bugün

ahmet hakan ın dövülmesi olayı ile tam oldu.
hoş bu olay akp'yi daha çok gözden düşürdü ya neyse.

daha önce de görünenin ardındaki sebepleri / tahminlerimi yazmıştım.
bu olayda tahminim akp üst yönetiminin bu işin içinde olamayacağı.
o kadar da aptal değiller.
böyle bir hadisenin aleyhlerine döneceklerini bilirler.

doğan medyasının bu olay sonrası sesinin gür çıkması, batının destek açıklamalarının üst üste gelmesi vs. tesadüf değil.
bunca zamandır ülkede yaşanan olumsuzluklara karşın susan basın, birden şahin kesiliyor.
bakalım başımıza ne çoraplar örülecek?
özgürlük anlayışını benimsememiş; hatta diktatörlük taslayan bir hükümetin, içinde özgürlük geçen herhangi bir anlayışla yan yana ifade edilemeyeceği gerçeğini vurgulayan başlık.
ulusal kanal, halk tv gibi gazeteciliğin gerektirdiği muhalif tavırı takınan kanallara izin falan verilmemiştir. Bu kanallar parti kanalı olduğundan bir şey yapamamıştır. Elinden geleni ardına koymamıştır tabiki. Rtük tarafından diğer kanallara yandaşı olduğu için verilmesi gereken cezalar verilmemiştir. Bu kanallara ise saçma sapan 'suç'lardan en yüksek cezai yaptırım uygulanmıştır. Mesela yasa 3 ile 5 arası diyorsa,yandaşlara 0,bu kanallara 5 tir. Peki bu yazdıklarımı akplileri ikna edecek mi? Hayır. Basın özgürlüğünde son sıralarda olduğumuzu söylesem? Agjgagagjga kem küm efem şu yüzden şöyle falan. O yüzden bunlar boş muhabbetler. Onlar eleştırileri karalama kampanyası olarak görürler ve hemen yorumlama tekniğiyle antitez üretmeye çalişırlar. Kendilerinin hatalı olabilme ihtimali yoktur. Bu yazıya bile sanki sen farklısın derler daha siyasi fikirlerimi,savlarımh bilmeden...
demokratikleşme paketi basın toplantısına belli görüşe hakim medyanın çağrılmaması bunun göstergesidir.birzamanlar başkaları yaparken şimdi kendileri yapmaktadırlar.
ulusal kanal, halk tv gibi sığ, yalan ve kışkırtıcı haber yapan, kendisine sadece muhalefet eden kanallara izin verecek kadar özgürlükçüdür. bu kanalların çoğu yalan haber yapar çünkü gariblerim muhalefet etmek için bir bahane bulamadıklarında hemen yalancılığa soyunurlar.
ali ismail korkmaz'ın öldürülmesine ilişkin "sırf polise suç atmak için kendi grubu bile yapmış olabilir" açıklaması ile vicdanları sızlatan Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna (Radikal muhabiri ismail Saymaz'a gönderdiği e-posta'dan): Bir daha aynı şekilde yorum yaparak bu konuyu işlersen sen adi ve şerefsizsin. Yerin altı da var unutma, eninde sonunda orada görüşeceğiz."

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24834256.asp

bu da ismail saymaz ın yaptığı haberlerden biri
http://www.radikal.com.tr...ar_aksini_soyledi-1147447

uuu beybi!

konuyla alakasız ama
yalan söyleyip de yalancılığı yüzüne vurulan insanların sinirlenmesini hiç anlamam!
''Lehimize yazmakta, götümüzü yalamakta hepiniz özgürsünüz!''' Şeklindedir.
sadece onlara oy verenler özgürdür gerisi suç işlemiş olur.
Basın basın çekinmeyin.
Demokratik eylemleri basın
Muhalif dernekleri basın
Sesini çıkaranın kafasına basın.
Sizden olmayanın damarına basın
Tayyip resmi olan para basın.
Tetiğe basın.

