bugün

mafya ile emniyet müdürlerinin aynı araçta ölü bulunduğu, her yıl 500'den fazla insanımızın "kayıp" olduğu, bazılarının kemeri ve ayakkabı çıkarılmış şekilde bulunduğu, otopside dayak yiyerek, elektrik verilerek öldürüldüğü, etlerinin bıçak ve jiletlerle dilimlendiği anlaşıldığı, bir kısmının da asit kuyularından çıkarıldığı, annelerin daha eylem yapamadan gözaltına alındığı, mahmemelerin il il gezdirildiği, suçluların yargılanmasına engel olunduğu, 15-16 yaşındaki kız ve erkeklerin çırılçıplak soyulup işkence altında "ifade" verdirildikleri, hapishanelerinde ölüm oruçları tutulan, kadınların devlet kurumlarına alınmadığı, erkeklerin eşlerinden dolayı işten çıkrıldığı, fişlenildiği o eski aydınlık günlerdir. asker canı sıkıldıkça tank gezdirir, demokrasiye "balans ayarı" verirdi. halkın iradesi ayaklar altına alınır, ülke 3-5 kemalist çetecinin istediği şekilde yönetilirdi.
Fetöcülerin sevmediği Ergenekoncuların bulunduğu sınırlı dönem.

Sadece Akp öncesi değil akp iktidarında da tekrar iktidara gelmişlerdir.

(bkz: doğu Perinçek)
edit : Faruk Gürler diye bahsettiğim paşa da karışıklık olmuş, Faruk Güventürk olacaktı düzeltildi. 15 temmuz ile ilgili sinyal haberlerle ilgili kaynaklar eklendi. aşağıdakilerden daha fazla kaynak vardı 16 temmuz günü araştırdığımda ama çoğusu zaman içerisinde kaldırılmış ya da sonuçlar google'da çıkmıyor.
13 temmuz 2016 tarihli haberde ilgili haberin son paragrafı, https://www.haber7.com/iz...lgili-gerekeni-yapmalidir
son paragraf https://www.konhaber.com/...ni_yapmalidir-568980.html
son paragraf https://beyazgazete.com/h...i-yapmalidir-3376836.html
https://www.ulusal.com.tr...ar-verilecek-h111289.html
https://www.sondakika.com...ekeni-yapmalidir-8605105/

