bugün

şu dünyadaki en lüzumsuz işlerden biridir.

akraba dediğimiz varlıklar boy boy; cins cinstir. on altı yaşında bir yeğen ya da elli yaşındaki bir teyze olabilirler. müzik zevkleri eski topraktır; musiki ve klasik hayranıdırlar.

zaman zaman yazlıklarda ya da tatil yerlerinde toplandığınızda elinizdeki gitarı farkedip "aa gitar çalıyo musun sen?" diye şaşırırlar. ne cevap vereceğimiz meçhuldür, hatta soru yapı açısından uyuyan insana "uyuor musun?" sorusunu sorup evet cevabı beklemek gibidir.

"evet" denir. akabinde bir şeyler patlatmanızı isterler. biraz çekinerek nirvana'dan bir şeyler çalmaya başlarsınız;

Polly wants a cracker
I think I should get off her first
I think she wants some water
To put out the blow torch...

karşınızdaki suratlara bakınca bir bok anlamadıkları aşikardır. ardından o süper soru gelir; "türkçe bişiler yok mu?".. * "var tabi, ama sakın o şarkıyı isteme.. isteme.." deriz.

ve maalesef nefret ettiğimiz cevap gelir; "akdeniz akşamları falan çalsan sen?"..

çalmıyoruzdur lan işte; o an bu şarkıyı besteleyene bir ton küfür ederiz. lyric meraklısı bu aç bünyelerin nirvanalarla ve nothing else matterslar ile doymayacakarı bellidir. hemen enstrumental bir şeyler çalarız; mesela moonlight sonata'nın ilk 1-2 dakikası.

sonra herkes dağılır. eşek gibi kasıp beethoven çalmışsınızdır, ama bunun üstüne kalkıp size "neyse.. bi dahaki sefere artık." derler. gitarı kafalarında kırasınız gelir, ama filmlerde olur o.
sen istersen dünyanın en iyi ritimcisi, solocusu ol akrabalar için hiç bir şey ifade etmez. çünkü eğer sen akrabaların istediği parçayı çalamıyorsan sen dünyanın en beceriksiz gitaristisindir. bu iş böyledir, yüzyıllardır bu böyle gelmiştir ve böyle gidecektir. ayrıca akdeniz akşamlarını besteleyenin allah belasını versin..sevgilerle.
"artık sevmeyeceğim "parçası öğrenilerek tüm akrabaların gönlü bir seferde fethedilebilir. sonra evet bizimki gitar çalabiliyornuş denilir ve rahat edilir. oysa sizde hala bir numara yoktur. *
gitardan nefret edilen anlardandır. genelde aileden biri akraba ortamında aa kozmikışın da gitar çalıyor diye muabbeti açar ve o anda sıçtık kelimesi beyninizin derinliklerinde yankılanır. ve devamında nefret edilen bir şarkı zorla çaldırırlır. çoğu gencin bu yüzden gitardan soğuduğu, malmsteen ın gitar çaldığını ailesinden sakladığı rivayet edilir.
şahsım tarafından denenmiş ve 10 sn sürmüş olan eylemdir.

olay ise şöyle gelişmiştir; akrabalar doğum günüm için eve gelmiştir *. gitar çaldığımı da duymuşlar işte bir yerden tutturdular birşeyler çal diye. aldım gitarı, çıkardım amfiyi; bağladım aleti. direk master of puppets ile bir girdim, girmem ile çıkmam 10 sn sürdü. hemen kes kes dediler, akdeniz akşamları isteyen oldu. tabii ben de bu istek üzerine ekipmanı toplamak zorunda kaldım, akdeniz akşamları ne ulan? küfür eder gibi...
gitar denilen o engin denizin 1 h2o molekülünü seven, geriye kalan sahillerini, müthiş maviliğini hiç tanımamış kişilerin hep aynı talepleriyle sürüp giden olaydır.

(bkz: akdeniz akşamları)
gitar kursuna yeni başlayan bünyenin , heyecanlı ailesi tarafından ısrarla gerçekleştirilmesi istenen durum. yeniyseniz denemeyin derim. ayrıca ilerki yıllarda kendini aşınca zaten akrabaların sizden böyle bir isteği olmayabilir. özellikle elektro çalıyorsanız hele ilk zamanlarda heyecanlı görülen aileniz sizi evden gönderme planları yapıyor dahi olabilir.
yeter be kafamızı şişirdin şeklinde ki cümleler çok daha sık duyulur.
(bkz: besame mucho)
(bkz: serhan kelleözü)
gitardan çok iyi anlayan bir kitle olmadığı sürece hava atmak için bulunmaz nimettir.
bu fikri ortaya atanı, tenhada sıkıştırıp dövme hissi uyandırır. kim olursa olsun.
(bkz: akdeniz akşamları parçasına duyulan derin nefret)
(bkz: evet ben de)
dayım zamanında shine on you crazy diamond çalmamı istemişti benden. malum soylu bir hanedandan geliyorum ben***.
"oğlum göster bakiyim amcana gitarını" cümlesiyle başlayan rezillikler silsilesidir. insanı gitar çalmayı bildiğine pişman eder.
(bkz: akdeniz akşamlarını çalar mısın)
dinlemeye maruz kalan açısından dünyanın en sıkıcı işlerinden biridir. maalesef birçok ailede de böyle cins bir kuzen ya da yeğen çıkar, anne babası olacak gerzekler de onu aile ortamında çalması için zorlar. çocuk genellikle hevesli ama kabiliyetsizdir, ve fakat ne kadar boktan çalsa da sonunda onu riyakarca alkışlamak ve samimiyetsiz bir iki övgüde bulunmak zorundasınızdır.
hayatında akdenize gitmemiş adamın akdeniz akşamları çalması kadar garip olmayacak hadisedir.

şarkıya başlar;

-akdeniiiiz akşamlarııııı bir başkaaaa oluyooooor.
+bir dakika abi sen ne ara gittin akdenize?
-ya karıştırma işte. urfada akdeniz vardıda biz mi gitmedik.
misafirler gelirken gitarı saklama nedenidir.
(bkz: akdeniz akşamları)
o değilde akrabaların küçük çocukları falan oluyo gitarın telini elliyolar yada 25 yaşlarında akranların eline alıp ''dur dur nasıl çalıyorum bak şimdi öğren'' deyipte gitara hunharca vurmalarıdır benim içimi acıtan.
(bkz: oğlum amcaya pipini göster)
malesef sürekli başıma gelendir. bayram seyran, alır gitarı giderim ankara'ya annemlerle. * kendimi odaya kapatırım tam çalacağım anneannem gelir, hadi kızım bize türkü çal. ne türküsü derim, çal der. takarım gitarı amfiye sertinden bir şeyler çalarım. pişman olurlar istediklerine. ama her defasında yaşanır bu. hiç de sevmem..
bir düğünde falan yapılması olası bir eylemdir sanırım. saçmadır. ne o öyle düğünde gitar mı çalınır(mış).