bugün

haklıdır. amerika şu anda nükleer santrallerini kapatıyor zira almanya da. yalnızca bir kaç tanesi kalacak ve illa ki onlar da devre dışı kalacaktır. çünkü başa çıkılamayacak kadar zor bir enerjidir nükleer enetji. atıklatının deponlanması, güvenlik vb. atık deposu yer altına yapılır ancak doğaya nasıl karışacağı mechuldür. güvenlik meselesine gelince (bkz: çernobil). güneş ve rüzgar enerjisine geçen bu ülkeler "sizi geliştirmeye geldik" zihniyetiyle kendi eski teknolojilerini bizim gibi bilmem kaçıncı dünya ülkelerine yutturmaktadır. Türkiye coğrafi konumu itibariyle güneş enerjisinden yararlanmak için çok verimli güneşlenme süresine sahip ancak güneş enerjisi hiç de yaygın değil. almanya ise türkiye nin sahip oluğu kapasitenin çok az bir yüzdesine sahip olduğu halde nükleer santrallerden vazgeçip güneş enerjisine geçiyor. elalemin santrali patladı, radyasyonu bize geldi, çaylara bulaştı, çocuklar sakat oldu, kanser olduk diye ağlaşan milletin önünde karadeniz çayı içen yetkililer, burda bi santral patlarsa kimbilir ne yapar onu düşünmüyor değilim şimdi.
(bkz: rüzgar enerjisi)
ben kinetik enerjiden bile anlamayan biriyim ki burada nükleer enerji hakkında ahkam kesmek istemiyorum. Ama bildiğim kadarıyla nükleer enerji zararlı bir olay. buna herkes vakıf. Ama herkesin unuttuğu bir şey var, şimdi bu almanlar fransızlar nükleer enerjiden kurtuluyor ama ya kardeşim adamlar almanya amerika. Yani adamlar dünyanın zirvesindeki ülkeler zaten, alternatif yakıt geliştirir geliştiremezse gider satın alır. Sonra bu rüzgar enerjisi deniyor, nerede var bu olay? 3-5 milyonluk ülkelerde. E kardeşim 60 milyonluk ülkeye nasıl yetirecen rüzgar enerjisini? Ki bu almanlar zamanında bize "aman bergama'dan altın madenlerini kazmayın etmeyin" derken "bakın kardeşler, biz yaptık zamanında aman siz yapmayın" demek için mi bu işi yapıyor? Ben hiç ama hiç inanmıyorum. Bu ülkedeki en güçlü istihbarat alman istihbaratıdır arkadaşlar. Bir düşünün, yıllardır pkk'lı olsun, kaplancı olsun, dev-sol'cu olsun hiçbir teröristi teslim etmeyen almanlar, sırf hükümetin gardını düşürebilmek için 3 günde gönderdi bu deniz feneri ile ilgili ne kadar belge ıvır zıvır varsa. He hala "erke dönergecini" düşünen arkadaşlar varsa, hayal dünyalarında onlara tatlı rüyalar diliyorum.
(bkz: kapatın lan o zaman bilgisayarları lambaları falan)
doğrucu bir zihniyettir neden mi?

çünkü temiz değildir.

nükleer temiz bir enerji kaynağıdır diye yutturulmaya çalışılan hikayedir. akkuyu'da yapılması istenen santral inşaasının envanterini göz önünde bulundurmadan kimse bu enerji temizdir diye sıkmasın. ötesinde bir nükleer santral yapımı herşey yolunda giderse 7 yıl sürmektedir, ben de diyorum ki ülkemizde bulunan insanlar oturdukları ortamda tasarruflu ampul kullanırsa 5 yılda yapılacak elektrik tasarrufu bir nükleer santral yapılabilecek düzeyde para cebimizde kalmaktadır. inşaat envanterine geri dönersek, 1 gigawat gücünde nükleer santral yapmak için harcanması gereken çimento miktarı 350 bin metre küptür, kullanılan demir çubuk 46 bin ton, çelik malzeme 25 bin ton, büyük çaplı borular yaklaşık 8 km, küçük çaplı borularsa yaklaşık 13 km, kullanılan kablo miktarı 67 km, bu kabloları izole etmesi için kullanılan demir boru 370 km'dir. akkuyu ve sinop için 4 reaktör kurulacaktır böylelikle tüm rakamlar 4 ile çarpılamalıdır. bilmeyenler için söylemek gerekir, çimento ve demir çelik endüstrisi çevreye en büyük zararı veren fabrikaların başında gelmektedir. sadece çimento göz önüne alındığında ortaya çıkacak karbonmonoksit yani küresel ısınmaya neden olan gazın ta kendisi 1 milyar ton olacaktır. ayrıca reaktörlerin soğutulması için kullanılacak olan su girişte 30 derece olacağı halde çıkarken kaynama noktasına yaklaşacaktır. giren su ile içeri alınan balık ve diğer canlı larvaları ve yumurtaları haşlanarak çıkacaktır, temiz enerji derken dikkat edelim. o sorun yaşamayan ülkeleri iyi araştırmadan bol keseden yazmamak gerekir sayın yazarlar keza; almanya’daki krümmel nükleer santralinin çevresindeki alanda 1989′dan bu yana 15 yaşın altındaki çocuklarda, normal oranın 3-4 katı üzerinde kan kanseri vakası tespit edilmiştir. aynı şekilde fransa'nın güneyinde yer alan nükleer santralden 75 kg'lık radyoaktif madde suya karışmıştır. bölgede balık tutmak ve musluk suyu içmek yasaktır ve bu fransa'da her yıl yaşanan 900 olaydan bir tanesidir sadece. santral kazaları 1-7 arasında değer alırlar ve tam güvenilir bir santral masaldan başka bir halt değildir. gözlerimizi amerikaya çevirdiğimizde 2002 yılında reaktörde tüm çekirdek erimesini kontrol eden basınç ünitesini çökertebilecek bir metal aşınması fark edildi, edilmese kim bilir neler olabilirdi, reaktör 2 yıl kapalı kaldı! maliyet 600 milyon amerikan doları. yine dönelim fransa'ya aralık 2003; sel sonucu 30.000 litre uranyum içeren sıvı nehire karıştı, bölge halkının doğal su kullanması, balık yemesi yasaklandı. bunların hepsi internette herhangi bir arama motoru kullanıldığında ulaşılabilecek bilgiler. ayrıca inşaat envanteri bilgileri de nuclear institut yayın organının bilgileridir.

