bugün

en önde olmak için sıra kavgası yapardık biz. ne güzel günlerdi.
29 ekim olsun, 23 nisan olsun pismekten gram eziyet duymadim. pismeyen, utanan bizden degildir.
ilkokul, ortaokul ve lisedeki müdürlerimiz, askerdeki de komutanlarımız yaptırırdı.

hadi askerdekini geçtik oranın koşulu farklı, ama 23 Nisan ve 19 Mayıs larda çok güneşin altında piştiğimizi, 29 Ekimlerde ise çok donduğumuzu bilirim.

sanki kurtuluş savaşında sen savaştın da, Atatürk ün silah arkadaşıydın amk... bir de kendi konuştuğu yetmiyormuş gibi en az 10 öğrenci de şiir okurdu (gerçi 1 keresinde ben de okumuştum, o da zorla, işte okumazsan hata yaparsan sınıfta bırakırız tehdidiyle ezberlemiştik) arkadaş 1 veya 2 öğrenci ne okuyacaksa okusun da bitsin...

sadece bayramlar değil ki, genel kültür haftaları da (vergi haftası, trafik haftası, o haftası bu haftası) eziyet. mesela trafik haftası için emliyet müdürlüğünden bir polis gelmiş, işte trafiğin önemini anlatacak kurallardan bahsedecek falan filan, adam topu topu 10 dakika bilemedin 15 dakika konuşacak, o müdür veya görevli hoca öyle bir konuşur ki en az yarım saat, zannedersin emliyet müdürü kendisi.

ama şimdilerde çoğu öğrenci şanslı tabi, çoğu okulda konferans salonları var, okulda olmasa bile o çevrede mutlaka ama belediyenin ama bir başka kurumun mutlaka var öyle bir salonu, artık bu tarz etkinlikler daha çok bu tip salonlarda yapılmakta, güzel konforlu koltuklarda bu tarz törenler yapılıyor, kürsüdeki istediği kadar konuşsun, sen rahatsın, ama bizim zamanımızda hazırolda mum gibi dikilirdik, çok çile çektik çok o törenlerde...
50 derece dediysek lafin gelisi.
şu anda havada 50 dereceni nasıl olduğunu düşündüğüm, hangi şehirde 50 derece sıcaklık olur.
(bkz: uludağ sözlük kreşi)
sussun diye alkislanir. sevilmez. suan ki durumumdur.
güncel Önemli Başlıklar