bugün

algı yönetimi, 20. ve 21. yy.' ın gelişmiş medeniyetlerin uyguladığı aslında bir psikolojik savaş yöntemidir. tek fark, düşmanın halk yani toplumun bireyleri olmasıdır. algı yönetiminin en sıkı silahı medya, basın-yayın organlarıdır. bunlar sayesinde geniş bir halk kitlesine ulaşılır.
örnek verecek olursak, yaşı 30 a yakın veya üstü olanlar hemen hatırlayacaktır; 90 ların başlarında antenli, kumandasız televizyonlarda belli saatlerde mtv yayını belirirdi. daha önce hiç görmediğimiz insan prototipleri, garip çizgi filmler ve rock yıldızlarını 2-3 saat izleme şansımız olurdu. kafalarda farklı bir kültürü insanlara şırıngayla enjekte ederken aslında 2000' lerin yani milenyum çağı dediğimiz fantastik yılların ön hazırlıklarını bizlere sunuyorlardı.

bu noktada simulasyon kuramını devreye sokacak olursak; gerçeklik algısı sakatlanan bir toplumun, sakat bir gerçeklik algısı ile sağlıklı düşünce üretemeyeceğini ve bu nedenle tepkiselliğini de yitireceğini, sessiz çoğunluklara, adeta sessiz-tepkisiz yığınlara duyarsız kitlelere dönüşeceğini söyler jean baudrıllard. simülasyon kuramında ise: gerçekliğin kapitalizm ve kitle iletişim araçları tarafından emilerek, başka bir gerçekliğe, hipergerçekliğe dönüştüğünü savunur. bu durumda gerçek olanla olmayan arasındaki ayrım kalkmıştır, bunun yerini simülasyon ve simülakrlar almıştır. simulakr taklit değildir, gerçeğin kendisidir. bu noktada felsefi açıdan platon’un mağarasındaki gölgeler simulakra örnek verilebilir.

yani kısaca gerçek olanla olmayan arasındaki ayrımın kalktıgını, gerçeğin yerine simül bir "gerçek" oldugunu söyler baudillard.

simulasyonu sanal seks gibi düşünebilirsiniz. ya da web cam de karşılıklı soyunup birbirinizi tatmin ederken aslında kendini tatmin etmek gibi bir şey. bu arada aklıma gelmişken senesini tam hatırlayamıyorum tarkan' ın salına salına sinsinice adlı şarkısının klibinde camın iki tarafında bulunan manken ve tarkanın sevişmesi o zamanın magazin programlarında sorulmuş, "geleceğin seksi" olarak cevap verilmişti. tıpkı bugunun web cam' ine ya da telefonun kamerasına göz kırparak.

iktidarın simülasyonuna dönersek, 2000 yılların başındaki seçimden bu yana iktidarın halka, kitlelere uyguladığı bu simülasyon ufak bir yanılsamayla şöyle bir modele büründü aslında. basit örneklerle açıklarsam; hastanede sıra derdi bitti! söylemiyle çığırtkanlaşan seçmen aslında aradıgı tarihten 15 gün sonrasına randevu verilmesine herhangi bir tepki gostermedi. ya da sağlık bedava, rahatça devlet hastanelerine gidebilirsiniz diyen sağlık bakanlıgı aslında eczaneleri vezne olarak kullanması gibi binlerce örnekle cogaltılabilir.

benden jilet ve ayna, sizlere hayırlı traşlar.