akp öncesi laik dönem tanımı esasen eksik bir tanım. çünkü aynı dönemi eleştirirken işin içine refah partisi de girecek dolayısıyla Erdoğan'ın belediye başkanlığı da bu dönem içinde olduğu için, o dönemin karanlık olaylarıyla birlikte değerlendirilmek mecburiyetindedir. bugün herkesin mağduriyet edebiyatı yaptığı 28 şubat dönemi, çok gerekli bir dönemdi. o döneme ilişkin siyasi partiler arasındaki ayrılıklar söz konusu olsa da, seçmenler arasında gerek sağcıların gerek solcuların karşı çıktığı 28 şubat, esasen halkın kendi kendine kazık attığı bir dönem oldu. dolayısıyla 80'lerde dersini almamış milletvekilleri ve seçmenler, aynı hesaplaşmayı devam ettiriyorlar. çok daha derin konulara girme taraftarı olmadım hiçbir zaman, korktuğumdan değil, sırf 2 tane seçmene yanıt vermek için gaza gelip de devletin bekası için gerekli olan şeyleri aydınlatıp gün yüzüne çıkarmak aptallık olur da ondan. ama en azından halk olarak mecliste olan tüm partilerin buna olmayanlar da dahil çünkü potansiyel olarak her partinin kazanması ihtimal dahilindedir, mgk'daki kararlara itirazı %1 gibi bir ihtimal olduğundan, tüm partiler minimal ölçekte karşılıklı hesaplarını yapmaları göz ardı edilirken, devletin bekası konusunda taviz vermeleri göz ardı edilmeyeceğinden, halk deyimiyle el mahkum ... gardiyan sistemi mgk'ya göre işletmek zorundadırlar. dolayısıyla bunu zafiyete uğratmaya çalışan hangi siyasetçi olursa (abd,rusya,avrupa,çin akbabalarının çevremizi sardığı düşünülürse) yani bu ülkelerin oyunlarıyla hareket ederse, aynı hareket ile alaşağı ediliyor. bunun en net örneği 15 temmuzdur. 15 temmuz neden herkes de "böyle darbe mi olur, halka sıkılır mı ?" intibasını uyandırdı ? çünkü öncekilerdeki racon görülmedi burada. 60 sene önce 12 marttan önceleri yani, bir dönem yanlış hatırlamıyorsam Faruk Güventürk paşa, rutin olarak kızların her sene aynı kıyafetlerin giyildiği 19 mayıs müsamereleri ile ilgili yaşanan bazı irticai eleştiriler "bunlar ne biçim giyinmiş, etekler çok kısa vs " şeylerin üzerine bu konuyu halkla bir araya gelerek dile getirmiş ve bunun üzerine "nurcuları aranızda barındırmayın" demiş. bunu mehmet ali birand'ın ya demirkırat belgeselinde ya da 12 mart belgeselinde ki muhtemelen 12 mart belgeselinde çünkü her ihtilal belgeseli kendinden önceki olayları içeren şekilde başlıyor, orada bulabilirsiniz. demek istediğim 60 sene önceden izi sürülen bir şeyin ilerde ne sonuca geleceği hesaplanmıştı zaten ve ne zaman patlak vereceği bekleniyordu. dolayısıyla biz halk olarak oturup 2dk'da çözdüğümüzü sandığımız şeyler, birileri tarafından 60 sene önce çözülmüştü. ve de bunu en uygun şekliyle dediğim gibi dış ülkelerin siyasetine teslim olan kesimi, takip ettiler, karanlık görünen dönemler aslında çok aydınlık dönemler. bize ne oyun oynandıysa, aynı oyunlar devlet bekası gereği aynı şekilde karşılık verilerek devam ettirilerek izleri sürüldü. ve neticede 15 temmuz gününe kadar bu yine aynı şekilde öngörüldüğü şekilde müdahale edilmeden izlendi ve de artık bazı şeylerin olacağı gerek 13,14 temmuz günü gazetelerinde "tsk yaş'ta, fetö ile ilgili gerekeni yapmalıdır" başlıklı haberleri de araştırırsanız göreceksiniz ki 2009'da ki bir mahkemede fetöye sempatisi olan bir subay "artık çok güçlendik, gülenin emir vermesi halinde havalanacak f16 uçakları var" kısmı özelinde anlaşıldığı kadarıyla hava kuvvetleri hakimiyetini ele geçirmeye başlamış ve de ilerde yaşanacakların sinyalini vermiş. çünkü hava kuvvetlerinin destek vermeyeceği hiçbir kalkışma başarıya ulaşamaz daha doğrusu hava ,deniz, kara birlikte hareket etmedikçe. ve başlarda dediğim mgk'ya dönersek yaş özelinde, orada düğmeye basıldı daha doğrusu fetönün kuyruğuna basıldı. çünkü insaf, çevrenizde iyi bir gözlemci olursanız ya da polisiye zihne sahip olursanız şunu hatırlarsanız bazı cinayet sorgulamalarında "yakın zamanlarda şüpheli bir davranışına rastladınız mı vs" diye giden sorular vardır yakınlarına. dolayısıyla 60 yıl önce öngörülen konunun şüpheye yer bırakmayacağı kesin olmasıyla beraber, bu kalkışmaya girişecek kişilerde elbette gazete haberlerine de 2-3 gün önceden (şüphe oluşturmuşlar yani yakın zamanda davranışlarıyla) yansıdığı üzere bir kalkışma yaşanacağını 3 darbe 2 muhtıra vermiş askeriye anlıyor elbette. ve de yaş'ta kuyruklarına bastıkları gibi, oluşan trafiği hızlandırıyorlar zamanı geçmesin diye. ve de fetö kalkışmaya girişmeden kaybetmek yerine kalkışmaya girişerek kazanmaya oynuyor. ama netice işte dışarının oyununa göre hareket ettiği için yine dışarının oyununa göre alaşağı edilmiş oluyor ve öyle oldu zaten. bu yüzden siyasete pek fazla kapılmayın, siyasetçilere inanmak, kendi mezarınızı kazmak ile eşdeğerdir. bu ülkede inanç duyulacak tek şey, şerefli ve onurlu kurumumuz yani şanlı tsk'dır.
Çok başka bir dönemdi, kölelikten önceki dönem de denebilir.
çok şükür geride kaldı da akkahpe yüzbinlerce fetöcü orsspu çocuğunu rahat rahat her yere yerleştirdi.

değil mi?
1475 sayılı kanunda da pek ala 4857 de olan hemen hemen her husus düzenlenmişti lütfen desteksiz atmayalım. o dönem de tazminat, fazla mesai gibi hakları var idi işçilerin yeni gelmedi bu. hatta yeni kanun düzenlemediği alanlarda eski kanuna atıf yapıyor halen....

döneme gelince şüphesiz ki şu andan daha keyifli günler geçiriliyordu.
Olmayan dönemdir. 1982-1998 arasında islamlaşma politikaları hızla meyvesini vermiştir. 1998-2004 arasında ise 28 şubatın etkisiyle yeniden laikleşme çalışması başlamıştı ancak basiretsiz paşaların hatalarıyla bu sürecin sonunda islamlaşma odağı güçlenerek çıktı.