamına almayı tartışmadı.

Irak’ı bombaladılar, insanları katlettiler, ABD karşıtlarını Guantanamo’da nice işkencelere mahkûm ettiler, (bu uygulamaları eminim muhteremler de bizim için aklından geçiriyordur) ama aradaki fark şu ki ‘hakaret davası’ diye bir saçmalık icat etmediler.

Neyse benim yine çenem açıldı, bir umutla anlatıp duruyorum ama daha geçen davada kötü halden bana ceza indirimi vermeyi uygun bulmamış bir adalet merciine konuşuyorum, işte bu da benim açımdan ne gam!

Beş yaşındaki, on yaşındaki çocuklara tecavüz edip bir kravat taktığı için ceza indirimi ile yırtanların ülkesi, bir savunma metni yüzünden bize bunları reva gördü ya…

Arkadaşlarım ve ben, yazdığımız hiçbir şeyden pişman değiliz, gözlerimizde pişmanlığı hiçbir zaman göremeyeceksiniz, cezalarınız inmiş çıkmış, zıplamış hoplamış, bunlar değil mesele.

Kürsüler, cübbeler, etiketler hepsi gelip geçici şeyler ve bu iktidar değiştiğinde, halkımız bu ülkeyi parklarla, forumlarla iki yıl önce olduğu gibi kardeşliğin ülkesine çevirdiğine, bu verilen kararların, kararları imzalayanların nasıl hatırlanacağı mesele…

Taraflı tarafsız herkesin saygı duyduğu, hiçbir rant, ihale ilişkisi ile anılmamış, sadece bildiğini, hissettiğini, inandığını yazmış bir medya kuruluşunun yayın yönetmenine 5,5 yıl istemenin, yine aynı gazetenin sorumlu yazıişleri müdürüne, imtiyaz sahibine, editörüne 5’er 10’ar yıl hapis ısrarının yastığa başınızı koyduğunuzda size ne hissettireceği mesele…

Irkçı, cinsiyetçi, sömürücü, dini siyasete alet eden birilerinin anlık çıkarı için verilen kararlarla hukuk sistemini bu hale getirenler, başımızdakilerin de bir gün 98 yaşında tıkınırken gidenler gibi hatırlanacağını bilseler, anlasalar keşke…

Netekim! birileri çaptan düştükten sonra konuşmak kolay; adil olmak zor zamanlarda akıl ve vicdanla hareket edebilme cüretini göstermektir bence…

Daha ilk savunmayı yazdığımızda, ailemin, sevenlerimin tedirginliği tazeyken çıkıp da “Basit bir Erdoğan karşıtlığı yaparak kahramanlık taslıyor” diyen vicdanı körelmişler oldu, “davayı açan kişi Erdoğan olduğu için onu hedef almış olabilir miyim”, diyecektim ama bazılarına ne söyleseniz boş, şimdilerde Erdoğan ve başkanlık karşıtlığının bayrak tutanı olmaları da pek bir hoş.

ismini anmak istemediğim 98 yıl yaşayan şahsa karşı çıkarken de BirGün’ün sol geleneği, o şahsın ismiyle cisimleşmiş işkenceci, din sömürücüsü, piyasacı sisteme, onun getirdiği 12 Eylül kurumlarına karşı çıkıyordu, basit bir karşıtlık yapmıyordu, şimdi de öyle; o yüzden de akrostişte geçen bu sloganı, Cumhurbaşkanı’na kişisel bir hakaret olarak değerlendiremezsiniz!

Muhterem bana ilk davayı açtığında ve ben savunma hazırlarken kendisi Başbakandı, (gerçi sonrasında hangi görevi ifa ettiğini de kimse anlamadı ya), o gün yazdıklarım yanlışsa haykırın suratıma; bunların döneminde memleketin imara açık olmayan yerleri imara açılmadı mı, paralar sıfırlanmadı mı, savcılar, polisler tutuklanmadı mı, medya patronları hüngür hüngür zırlamadı mı, iktidarları elden gidecek diye dört adam yollayıp kendi ülkelerine sekiz füze attırarak memleketi savaşa sokmak istemediler mi, üniversitelere hatta futbol kulüplerine kendi çıkarları için müdahale etmediler mi, bizimse tüm bunların karşısında el pençe divan durmamızı beklemediler mi, direnince biz, çoğalınca biz, susmayınca biz, gencecik çocuklarımızı toprak etmediler mi?

işte şimdi arayıp dursun muhterem birileri; bakalım bu savunmadan da bir akrostiş, şifreli bir mesaj, bir ‘hakaret’ bulabilirler mi?"
nasıl yazıldığını bile anlamayan hatunlar var .
palinle beraber olursa double gider.

fakat onu anlayabilecek insan yaşamıyor herhalde şu an dünya üzerinde.
5. sınıfta çıkma teklif ettiğim kıza yazmışlığım olan şiir türüdür. daha yeni öğrenmişiz o sıralar, direk kızı tavlamak için kullanmışım, vay be.
en güzel akrostiş; polenezköydeyim akrostişidir. (bkz: cennet mahallesi yunus)
bu zamana kadar ismimin uzunluğu ile yazabilen insana rastlayamadığım şiir türü.
Insanin sevdigine yazdigi bas harflerle alakali siirdir.
Eflatun sularda yuzer iken
Sari ufuklara bakarken
Rahatlamis gonul ferahligiyla
Acinacak halime gulerken ben
çok hoşuma gider size bir tane yapayım:
En akıllı
Meraklı
Rekabeti sever
En sade insandır. EMRE yani ben...
Shaktar doneks juventıs 1.1
Everton Arsenal o dan 1.
Dortund PSG KG Yok
Anderlet Lıverpool KG var.
gibi bir şeyler.
(#24063601) oo kalite.
görsel
alın akrostiş. ehehe.

Yeri gelirse söze girer bu kişi
Aklı evveldir bilir mutlak her işi
Rahat durmaz üzücüdür gidişi
Rahat batar kaldırımla yenişir
Azdı bu, ne yaparsak iyileşir
Kumları sayar velhasıl yok işi
yani
aslında

bunlar
ipsiz
sapsız
insanlar.
kattiyen
tekrarlanmamalı böyle
iğneleyici
rüküş duran

gereksiz
istemsel
tavranışlar.
ihtilal acentası...
Solun tam da ortası.
Moskof ’un oltası..
Eli, zulüm muştası.
Tek ümidi, cuntası

inkılap, avantası...
Nemrut, onun atası...
Ölüm yolu, rotası..
Namlı servet çantası..
Ünlü küfür softası..

(1968)

Necip Fazıl Kısakürek
z all'ın sözlüğüne girdim irkildim
a man deyip giydirdim
l gbt gibi olmuş sözlüğün
l eğen getir işiyim.
Yapmaya calismayin tarzimi yakalayamassiniz.
nasil bakiyorsun bana
anam kül ediyorsun beni yaka yaka
mademki çok seksisin
ıkınmadan baksana..
Kazma.

Namık ismini oturtmak icin 5. misrayi biraz zorlamis olabilirm. Hakkimizda hayirlisi.