bugün

içi çürümüş, kokuşmuş kızdır. huzur vermez, her önüne gelene bağırır, insanı deli eder.

yaşanmış bir olayıda anımsatır bana..

efendim geçen gün haydarpaşadan sözlüğün pendik'teki bürosuna doğru trenle gitmek maksatıyla yola cıktım. jetonumu aldım, arkamda dikilen yaslı teyze ve * bir küçük kız vardı. jetonu attım ve vagona bindim. müsait bir yere oturdum ve hemen sağ çaprazımda oturmakta ve bağıra bağıra gülüşen ergen kızları gördüm. insanı o kadar rahatsız ediyorlardı ki kalkıp ağız burun girişesim geldi. fakat benliğimi bozmadım ve hazır trende hareket etmemişken diğer vagona geçtim. ve yine boş olan bir yere oturdum. karşımda, arkamda jeton sırası bekleyen yaşlı teyze ile küçük kız vardı. küçük dediysemde 17 - 18 yaşlarında işte. etrafa kin dolu gözlerle bakıyor ve her gördüğü kendi yaşıtı erkeğe de göz kırpıyordu. bu benim gibi yaşlı teyzeninde gözünden kaçmadı ve kızı dürterek;

- ''aysel ne yapıyorsun sen? elin adamlarına neden işaret yapıp duruyorsun? zaten giymişsin subat ayazında minicik eteği? hiç mi utanman yok senin? annem baban hiç mi eğitemedi seni? '' dedi.

aysel denilen ahlaki bakıma deforme olmuş kız hemen kendini savunur bir şekilde, sana ne be yaşlı moruk, sen ilk önce altına yapmamayı öğren, bana da bir daha karışma diyerek sırtını çeviriverdi yaşlı teyzeme.

ne kadar üzüldüm, ne kadar içim parçalandı anlatamam.. teyzenin yanına yaklaştım ve mahallemizin üfürükçüsü olan, nefesi kuvvetli imam orhan'ın telefon numarasını verdim. tembih ettim güzelce; kızı götür, afrodizyak beyefendi yolladı deyiver, kıza bi okusun üflesin kız düzelsin dedim. kadın bir mutlu oldu anlatamam. o gece rahat uyudum sözlük. benim sayemde bir terbiyesiz kız daha düzelmiş oldu.
(bkz: türk kızların bitmek bilmeyen çilesi)
"Ya benim fermuar takılmış hazır milletin uçkuruyla uğraşmaya başlamışken benimkine de bir el atıver" dedik de durduk.*