bugün

Can Barslan'ın çizdiği Dedektif Sanlı kıvamında polisiye hikayeler uydurmaktır .
Makbule, nazikçe "maria çok fazla bally çekerek hayatına son vermekle çok akıllıca bir iş yaptı" dedi. "Onun için kalan tek kurtuluş yolu ölümdü. evet... en akıllıca işi yaptı fazla miktarda bally çekmekle...
yoksa... biri vermiş olabilir mi ona ballyi ?"

-en iyi kötü son adayı-
(bkz: rakıdaki zehir)

arnavut ramazan, bir meyahene işletmecisiydi. mayhanesinin adı en güzellik merkezi'ydi. arnavut ramazan, her gece kasada otururken, iki duble rakı içerdi.

o gece meyhanesine geldiğinde, saat 23:32 yi gösteriyordu. havayı bir yağmur sıcağı kaplamıştı. yanında çalışan garsonlarından birini yanına çağırdı ve rakısını hazırlamasını istedi. yanında beyaz peynir, kavun ve de içine 3 adet buzu da eklemeyi unutmamasını tembih etti..

aradan 45 dakika geçmişti ki arnavut ramazan fenalaştı, 112 ekipleri meyhaneye geldiğinde artık çok geçti. arnavut ramazan'ın cansız bedenini hastaneye götürdüklerinde ölüm sebebinin zehirlenme olduğu saptanmıştı. ertesi gün iyice emin olmak için otopsi yapılacaktı....

yapılan incelemelerde arnavut ramaza'nın zehirlenerek hakkın rahmetine kavuştuğu, rakıda herhangi bir zehir ya da sahtelik olmadığı, ancak rakının içine atılan buzun içinde zehir kristallerinin olduğu farkedildi. sıra buzun içindeki zehrin sır perdesini aralamaya gelmişti...
(bkz: yusuf un intikamı)

zilan sabahın köründe sözlükte ilgiyle okunan yazılar giriyordu. Bu kadının şahsiyeti hala ali'nin kafasında bütün esrarını koruyordu. "tam bir pişti oyuncusu" diye düşündü. hemen hemen bütün başlıkları büyük bir rahatlık ve soğukkanlılıkla bilgilendirmiş ve açık vermemişti. Buna karşın kızın bütün bildiklerini ve düşündüklerini söylemediği kesindi. ali onun uçurulması gerektiğinden emindi. Bu hemen hemen bütün modların yakalandıkları bir hastalıktı. Hep zeki yazarlarına aşık olurlardı.

Bu belki hiçbir şey açıklamazdı, fakat her olasılık göz önüne alındığı zaman kıskançlık içinde bu işi bu kadar rahatlıkla yapabilecek onun kadar soğukkanlı bir kimse bulamıyordu. zaten o dönem modların kalıplaşmış belli efsunlu cümlecikleri vardı. ali bunun için yine mistik bir sebep aradı ve bulmakta pek zorluk çekmedi.

birden kontrol panelinde beklenmedik bir şeyler oldu, ali uçmuştu. yusuf'un kibirli elleri arasındaki farenin ne yapabileceğini düşünememişti, tarihin kömürleşmiş kalıntıları arasındaki yerini kendi intikam hırsının tecessüm etmiş şekilde yusuf'ta oluştuğunu görünce kıpkırmızı bir renk aldı.

to be continued...
(bkz: osman aysu)
agatha christie romanlarındaki sahnelerde yer alan hafif kadını seda sayan sibel can gibi şarkıcılar oynayabilir. çok gerildiklerinde içtikleri şeriyi ise rakı olarak değiştirebiliriz. hercule poirot mon cher yerine hacı aga dayı diyebilir..yok ya iğrenç oldu. en iyisi hiç uyarlamayalım.
kastedilen agatha christie romanlarının türk versiyonları ise; gereksizdir. uyarlanmışı vardır zira. hatta dizisi bile çekilmiş, televizyonlarda yayınlanmış, türk insanı tarafından ezberlenmiştir. kahramanların üslubu hercule poirot ve jane marple'a göre biraz serttir ama olsundur. zaten türk insanına yakışan da bu değil midir?

(bkz: kurtlar vadisi)

+ dayıyı kim vurdu, söyle!
- gak, guk...
* kafasına sıkayım mı usta?
+ biraz sabırlı ol memati.
* peki usta.
- tamam tamam, konuşacağım.
recep abi cinayeti(roger ackroyd cinayeti)

---------------
-doktor bu ne
+stenograf yawrum dokanma
-peki

---------------
filler de hatırlayabiler

-----------------
-bu köpek niye işkillendi
+o hisseder her şeyi
-bunda anlaşılmayacak ne var
+elleşme agatha'nın çözülmesi en kolay romanıyım ben

-----------------
(bkz: murder on the orient express)

12 kişi birleşerek kurbana girerler, olaylar gelişir.

(bkz: yedi kisi birlesip danaya girmek)
(bkz: arabın yeri)

kebap satışlarındaki durağanlıktan şikayetçi olan arap tüm mahalleye kebap satmanın bir yolunu bulur ve olaylar gelişir.
benimki gerçekçi olacak ama,

(bkz: 2 temmuz 1993 sivas katliami)
kitabın adı: doğu ekspresinde cinayet değil meram treninde katliam
kahraman dedektif: hercule poirot değil bay kamber
kitap özeti: meram ekspresi 3.mevkide bay raşit ölü bulunur. kondüktor olayı görmediğini, bilmediğini söyler. trendeki herkes birbirine iftira atmaktadır. kırmızı kimonolu kadın yerine gaffur pijamalı adam ortalarda esrarengiz bir biçimde dolaşmaktadır. bay kamber derin araştırmalara başlar. bay raşit nargile içmediği halde odasında marpuç bulmuştur. peki kimdir bu marpuçun sahibi? diğer bir kompartmanda ise evli bir çift bulunmaktadır. bu yazlık işçiler gerçekten çalışmaya mı gidiyordur, yoksa cinayetle bağlantıları var mıdır? bay raşitin odasında bulunan mendildeki 'ş' harfli işleme neye delalettir. 'ş' kimin baş harfidir? yoksa raşit' in amcaoğlu şakir' in cinayetle bağlantısı mı vardır? tüm bu soruların cevabını bay kamber büyük bir ustalıkla bulur ama kimseye söylemez.

agatha christie' nin yeni kitabı on küçük zengin yakında kitapçılarda yerini alacaktır.