nükleer temiz bir enerji değildir, sayın yazar arkadaşlarım.
vatanına yapabileceği en büyük kötülüklerden birini yapan zihniyettir. vatan haini demeye dilimiz varsa keşke.
--spoiler--
vatan haini mi? (#8182608)
--spoiler--
1. santralin yapımı için rusya ile yapılan anlaşmaya göre santrali yapan yüklenici firma 50 yıl boyunca santral işletmesini elinde bulunduracaktır. hisselerini satmak istese bile türk firmaları en fazla %49'luk bir orana sahip olabilecektir. yani söz hep başkalarında olacaktır.
2. nükleer altyapısı olmayan türkiye neyi nasıl yönetecektir? bu maden ocağı değildir ki 30 kişi ölsün kader diyelim, bu nükleer bombadan tehlikeli bir yapıdır.
3. yapılması planlanan santral dünya üzerinde henüz denenmemiş bir tesistir, bu rusya'nın bir deneyi olarak algılanabilecek bir çalışmadır. santral modeli vver-1200'dür, türünün ilk örneği güzelim ülkemizde kurulacaktır. üstelik anlaşmada şöyle bir şart vardır; olaki yüklenici firma başarısız olursa (aman allahım) devam edecek halefi yine bu yüklenici firma belirleyecektir.
4. inşaa ve işletme sırasında rus işçileri için 10.000 kişilik işçi kasabası kurulacaktır, ama yapım ve bakım aşamasında türk işçiler de çalıştırılabilecek olmasına rağmen, kaç işçi olduğu ve ne aşamalarda çalıştırılacağı anlaşmada yer almamaktadır. tehlikeli nükleer alanların inşaası ve bakımında türk işçiler öne sürülebilir.
5. türiye'nin en büyük doğal gaz tedarikçisi olan rusya'nın zaten her anlaşmazlık anında bu kozu kullanıp 1-0 önde götürdüğü dış ilişkilerimizde, yine büyük bir rusya bağımlılığına neden olmayacak mıdır bu plan? böylelikle ileride bir savaş esnasında kendi ülkesinden füze göndermesine gerek kalmadan türkiye'nin yarısını delik deşik edebilecek güce sahip olmayacaklar mıdır?
6. santralin soğutma evresinde kullanılmak istenen deniz suyu, dünyanın en tuzlu suyu olan akdeniz suyudur. tuzun arındırılması çok maliyetli hatta zordur. ayrıca yaz aylarında deniz suyu sıcaklığı ortalama olarak 30 dereceye yaklaşmaktadır, bu sıcaklıktaki su ile kim neyi soğutabilecektir?

esas vatan haini bu ülkeyi böyle satan adamlara, kalkınacağız zannedip peşkeş çekendir.
(#8182644)
(bkz: anlaşma şartlarını anlayabilme ihtimali)
gerizekalı zihniyettir.
(bkz: #8151871)
(bkz: şemsiye girince açılmaz)
(#8182576)
içinde santral geçen tümcelere, karşı çıkmaya programlanmış bünyelerdir. nükleerde olsa, termikte olsa, hidro da olsa sonuna santral geldiğinde kesin sikindirik bi durum vardır diyerek karşı çıkma eylemine geçer beyin.
akkuyu'da nükleer santral kurulmasına değil, nükleer santral kurulmasına karşı çıkan zihniyettir. çevresel ve yaşamsal endişe vardır. endişe duymak da gayet insanidir. endişelerin giderilmesi yerine endişe duyanları salaklıkla, eblehlikle, mallıkla suçlamak nükleer santrallerin zarar vermeye başladığını göstermektedir. zarar veriyor işte; kimi doğaya, kimi beyinlere...
madem gelısecek buyuyeceksınız en temız en rısksız en akıllıca yolu yapın ruzgar enerjısınden faydalanın arkadas. daha ucuz malıyetle daha saglıklı iş. mantıklı olmak lazım.
görsel