Böyle de bir özgürlüktür işte.
aleyhine yazı yazan yazarlarının patronlarına "ya bunları işten çıkarırsın ya da gazeten tarih olur" demek.
olsa iyi olurdu, anlayışıdır.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türk medyasının bugün tarihin en özgür dönemini yaşadığını belirterek, "(Medya) dünden çok daha iyi noktadadır. Ama AB reformları ve Türkiye'nin demokratikleşme süreci kararlığıyla, yarın bugünden de daha iyi bir noktaya taşınacaktır" dedi.

http://haber.gazetevatan....ur-donemi/569561/1/gundem

desenize yarın gazete yazıları yayınlanmadan hkümet onayından geçecek!

ileri demokrasi çok güzel gelsenize!

edit: bu da günün haberi
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ): Hükümetin basın özgürlüğünü teminat altına almaması ulusunuzun büyük gücüne darbe vuruyor.

rte ye ulaştırılan raporda "gazeteciler hakkındaki yaygın soruşturmalardan, gazetecilerin hapsedilmesinden ve hükümetin çeşitli baskı araçlarıyla otosansüre özendirilmesinden" bahsediliyor.

kaygı duyulan konular:

- Gazetecilerin işlerini yapmaları karşılığında hapsedilmesi ve hükümet politikalarını sorgulayan haberlerin terörle ilişkilendirilmesi ...

- Hassas başlıklar ve haberlerin hükümetin hamlesiyle sansürlenmesi

- sosyal medyanın kısıtlanmasına dair resmi ağızlardan tehditler savrulması

http://www.odatv.com/n.ph...e-vuruyorsunuz-1709131200
"basın bağımsız olamaz, tarafsız olur" anlayışıdır. aynı şey, bağımsız yargı olmaz, tarafsız yargı olur demelerinde de sırıtmıştı. akp, muhalefet edecek tek bir kişi kalmayıncaya kadar aynı faşist anlayışını ilerletecektir.
neyse ki dış basın henüz özgürleştirilememiştir.

----------- alıntı ---------
Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen bombalı saldırı, dünya basınında da geniş yer buldu.

ingiliz BBC kanalı saldırıyı El-Kaide'ye bağlı El-Nusra cephesinin üstlendiğini yazdı.

ingiliz ITV kanalının haberinde "Türk hükümetinin beslediği muhalefet Türkiye'yi kana buladı" vurgusu öne çıkarken, ölü sayısı 116 olarak açıklandı.

ingiliz The Telegraph gazetesi AKP yöneticilerinin açıklamalarıyla adeta dalga geçti. Haberde, "Türk hükümeti şaka gibi açıklamalar yaparak hedef şaşırtmak istiyor" ifadelerine yer verildi.

The Sun gazetesi, "Türk hükümeti yıpranmamak için haber yasağı getirdi." dedi.

Çarpıcı bir başka yorum da ingiliz Independent Gazetesi'nden geldi. Robert Fisk imzalı makalede Suriye Ordusu'nda kesinlikle kimyasal silah olmadığına vurgu yapıldı. Fisk bizaat Suriye'ye giderek orduyu incelediğini belirtti. Reyhanlı saldırısının hemen bu makaleden sonra gerçekleşmesi dikkat çekti.

Fransız Le-Monde gazetesi Reyhanlı'daki patlamayı, "Besle kargayı oysun gözünü" başlığıyla verdi. Haberde Türklerin beslediği aşırı dinci Suriyeli muhaliflerin Türkiye'yi kana buladığı ifade edildi. Ölü sayısının ise 120'den fazla olduğu belirtildi.

Suriye, iran ve Rus basını da AKP Hükümeti'ni sorumlu tuttu. Suriye tarafından yapılan açıklamalara yer veren Rus basını genel oalarak Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılara dikkat çekti.

Rus basını Türkiye-Suriye sınırında El Kaide'ye bağlı terör gruplarının yoğunluğuna dikkat çekerken saldırının yapılış şeklinin de El Kaide yöntemi olduğunu vurguladı.

