bugün

ülkemizin önemli sorunlarından birisidir.

o zalim futbol topu, futbola gönül vermiş çocuklardan fütursuzca uzaklaşmış ve size doğru gelmektedir. topla göz göze geldiğinizde, başınıza gelecekleri anlarsınız. o malum söz duyulur: "abi topu atsana!" vay anasını sayın seyirciler. o andan itibaren yetişkin olmak ve yetenekli olmak zorunluluğu, o topu isabetli bir şekilde geri atmayı gerektirmektedir. ulan! elle mi atsam, ayakla mı abansam, yetişir mi, yetişmez mi? çeşitli sorular vardır beynin kıvrımlarında.

eğer misyon başarıyla tamamlanırsa, gönül rahatlığıyla oradan ayrılınır; ama top saçma sapan bir yere gittiyse yüz kızarır doğrusu. bir de bu çocuk milleti lafını da esirgemez hani. "abi senin ayağın da yamukmuş ya!" falan... zaten karizma çizilmiş cevapta verilemeden ağlayarak uzaklaşmak gerekir.

vesselam...
olayın çocuklar için boyutuna bakarsak; sokakta oynanan futbolda sert vurulmuş bir şuttan sonra topun kalenin yanından geçip out'a gittikten sonra karşıdan gelen abiye: " abi topu atsana" dedikten sonra abinin atacak mı atmayacak mı gerilimi de vardır.
1. atacaktır. eğer atarsa artık o çocukların gözünde bi kahramandır. dillere destan hikayesi nesilden nesile aktarılır.
2. atmayacaksa top yanından öyle süzüle süzüle geçiyorsa işte mahallenin çocuklarının küfür etmenin tadını anlayacakları anı yaşatacaktır. işte mahalle çocuklarının ilk küfür öğrenme yerindeki stajları.
önerilen : topu çocuklara yavaşça yuvarlamaktır. artistliğe gerek yoktur. artistlik yapmak isterken rezil olabilirsin.