bugün

imf nin uygulatmaya çalıştığı politika alınır,nasıl olsa kemal derviş kadar bu işlerden anlayanımız yok en iyisi onun politikasını devam ettirelim denir,üzerine de bir dahaki seçimleri de düşünerekten günü kurtaralım denir ve özelleştirmeler yapılır;bütün bunların dışında eleştirilere karşılık bakın enflasyonu düşürüyoruz denilir*,tam krize giderken piyasalara müdahale edilir,dövizin yükselerek krizi ortaya çıkarması da engellenir,bütün bunlar 2008 e kadar devam ettirilir...
(bkz: dikmende dikmek)
(bkz: pazarlama)
bütçe görüşmelerinde "dört yılda aşımız, ekmeğimiz büyüdü, güven ve itibar arttı, asgari ücretin alım gücü arttı" diyerek övünüyor ve "hangi yapay tartışma bu başarıyı gölgeleyebilir" diyordu rte. asgari ücrete "çook" büyük fedakarlık göstererek günde 17 gram bebek maması, 150 gram beyaz peynir, 56 gram dana eti alınabilecek şekilde 23 YTL'lik zam yaptılar. yaklaşık 900 bin hanenin aylık geliri 190 YTL ülkemizde. oldukça iyiye gidiyoruz, ekonomi tıkırında ve tek sorun 301 ve bir de türban var tabii...
bak şimdi siz ırak'a girin, pkk'yı destekleyin biz gıkımızı çıkarmadan hep destek tam destek diyeceğiz politikasıdır. eli beli bi yerlere bağlı olan politikadır.
yüksek faiz vadederek ülkeye döviz çek. bu gelen döviz sayesinde ithal ucuz mallar bollaşsın, dolayısıyla enflasyon düşsün. aynı zamanda gelen dövizi merkez bankası rezerv olarak biriktirsin ki yarın bir gün bu para çıkmaya karar verirse zorluk çekmeyeceğini bilsin. sen de merkez bankasının 60 milyar rezervi var diye kasım kasım kasıl. ama bu paraların bütün milletten toplanan, fakirin kursağından kdv lerle çekip alınan paralarla yapıldığını sakla ki rezaletin açığa çıkmasın. bunu övünülecek bir şeymiş gibi lanse ettirmeye devam et ama dikkat et ki "60 milyar rezervin millete ne yararı var" diyen çıkmasın. böylelikle erkan mumcu nun tabiriyle "devlete vergi vermesi gerekenlerin devlete borç verdiği, devletin koruyup kollaması gereken fakir fukaranın devlete vergi verdiği" bu bozuk düzenin bekçiliğini yapmaya devam et. ha bu arada ne olursa olsun bu manipulatif cenneti seçime kadar tut, ne isterlerse yap. ne olacaksa seçimden sonra olsun.
herkesin hak verebileceği en basit mantıkla ülkedeki güzelim toprakları araplara satmaktan oluşan mal pardon mali politikadır. en üzüntü verici durum ise, manav olsa meyve sebze almayacağınız bir adamın bu ekonomiyi idare etmesidir. hem de oğlunu işinde ihya ederek.
şakşakçıların ''heaa hükümet ne derse o, büyük adam onlar yaa'' diyerek destekledikleri politikadır. olay chp akp olayı değildir. akp ekonomik alanda ülkeyi idare edemiyor. bunu yapamadığı gibi çirkin oyunlarla tefe tüfe oranlarıyla göz boyuyor. en ayıbı da bu.
iki aylık bütçe açığı 2006'yı ikiye katladı
http://www.milliyet.com.t...7/03/21/ekonomi/aeko.html
alış-veriş'in hep veriş tarafında olduğumuz politakamsı.
(bkz: yatırım yapalım ki cebimiz dolsun) (*
bu hükümetin kendi kafası yok mudur hala imf ve kemal derviş'ten kalma kemer sıkma politikasını devam ettirmektedir. diye düşündüren politikadır.

yapılan tek şey eldeki mevcut değerleri satıp sermaye yapmaktır. o para bitince yenisi satılmaktadır. işin gıcık tarafı ederine de satılmamakta resmen peşkeş çekilmektedir.
ekonominin e'sini bilmeyen, sadece kahvelerde berberlerde oluşan kulaktan dolma bilgilerle, sırf tayyip'se doğru yapıyordur açılımlı ''ampul'' zihniyetlerin doğru görebileceği politikadır. bu akp'nin ampül zihniyetlerinin ekonomiyi iyice dibe batırıp sonrasında kemal derviş'ten kalan pislikler demesi kemal derviş'in nasıl bir vizyona sahip olduğunu, dünyada ne işler gördüğünü, hatta süre tanınsa türk ekonomisi adına da neler yapabileceğini unutup ucuz partizan tavırla ahkam kesmesi demektir. akp kabinesinden 100 beyin toplasanız, kemal derviş'in düşüncelerini, vizyonunu, aklını biraraya getiremezsiniz. şu ülkede kimlerle aynı havayı soluyoruz hesap edin artık...
Hiç birşey kamunun değil, herşey özel olmalı.. hatta o özeller de bizden birileri olmalı.
akp'den nefret etsem de önceki hükümetlerin yaptıkları saçmalıklar göz önüne alındığında 'görece' başarılı olan politikadır. ekonomi profesörü tansu çiller bile*** piyasadaki faiz oranlarını zorla indirmeye çalışmışken****; bu hükümet hiç değilse piyasayı oluruna bırakmış ve imf'nin sözünü dinlemiş, türk ekonomisi de tarihinde ilk kez 6 yıl sürekli büyümüştür.

