bugün

180 kiloyum öküz gibiyim
sen yiyemiyorsan ver onu da yiyim

inceliğinde ormantik sesleniş!
(bkz: içtim kapuçinoyu öptüm al pacinoyu)
bir abazanın gözünden:

kelle hariç 30 cm ölçüyorum,
seninle birlikte olmak istiyorum. kabaca:*

(bkz: bu ben değilim) * * *
(bkz: 83 lüyüm sekste güçlüyüm)
kemiksiz 80 kilo çekiyorum, gerisini sen düşün.
80 kilo çekiyorum ( ağırlığımca altın ederim, ben çok değerliyim)
Seni seviyorum ( uyak olsun diye yazdım üstüne alınma)
80 kiloya kadar çekiyorum. bu yüzden seni seviyorum. ama 3 kg daha alırsan sınırların dışına çıkarsın. (bkz: artık sevmeyeceğim)
80 kilo çekiyorum seni seviyorum

Sevgili sevgilim

Düşündüm de, aşk hiç komplike değil, basit. Nereden beslendiği belli değil ve çabuk. Varlığını anlayamayan, ama yok olduğunu anlayan bizler için ise son derece zor.

Sana da bana da öğretildiğinin ya da deneme yanılmayla öğrenmeye çalıştığımızın tersine ayrıştırılamayan, indirgenemeyen ve dile de getirilemeyen bir şey galiba. Sanki bir gaz gibi her yere yayılıyor.

Blaise Cendrars'ın şiirine bir baksana.

Bütün millet hálá orada

Yaşam şaşılacak şeylerle dolu

Eczaneden çıkıyorum

Teraziden şimdi indim

80 KiLO ÇEKiYORUM

Seni seviyorum.

Hem bu kadar basit, hem de her şeyle ilintili başka bir şey gördün mü? Ve de bu kadar muğlak? Teraziden inmek, kilonu öğrenmek, eczaneden çıkmak kadar basit ve aynı derecede şaşılacak bir şey. Doğru; yaşam şaşılacak şeylerle dolu.

Peki bu denli basit bir şey niye bu kadar şaşılası etkilere açık? Aşk sevginin mantık gerektirmeyen bir türü olarak, niye nefretin ve hissizliğin en mantıksızına sürükleniyor? Aşk kendini küçümsemek mi, bunun bilincinde olmak mı? Bilmiyorum.

Haydi biraz ileri saralım ve aşkı aşk acısıyla didikleyelim; güzel günler geçti, sevginin sonbaharındayız.

Neler yaparız? Resimler mi ortadan kaldırılır, beraber satın alınan eşyalar mı ilk olarak? Sen spor salonuna, kuaföre mi gidersin? Ben halı sahaya mı?

Gitmek, anahtar kelimemiz bu... Çünkü sevince de gidersin, artık sevmeyince de... Aşk acısı çekince de gidersin, verince de.

Ve pişmanlık... Bitmesine neden olduğunuz şeyler için de duyarsınız, başlamasına neden olduğunuz, geride bıraktığınız, heba ettiğiniz şeyler için de...

Tesadüf bu ya, şiirin başında verilen öğüt de buymuş zaten. Gitmek, terk etmek, heba etmek ve uğruna vazgeçmek üzerine...

Sevince her şeyi bırakıp gitmek gerek

Eşini bırak çocuğunu bırak

Arkadaşlarını bırak

Sevince çekip gideceksin.

Seni şimdilik seven sevgilin...

teomanın yıllar önce sevgililer günü için yazdığı yazıda geçen şiirdir.
+seksen kilo çekiyorum seni seviyorum
-bu aşkı taşıyamam...
"sevdiğinde çekip gitme zamanı gelmiştir." şeklindeki girişiyle pek çok ayrılık mektubuna başlık olarak kullanılabilecek güzel bir şiirin son dizeleri
80 kilo çekene kadar sevemeyeceğimiz anlamına gelir.
-alooo burger king mi?
kantara çıktım 8o kiloyum
kabul et beni ben buyum

şeklinde devam etmeyen harikulade şiir.
teoman'ın yazıp yönettiği balans ve manevra adlı film başlarken ekranda üç beş saniye görünen ve pek bi güzel olan Blaise Cendrars şiiri:

Bütün millet hala orada
Yaşam şaşılacak şeylerle dolu
Eczaneden çıkıyorum
Teraziden şimdi indim
80 kilo çekiyorum
Seni seviyorum