bugün

bir deli mücadeledir. heyecanla takip ediyoruz.

evet lan, yanlış okumadın. akp ile ak parti'nin savaşı bu.

bakınız akp, daha doğrusu ak parti'de kılıçlar çekildi. son olarak da bülent arınç ile melih gökçek arasında cereyan edenleri ağzımız açık seyrediyoruz.

şimdi "akp ile ak parti nasıl savaşır amk? ikisi de aynı şey değil mi?" diye soracaksınız. evet amk, ikisi aynı şey değil, farklı şeyler.

biliyorsunuz ki ak parti, akp adıyla kuruldu, sonra akp'nin açılımındaki "adalet" ve "kalkınma" ifadelerinden kendileri de utanmış olacaklar ki kendi isimlerini "ak parti" olarak devşirdiler.

şimdi geldiğimiz noktada, ak parti'nin, akp olduğu zamanlardaki isimler artık siyasete vedaya hazırlanıyorlar.

bülent arınç'ta bunlardan biri işte.

melih gökçek ise akp'nin ak parti'ye devşirilmesinden fayda sağlayan, medet umanlardan biri. yolsuzluğun, hırsızlığın gırtlağa kadar gelmesi onun işine geliyor ne de olsa...

tabi ki "ak parti" zihniyeti, akp zihniyetini de yenecek, yok edecektir.

zira akp zihniyetinde biraz olsun mantık varsa da, ak parti zihniyetinde bunun zerresini bulmak imkansız.

örneklemek gerekirse,
ak parti zihniyeti, "erdoğan'ın götünün kılıyım" zihniyetidir.

akp zihniyeti ise biraz daha akılcı, dürüst ve samimidir. işte bu yüzden göt kılı dahi olacak kadar alçalabilen bir rakiple mücadele edemeyecek, yenik düşüp tarihin tozlu raflarındaki yerini alacaktır.
(bkz: şimdi sinirden kendimi sikicem)
(bkz: netekim)
(bkz: 7 haziran 2015 ak parti seçim stratejisi/#27115013)
akp ilk kurulduğunda erdoğan bu hareketin yüzüydü, yani; bülent arınç, abdullah gül, abdüllatif şener'den çok çok daha fazla bir ağırlığı yoktu ilk kuruluş zamanlarında tabi ki erdoğan 1 numara idi ancak tek adam değildir. kafasına eseni yapacak gücü yoktu.

erdoğan özellikle başbakan olduktan sonra arkasına aldığı inanılmaz ötesi medya desteği ile, çok popüler oldu ve kendi gücünü yarattı zamanla. özellikle 2007 genel seçimlerinden sonra erdoğan kesin ve kati gücün sahibi oldu. ve "istemeye istemeye" biraz da bülent arınç'ın dayatmasıyla abdullah gülçankaya'ya gönderdi.

abdüllatif şener parti kuruluş amacından şaştı diyerek istifa etti, gül çankaya'ya gitti. erdoğan artık partinin ve hükumetin tamamı ile sahibiydi.

bu arada partide bulunan binali yıldırım, kemal unakıtan, mehmet ali şahin, beşir atalay, abdülkadir aksu, recep akdağ, hayati yazıcı, hilmi güler gibi partinin eski isimleri özellikle ilk dönemde istediklerini aldıkları için, en ufak muhalefet emaresi olmadı akp'de.

zaman sonra tayyip erdoğan kişisel gücünün farkından bu bakanları dahi açık açık medya üzerinden azarladı işlerine karıştı. öyle ki sağlık bakanını aşı konusunda medya üzerinden eleştirdi.

artık emindi kimseye ihtiyacı yoktu isimler önemsizdi. bu saatten sonra her durumda yanında olan bülent arınç'a da etkiniliği düşük görevler verdi, başbakan yardımcılığı, hükümet sözcülüğü gibi...

tüm bu olaylara karşın önemli görevleri kendine itaat eden isimlere verdi bazısı partiye yeni giren isimler olsa da.

yıllar yıllar geçti bu kenarda kıyıda kalan ve artık 3 dönem kuralına da takılacak lan bu akp'liler, erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasıyla biraz daha parti içi etkinliğe kavuşmaya ve özgül ağırlıklarını ortaya koymaya çalıştılar; ancak erdoğan tamamı ile parti üzerine hakim olmaya ve hükumeti yönetmeye devam etmesi ve akp'nin dünkü çocukları mehmet metiner, şamil tayyar ve hatta yiğit bulut gibi isimlerin bile kendilerine yerinizi bilin demesi her şeyin kendileri için bitmek üzere olduğunu gösterdi.

öyle ki yiğit bulut ali babacan'a, defol git dedi, ali babacan'a akp'nin en önemli figürlerinden birine.

şimdi akp için; bülent arınç'ta, abdullah gül'de ekstre durumlar dışında kapı dışarı edilmiş kişilerdir. çünkü erdoğan yanında gölgecik dahi istemiyor.

ve şimdi dışlanan bu küçük grup son bir hamlenin peşinde çünkü fazlaca kaybedecek bir şeyleri yok, hatta akp'nin ilerideki muhtemel kçtü gidişinde biz vazgeçmiştik, yolsuzluğa karışmadık hatta geri planda mücadele ettik diyebileceklerdir.

erdoğan sadece 19 aralık döneminde 4 bakana çaresizce teslim oldu onları, ipe gönderemedi çünkü işin içinde kendi adı da vardı.

şu anki kavganın vaktinde fazilet partisi'nde yaşana ayrılık ve anlaşmazlık ile ilgisi yok zira o zamanki ayrılıkçıların bir umudu potansiyeli vardı. şu an ona benzer bir durum yok...

erdoğan şu an başkan olmak ve sonrasında sağlam bir varise görevi devredecek kadar ilerlemenin, peşinde. zaten o gün için bürokrasisini yaratmış durumda. yani parti içi kişilerin kendisi için zerre önemi yok.

şimdi deli gibi erdoğan deyip bülent arınç'a açık açık git diyen melih gökçek bile tayyip erdoğan'ın hiç sevmediği bir adam. öyle ki adamın yüzüne bakmaktan imtina ediyor ama garip bir şekilde ondan vazgeçecek gücü yok. gökçek'in tuhaf bir gücü var...

ak parti'nin kazanacak olduğu savaş, akp'de elinden geleni yapıyor.
insan insanı siker mi yiğidim sorusunu akıla getirendir.
güncel Önemli Başlıklar