tabii gerçekte bu durum akp'nin "başarısı" değildir. akp'nin başarısı(!) 2001 krizinden sonra kemal derviş'in kurduğu sistemi kör topal da olsa devam ettirebilmesidir. arada saçma sapan krizler çıkarsalar bile akp şu ana dek kötünün iyisi bir ekonomi yönetimi sergilemiştir.

yine de bu akp'nin değil, imf ve kemal derviş'in başarısıdır. akp sadece meyveleri toplamaktadır.
allaha bin şükür bugünü de atlattık politikasıdır.
günü kurtarmak üzerine kurulu politikadır. uzun vadeli hiçbir plan-program içermez. yabancı sermayeyi nasıl içerde tutacağına bakar. buram buram manda ve himaye kokan politikadır.
kar eden kamu kuruluşlarının başına en yeteneksiz yöneticeleri getirmektir. yabancı ülkelerden alınan borç paraların eşe-dosta teşvik, kredi, hibe olarak dağıtılmasıdır. akılsızca vegi reformları yapmak, reformlardan sonra vergi gelirlerini azaltmaktır. hazineye bakıp; allah allah, yiyiyoruz, yiyiyoruz bitiremiyoruz demektir. hazinede para yoksa; akla ilk gelen halkın yastık altında sakladığı altınlar ve dövizlerdir!
daha dune kadar faiz haram diyenlerin ve bir gecede degisenlerin ucube politikasidir. hayatinin buyuk bolumunde faizin haram oldugunu ve ekonominin faizsiz de donebilecegini dusunmus insanlardan daha iyisini beklemek haksizlik olurdu. yapilacak sey boylelerini ekonominin basina getirmemek.
(#936186) numaralı entry'ye ek olarak; devralındığında var olan 240 milyar dolarlık iç-dış borç toplamını, 380 milyar dolar seviyesine çıkarmak, imf'e olan borcu 10 milyar doların altına çektik diye övünmek, ancak 140 milyar dolarlık artıştan tek kelime konuşmamak, üstelik bu borcu arttırırken, tüpraş, türk telekom, tekel gibi kurumları, bir çok hazine arazisini 3-30 paraya haraç-mezat satarken yapmak, -çoğunluğu serbest ekonomiye geçilen 1980 sonrasında olmak üzere- 80 yılda verilen cari açık toplamına iktidarlarının 3. yılında ulaşmak ve 4,5 senede 30 milyar dolara yakın cari açık vermek, milli bir ekonomi oluşturamamak, kemal derviş politikasına aynen devam etmek, tek başına iktidar oldukları için istikrar olmasını, kendi iktidarlarına bağlamak -en uç perdeden konuşmak gerekirse, işçi partisi de tek başına iktidar olsaydı, istikrar olurdu, en çarpıcı örnek, italyan ekonomisi güçlüdür fakat, devamlı koalisyon olduğu için istikrar yoktur- her seferinde ekonomi hesabını çay, simit, makarna üzerinden yapmak -dünya üzerinde hiçbir ciddi devlet yöneticisi ekonomi hesabını çay, simit, makarna ile yapmaz... benim halkım daha çok makarna yiyor demek, benim halkım daha da fakirleşti demektir...- gelir dağılımındaki makasın artması, bizzat devlet bakanı ali babacan tarafından itiraf edildiği/açıklandığı üzere, 4,5 yıl boyunca ekonominin kanını emen kayıt dışı ekonomide hiçbir şey yapamamak/yapmamak... var olan tek olumlu şey; istikrar... bu da akp hükümeti'nin başarısı değil, tek başına iktidar olmanın başarısıdır...
yok böyle bi şey. lakin belki alakalıdır.

(bkz: özelleştirme)
en uzun vadeli ve en düşük faizli borçlanma kaynağının imf olduğunu farketmiş politikadır. imf'den aldığımız borcun reel faizi, türkl lirasının değerlenmesi sebebiyle hemen hemen sıfırdır, vadesi de beş yıl ve fazlasıdır***.
ülkeye döviz girdisi sağlamak için ne var ne yok herşeyi yabancıya satan ekonomi anlayışıdır. merak ediyorum bikaç sene içinde satacak ne kalacak ?...
chp den milletvekili adayı olan macroeconomics hocamız tarafından uygulanabilirliği final sorusu olarak bizlere sorulmuş olan politikadır.bişe değil adam chp li diye saydırdık akp ye meğer doğru cevap olumlu olacakmış anasını satıyım..
en azından ecevit zamanındaki zamlardan başı dönmüş türk halkına rahat bir nefes aldırdığını inkar etmek haksızlık olur heralde .