görsel

http://info.kopp-verlag.d...e_Japan_Katastrophe_1.jpg
sonuna kadar desteklenmesi gereken zihniyeettir, bu işte ısrar eden zihniyete baktığımız zaman, karşı çıkmanın ne kadar mantıklı olduğunu anlarız. nükleer santral gibi bir enerjiyi; cep telefonu, piknik tüpü gibi absürt örneklerle haklı çıkarmaya çalışan zihniyete baktığımız zaman, ne denli haklı olduğumuz anlaşılır. tabi şu var bütün kararların tek bir kişi tarafından verildiği bir evredeyiz. şu an bu konuyu konuşan herkes bu konuya tam anlamıyla vakıf değil. ama bu ülkede de çok değerli bilim adamları var gidin bir kaç tanesine sorun görüşlerini alın. elbet size alternatifleri söylerler yok baktık ki olacak gibi değil, o zaman ölümümüze razı olup hep beraber naneyi yeriz. ama biliyorum ki kimseye danışılmayacak, yine efendi(ler) bildiğini okuyacak. konunun daha iyi anlaşılmaası için; bir kaç yıl önce hızlı tren, büyük bir şamatayla açtılar sonra gazeteler de ve televizyonlarda tren raydan çıktı, ve ölen bir sürü insan. ne oldu sonrasında. asıl suçlular yerine alelacele birileri tutuklanıp, güya her şey haledildi... belkide bütün sorun bundandır. kendi devletimize, başımızdakilere güvenmememizdendir, yine birileri şov yapmak için, herşeyi aceleye getirip, olan halka olur. ne zamanki devletimiz yurtaşlarını gerektiği şekilde kollayıp korursa. o zaman yine düşünürüz.
bu projenin ülke ekonomisine nasıl yararlı olacağını bilmeyen zihniyettir. bu zihniyet yüzünde yıllardır aynı yerde kaldık ve kalmayada devam ediyoruz.

(bkz: nükleer santral/#14152247)
nükleer sızıntı karbonmonoksit gibi mutlu bir ölüm getirmez.
Cehape zihniyetidir.
Bunlar muhalifiz diye ne yapılsa karşı çıkar.
size farklı bir önerisi olan zihniyettir.

% 40 gitsin akkuyu ya yerleşsin zaten size göre kedi falan girmeyeceğine göre bol bol enerji dolu olursunuz. ha patlarsa da aşağıdaki şarkıyı dinleyebilirsiniz.

(bkz: kendim ettim kendim buldum gül gibi sararıp soldum)
Açıkçası mantıksız bir zihniyettir. Nükleer enerjinin nasıl çalıştığını bırak, elektriğin nasıl üretildiğini dahi bildiklerini zannetmiyorum.
Tasarruf elbette iyi bir şeydir, amma velakin tasarrufla endüstri gelişemez.
Burada millet demiş, Almanya kapatıyor, şu kapatıyor bu kapatıyor, tamam, kapatıyor, ama bu arkadaşlar zaten endüstriyel gelişmelerini tamamlamışlar, ve şu an sadece var olanın yerine alternatifini dikiyorlar. Sen diyorsun ki var olmayanın alternatifini dikelim. Senin enerji ihtiyacın her gün artıyor, sen de bunu rüzgar ve güneş gibi, verimliliği sorgulanabilir alternatif enerjilerle kapatacağım diyorsun. Peki kışın ne yapacaksın diye sorarlar.
Neyse, bu gayet avam bir zihniyettir. Bilimsellikle alakası yoktur.
çevresi patlamaya hazır bombalarla dolu olan bir ülkenin enerji konusundaki zaaflarını anlayamayan topluluk.
kömür madeni işletilemeyen ülkede bakalım nükleer ne kadar dayanıcak. zaten soru ürettiği enerji değil. ben nükleere değil çevremize güvenmiyorum
Bunlar yapılırken çevresine verdiği zararın farkında olan zihniyettir. Herşeye karşı bir kalabalık var evet haklısınız ancak hepimiz biliyoruz ki çevresine dikkat edilmeyecek. Doğayı tahrip edecekler.ediyorlar da.
anladık birader, kömür madeni işletemiyorlar. senin etrafındaki iki ülkede nükleer santral var zaten, onlar patladığında sana sanki etki etmeyecek. Ne yaparsan yap her enerji üretme metodunun bir şekilde çevreye etkisi oluyor birader. Nükleerin tek olayı "ya patlarsa" korkusu. Doğa tahrip olacakmış. Tamam, HES kuralım o vakit. Başka elinizde alternatif ne var?
Suriyelilere küfredip fransızlara kürtlere ağlayan zihniyettir duyarlılıkları da görecelidir. eğer yapan tayyipse ağaçlar mutlaka ölür ama kenal yapacak olsa o ölen ağaçlar hemen dirilir yaa öyle.