Rus gazetelerinde, son dönemde atılan diplomatik adımlara da dikkat çekildi, Suriye ile BM arasında denetçilerin ülkeye gidişiyle ilgili uzlaşma sağlandığının altı çizildi. Ruslar bu adımın savaş söylemlerine ağır darbe indirdiğini belirtti.
----------- alıntı ---------
http://www.ulusalkanal.co...sorumlu-tuttu-h11146.html
(bkz: 11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması)sonrasındaki haber yapma yasağına ilişkin rte yorumundan belli olmaktadır:

Yayın yasağı kararını isabetli buldum. Olması gereken buydu. Diğeri tamamen toplumu dezenforme etmeye yarayan adımlardır. Dünyada da benzer uygulamaları vardır. Toplum psikolojisi ve süreci yönetme açısından olumludur. Yargının hassasiyetini önemsiyorum.
http://www.haberturk.com/...andan-reyhanli-aciklamasi
(bkz: 11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması)sonrasındaki haber yapma yasağı ile tekrar gözler önüne serilmiştir.

özet:
New York Times'ın başyazısında, Türkiye'nin uzun süreden bu yana Müslüman dünya için yüreklendirici bir demokrasi modeli sağladığı belirtilerek, "Şimdi bölgede birçok insanın özgürlük talebiyle birlikte, Türkiye hükümeti değerlerine ve vatandaşlarına ihanet ediyor, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve yönetimiyle ilgili eleştiri haberlerini susturmak için gazetecilere baskı yapıyor.

(bkz: ileri demokrasi çok güzel gelsenize)

yazının tamamı:

Türkiye uzun süreden bu yana Müslüman dünya için yüreklendirici bir demokrasi modeli sağlamıştı. Şimdi bölgede birçok insanın özgürlük talebiyle birlikte, Türkiye hükümeti değerlerine ve vatandaşlarına ihanet ediyor, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve yönetimiyle ilgili eleştiri haberlerini susturmak için gazetecilere baskı yapıyor.

Geçen hafta, önde gelen bir araştırmacı gazeteci olan Nedim Şener tutuklanıyordu. Daha önce, yönetimin kendisine de takıldığı bir Türk Ermeni gazeteci Hrant Dink'in 2007 yılında öldürülmesini eşeleyerek yetkilileri kızdırmıştı. Daha yakın bir tarihte, Sayın Şener, Erdoğan hükümetini devirmek üzere olduğu iddia edilen bir terörist komplonun ele alış tarzını sorgulamıştı.

O komplonun bir parçası olduğu biçimindeki şaşırtıcı iddia üzerine içeride tutuluyor. Avukatlarının aleyhinde herhangi bir kanıtı görmelerine izin verilmiyor. insan hakları savunucuları tutukluluğunun yıllar boyu sürmesinden korkuyorlar. Aynı suçlamalar bir diğer önemli gazeteci Ahmet Şık’a da yöneltildi.

Bu tutuklamalar görünüşte Erdoğan hükümetinin kontrolü dışında bulunan komplo soruşturmalarının son yan etkileri. Askeri bir darbe iddiasına yönelik paralel bir soruşturma her 10 yüksek rütbeli subaydan 1'inin tutuklanmasıyla sonuçlandı.
Bu soruşturmalardan hiçbiri gerçek komplolara ilişkin kapsamlı kanıtlarla gelmedi. Fakat yüzlerce gazeteci, bu soruşturmalar üzerine yaptıkları haberler için soruşturmaya maruz kaldı, önde gelen bazı gazeteler oto sansüre angaje oldu.

Türkiye'nin acı dolu bir askeri darbe tarihi var ve eğer hükümet yeni komplolara ilişkin sağlam kanıtlara sahipse bu soruşturulmalı ve dâhil olanlar mahkemeye çıkarılmalı. Fakat savunma avukatları müvekkillerine ilişkin herhangi bir kanıta ulaşmaktan mahrum edilemez ve gazetecilerin yazdıklarından dolayı gözaltına alınmaları durdurulmalı. Sayın Erdoğan’ın partisi meclisteki çoğunluğundan ceza kanununda reform yapmak için yararlanmalı ki normal araştırmacı gazetecilik bundan böyle bir suç olarak takibe uğramamalı.

