bugün

tanri fikrinin nasil ortaya ciktigini gosteren onermeler serisinin sadece biri.
asla yanlarına kalmaz zalimlerden hesap soracak kudretli bir varlık var tabiki.

(bkz: allah)
bir çöpten çürümüş salatalıktan ya da yerde ezilen böcekten farkımız olmadığı gibi devasa evrende birbiri ile çiftleşen bakteri kıvamında mikroorganizmalarız, tanrı var mı yok mu diyor halen
Dostoyevski şöyle der; eğer tanrı yoksa bu dünyadaki her şey meşrudur.
Mazlumlar sesini kesip otursun diye uydurulmuş ütopyadır ahiret ve cennet-cehennem. Din insanı daha iyi yapmaz. iyi bir insan olmak bir kültürdür. Kültür de anne-babadan, çevreden alınır.
imanını bu cümleye, felsefeye oturtmuş olan insan, sığ insandır.

13.7 milyar yıllık sonsuz evrende sana kötülük yapan tanıdıkların, birinin birini öldürmesi veya hitlerin milyonlarca insanı katletmiş olması bir değer taşımıyor. Çünkü sizlerin veya herhangi bir yaşam formunun cansız varlıklardan bir farkı bir değeri yoktur.

Ayrıca bunu bir kenara bırakırsak imanın veya inançsızlık denilen olguların sağlam temellere oturtulmuş olması gerekir. A kişisi bana kötülük etti, bunun sonsuza kadar yanması lazım bu yüzden Arap tanrısı Allah veya yahudi tanrısı yahve kesinlikle var olmalı şeklinde argümanlar tamamen avuntudur. Bunlara inanılacaksa dahil bunların üstüne düşünülmesi, insan ürünü olup olmadığı sorgulanması ve günümüze uyup uymadığına bakılması gerekir. Çünkü bu şartlardan herhangi birini veya birkaçını sağlayamayan inanç kesinlikle ve kesinlikle tanrı tarafından gönderilmiş olamaz.
Evet maalesef böyle. Yok olup gidecegiz. Bu yuzden hesap sormak lazım zalimlerden.
Eskilerin deyimiyle inek bir öğrenciydim. Sınavlardan önce, ya burdan da çıkarsa diye diye tüm kitaba çalışırdım. Hiç şaşmadı, en az bir soru verdikleri sayfa aralığı dışındaki konulardan çıktı. Ve o bir soru ile çoğunlukla herkesin önüne geçtim.

Olay şu: ya varsa?

Sen inan. Yoksa da entellektuel çevrende kaybedeceğin lümpenlerden başka kaybedeceğin bir şey yok.
yapılanların çoğu yapanların yanına kar kalacak.

tek hayat bu, ne yaşadıysak o.
ciddi anlamda düşününce aklın mantığın almadığı durumlar var. kusursuz evrenin tesadüfi biçimde ortaya çıkması ve bu düzenin var olması mümkün değil. ölümden sonra hesaplaşmanın olmaması da bizi bir çöpten çürümüş salatalıktan ya da yerde ezilen böcekten farksız kılar. böyle düşününce bu tasa niye ?

öte yandan dini açıdan düşünürsek birtakım hatalardan ötürü sonsuza dek cehennemde kalmak ,acı çekmek ve yanmak da oldukça gariptir. öyle ki hayat size doğduğunuz andan itibaren belli çerçeveler sunar. bu çizgilerin dışına bazen çok uğraşsanız da katiyen çıkamazsınız. sonra tutup hayırlısı dersiniz. lakin yaptığınız seçimlerden sorumluysanız bu doğumun, var oluşun ve mecburen yaptığınız hataların da suçlusu sizsiniz. ee ama seçmedin ki? sonucunun da sonsuz cehennem olması biraz tuhaf değil midir ? kaldı ki hatasız insan da yoktur. hepimiz cehennemliğiz öyleyse. insan bir de nefsiyle yaratılmış ee onu veren de allah. o zaman peki bu hayatın ne kadarı kendi seçimlerimiz, kaderimiz ? yedi yaşında ölen bir çocuğun örneğin ne suçu vardır, aç diye ekmek çalan adamın?