bugün

tomaso albinoni'nin trt kuşağınca çokça bilinen eseri. barok dönemin bu ölümsüz eseri, yngwie malmsteen'in icarus dream suite'ine de ilham kaynağı olmuştur. ayrıca the doors parçayı enstrumental ve a feast of friends adıyla sözlü olarak çok güzel yorumlar. bernd steidl akustik gitar, gustavo montesano flamenko, isao tomita synthesizer, gheorghe zamfir pan flüt, nana mouskouri vokalize, sarah brightman sözlü yorumlarla * parçayı kutsar. tim hardin trio'nun caz yorumu da vardır, lara fabian yorumundan uzak durulmalıdır. artistik patinaj şampiyonalarının olmazsa olmazıdır.
http://en.wikipedia.org/wiki/Adagio_in_G_minor
albinoni tarafından bestelenmiş olup şimdiye kadar yapılmış en güzel klasik müziktir. dinlemesi insanı hüzünlendirir. http://www.youtube.com/watch?v=mz4dpbk8YBs
(bkz: albinoni) isimli sanatkarın insan üzerinde arabesk etkisi yaratan eseri.
bu klasik müzik nasılda ajda pekkan'ın 'ne varsa bende var' şarkısına benzemektedir.. 00:43' den başlayan o müzik.. tıpkı
'Ah ne varsa bende var
Aşk istediğin kadar
Gel sararsan beni sar
Ah ne varsa bende var' sözlerinin arka fonundaki müzik gibi aynı.. bu eserden esinlenilmiş sanki..

edit: aşk-ı memnu dizisinin son bölümde çalan müziktir ayrıca.
malmsteen de çalmıştır bunu vaktinde. *
http://www.youtube.com/watch?v=IkY8HyzI1bU
damar bir eserdir.
aşk ı memnu sahnesinin cenaze törenlerinin daha bir ağır olmasının sebebidir ayrıca.
meyra nın coverladığı eser.

(bkz: http://www.dailymotion.co...meyra-adagio-elveda_music)
"hayatınız film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçip giderken arkadan muhakkak bunu çaldırın olur mu?" diyeceğim şaheser.
insanın üzerinde arabesk etkisi yaratan güzide eser.
aşk ı memnu veda da çalmıştır.
bugüne kadar bana garip bir huzur ve sonsuzluk duygusunu hissettirirken bihter'in cenazesinde kullanılmasından sonra ölüm ve sonsuzluğu çağrıştırır.
1. keman 2. keman atışmaları, orgun girişi, o keman solosu...
albinoni'nin en baba eseri, insanı uzaklara götüren eseridir.
bana göre hüznün eseridir. her dinlediğimde gözyaşlarıma hakim olamam.
hani amaçsızca belirsizce süzülmek istersin ya
bazen endişe dolu bazen dolu dizgin bazen de bi o kadar bitkin.kapatıver gözlerini,bırakıver bedenini...
insanı alıp uzaklara götüren bir eser. evet.
eski Yeşilçam filmlerinde dramatik sahnelerde çalan müzik. genelde klasik müzikleri fon olarak kullanırlardı.
ilk notadan son notaya dek hüzündür. sonbaharın güneşli gününde sıladan ayrılmak gibi, son kez ardını dönüp yüzünde gözyaşını bastıran bir tebessümle el sallamak gibi. son kez sevgiliye sarılıp döneceğim diye söz vermek gibi, son kez teninin kokusunu içine çekip, o kokuyu beynine kazımaya çalışmak gibi. zorla yüze kondurulan tebessüm gibi.

http://www.youtube.com/watch?v=zuh3WyfVL2M
Yapılmış en güzel müzik.
bir albinoni eseri, son'ların müziği. insana belli belirsiz yaşanıp bitmiş hikayelerini hatırlatır. belki bir ölümü anlatan en iyi eserlerden biridir, hüzünden beslenir.
ölümü ve kaybedisi hatirlatan nadide eser.yer yer durgunlasip aniden yükselişe geçer. duygudan duyguya kosturtur. içinizdeki o doldurulamayan boşluğu hatirlatir size.
Bu saatlerin müziğidir. Hüznün en asil hali. Kapat gözlerini bu çalsın. Yıldızları görme ama hisset. Çünkü o yıldızların hepsinin üstünde kaybettiklerimiz var.
Ne zaman dinlenilse insanda saatlerce ağlamanın yorgunluğuyla uykunun şefkatine bırakmış gibi hissettiren enfes beste.

Durgun ama ölümcül bir denize girer gibi

Bedeni ve ruhu parçalayan tüm acıların bir anda tükenişindeki buruk tad gibi

Ölüm gibi

Kaybetmek gibi...

Bakalım tekrar yıldızlara, kaybettiklerimizin hatrına.

Ordan bakıp gülümserler mi acaba, olsalar bile hayatta?
Bazı duraksama anlarına dört mevsim o kadar güzel girer ki ve o duraksama anlarında gönlüm kendisini o kadar çok arıyor ki arada paralel kombo yapıyorum, kes yapıştır yapıyorum birleştiriyorum kendilerini. Siz de deneyin.
yaşanılan dünyanın, sonu gelmeyen bir gayya kuyusu olduğunu sararmış yapraklar, kurşuni bulutlar, çiseleyen yağmur ve yağmur damlalarının camdaki diğer damlaya karışarak daha hızlı aşağıya inmesi sonucunda zaman kavramının tek başınalığını hatta başı boşluğunu hatırlamamızı sağlayan çok güzide bir eser. akıllara gelen en önemli 2 tema ölüm ve hiçlik, hiçbir şeylik.
intihara sürükleme potansiyeli olan bir parça.

Her bünye kaldıramaz.
ilk hangi filmde duymuştum bu müziği, hangi sahnede çalmıştı bilmiyorum ama nasıl yer etmişse zihnime her dinlediğimde kendimi en sevdiğim insanın cenazesinde hayal ediyorum istemsizce. Allahim niye yengeç burcu yarattın. Seri üzgün. *
güncel Önemli Başlıklar