Sayın Erdoğan'ın göreve geldiği 2003'ten bu yana o ve partisi Türk toplumunu daha iyiye doğru değiştirdi. Onlar islam kökenli bir partinin, dini özgürlükleri genişleterek demokrasiyi pekiştirebileceğini gösterdi. Ve onlar politize olmuş ordu üzerinde yeniden sivil kontrolün otoritesini kurdular. Onlar şimdi, bu spiralleşen komplo soruşturmalarını daha güçlü bir hukuki temele oturtmalı yoksa bu başarıları ve ülkelerinin demokrasisi riske girer." (ANKA)
http://www.radikal.com.tr...1042692&categoryid=78
her politikasında olduğu gibi bunda da ikiyüzlüdür.
bugün rte'den incilerle taçlandırılmıştır: "medya kuruluşları yaptıkları yayınlarla terör örgütüne oksijen sağlamıştır."
http://haber.gazetevatan....rt-cikti/519604/9/siyaset
"bizden teyit alana kadar hiçbir şeye inanmayın" şeklindeki anlayıştır.

cebrail, sırat köprüsünden bildirdi.
basın! özgürlüğü anlayışıdır. özgürlüğe dair ne varsa baskı altına alın anlayışı.

şimdi çok eksi gelecek. biliyorum. doğruya doğru ama ben oyumu akp ye vermiştim. onlardan iyi basan yok.
akp ye yalakalık yapmakta sakınca yoktur o konuda özgürlük sınırsızdır.
muhalefetin herhangi bir önerisi desteklendiğinde yandaş basın damgasını vurmak ama ölümüne iktidarı savunan candaş basına sesini çıkarmamaktır.

-------alıntı ---------
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun teröre ortak çözüm üretmek için partilerden randevu istediğini ve Ak Parti'ye geldiğinde kendisi ile görüştüğünü anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yandaş medyaları sağ olsun bu süreci de desteklediler, bayağı gayret de gösterdiler, sanki sıfırdan bir şey çıkıyormuş gibi. Hiç bir şey bu alanda yapılmamış gibi adeta genel başkanın bu çıkışını çok büyük bir gayret, böyle bir şey şu ana kadar olmamış, ilk defa böyle bir adım atılıyor gibi, bunu satmaya gayret ettiler.
-------alıntı ---------
http://gundem.bugun.com.t...-sert-cikti-haberi-204199
sadece kendi adamım konuşsun hep konuşsun anlayışıdır.
(bkz: sahibinin sesi)
özgür basının eleştirdiği yandaş basının alkış tuttuğu anlayıştır.

atatürk'ü, ismet paşa'yı, cumhuriyeti, askerleri, yargıyı, üniversiteleri, alevileri, milliyetçiliği karalamakta gayet özgürdür basın.

bunların haricinde fazla konuşmaması gerekir.

-------------------
kemerleri bağlayın uçuşa geçiyoruz.

-------------------
ne güzel de göz boyanılıyordu.

26.11.2010 V.Arınç: Bir demokrasinin tam anlamıyla işlediğinin en büyük kanıtlarından birisi o ülkenin bağımsız ve özgür bir şekilde işleyen medyasının varlığıdır. Medyayı yasaklarla, sansürlerle zapturapt altına almak ilkelliktir, bu bizim aklımızın ucundan bile geçmez.
http://hurarsiv.hurriyet..../ShowNew.aspx?id=16386966

21.09.2012
rte: "şimdi ifade özgürlüğünün zirvede olduğu bir dönemden geçiyoruz."
http://www.radikal.com.tr...1101102&CategoryID=78

--------------------
ama gerçekler her zaman propogandası yapılanlar değildir.
--------------------

- 01.12.2009
rte: "Köşe yazarları ne kadar az yazarsa ülkede o kadar huzur olur."
http://www.ntvmsnbc.com/id/25026757/

26.02.2010
rte: "napıyım köşe yazarı sahip çıkamıyorum diyemezsin bunun sorumlusu sensin. köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun. yarın feryat etmeye hakkın yok."
http://www.haber7.com/hab...in-erken-secim-cevabi.php

15.03.2011
AKP milletvekili aday adayı: "Kesinlikle bizi karalayan haber yapma gazeten kapanır."
http://haber.kanald.com.t...skerlik-yaniti-15292.aspx

01.10.2011 rte: "terörü konuşmayarak gündemden düşürmeliyiz"
http://www.sivrikose.com/...?page=5&quicktabs_3=1

27.05.2012
- rte: "Köşe yazarlarını (akbabaları) tasmalarından biz kurtardık" (uludere'de yanlışlıkla (!) vurulan vatandaşlar sonrası) http://t24.com.tr/haber/e...anyasi-yurutuluyor/204918

02.07.2012
rte: "Bizim verdiğimiz teknik bilgilere dayalı değil, bizim verdiğimiz diplomatik bilgilere dayalı değil ama oradan bir gazeteden çıkan habere dayalı olarak yayın yapıyorlar. Diyorlar ki 'orada güvenilir kaynaklardan' kimmiş o kaynak? Eğer sen dürüstsen, samimiysen bu güvenilir kaynak kim açıkla. Mertlik bunu gerektirir, namertlik kapı arkasından dolaşmayı gerektirir. Demek ki bu gazete de mert değil namert bir yaklaşımla bunu yapıyor. Namerdin izinden gidenler de bu yayını yapıyor. Siz kimin yanındasınız? Kaç kere açıklama yaptık."

http://www.turktime.com/h...asina-Sert-Cikti-/183739/

02.10.2012
rte: "Mecbur muyuz gazeteleri davet etmeye" (cumhuriyet gazetesi ve bir dizi muhalif gazetenin akp kongresine alınmaması üzerine)
http://www.radikal.com.tr...1102492&CategoryID=78

02.03.2013 terörist başı ile pazarlıkların basına sızması üzerine. (imralı tutanakları)
rte: Bunlar sizin karşınıza dedikoduyla söylentiyle sabotajla provokasyonla medya operasyonuyla çıkıyor. işte bir gazete çıkmış, attığı başlıkla imralı'dan haberler veriyor. Her zaman söyledim bir kısım medya hiçbir zaman yanımızda olmadı diye. Devlet yönetmek başka bir şey, gazete yapmak başka bir şey. Eğer bu ülkeye, bu millete zerre kadar sevdanız varsa şu çözüm sürecine katkıda bulunmak istiyorsanız, böyle bir haberi atamazsınız, atmamanız gerekirdi

- Art niyetli haberlere dedikodula itibar etmeyin, söylentilere itibar etmeyin. Medya üzerinden yapılan karanlık operasyonlara, medya üzerinden kurulan tuzaklara itibar etmeyin.
- Eğer bu süreci birazcık deskteliyorsanız, birazcık bu konuda üzülüyorsanız o haberi yayınlamamanız gerekirdi. Bunlar attıkları manşetlerle köşe yazarları ile köşe yazarlığı yapıyorlarmış gazetecilik yapıyorlarmış... Batsın sizin gazeteciliğiniz... Eğer bu süreci kim baltalamaya çalışıyorsa o bemim de arkadaşlarımı da partimi de karşısına aldı demektir. Eğer her kim bu yola taş koyarsa biz o taşı kaldırırız atarız. Eğer birazcık içinizde bu ülkeye vatana sevginiz varsa bu iş taş koymazsınız.
- Biz bir açıklama yapmadıkça bütün söyleyenler dedikodudur iftiradır. Çözüm istemeyen Türkiye'nin büyümesini istemeyen çevrelerin sabotajıdır. Kim ne yazarsa ne dile getirirse getirsin son sözü millet söyler.Onların nasıl bir hesabı varsa Allah'ın da hesabı var.
http://www.sabah.com.tr/G...an-tutanaklara-sert-tepki

04.03.2013 tarihi itibarıyla ntv canlı yayın konuğu olan davutoğlu: "basına otosansür lazım"

05.03.2013 rte: Türkiye'nin aleyhine olacak bir yayın yapmak asla ve asla milli bir tavır değildir. Bir yandan her gelen hükümete çözüm konusunda baskı yapıyorlar, bir yandan da çözüm sürecini bugün olduğu gibi sabote etmeye çalışıyorlar.
http://www.haberturk.com/...inlamak-milli-tavir-degil

ve gerçekler

- 03.05.2012 "Türkiye, RSF'nin 179 ülkeden oluşan basın özgürlüğü listesinde ise yine gerilerde, 148. sırada yer alıyor.
http://www.bbc.co.uk/turk...20503_press_freedom.shtml

diğer yazılarım için
(bkz: the barz/#18577774)

edit: yeni örnekler ekleme
güncel Önemli Başlıklar