bugün

dünyayı yeniden öğrenmeye çalışan kişidir.
sanırsam ve tahminen asosyal olabilitesi yükselecek kişidir. çünkü topluma ayak uydurması çok ama çok zordur.

düşünsene girdiğinde telefon nerdeyse yok.
çıktığında akıllı telefon diye birşey icat etmişler.

girdiğinde belki neil amstrong daha aya ayak basmadı.
şimdi marsı inceliyoruz.

bu adam nasıl ayak uydursun bu topluma.
johnson was here.
Uyandım, seni düşündüm
Birdenbire duvar
Birdenbire gece yarısı

Sonra devriye parolası
Ve rüzgar
Ve birdenbire kalp ağrısı...

Uyandım, seni düşündüm
Ey yar
Ey göğsümün sol yarısı!

Su bulanınca
Meydanlarda sesin yırtılınca
Hiç dostun kalmayınca
Sarsılmış bir ömrün
Basamaklarında
Görüşüme gel ne olur
iyimser bir gül olsun
Dudaklarında...

Dert etme, iyiyim ben
Ara sıra mahşer
Ara sıra yaşama hırsı...

Sonra mazgal altı zulası
Ve mektuplar
Ve ara sıra hasret belası...

Dert etme, iyiyim ben
Ey yar
Ey hüznümün tütün sarısı...

Kan bulaşınca
Yangınlarda yüzün harlaşınca
Saçların tutuşunca
Zorlanmış bir hükmün
Tutanaklarından
Görüşüme gel ne olur
iyimser bir gül açsın
Yanaklarımda...
tam aynı olmasada esaretin bedeli filminde benzer bir konu işlenmiştir.
Türkçe altyazılı bağlantı burada:
https://youtu.be/VCtIqWzk4T4

Herkesin izlemesini hakikaten tavsiye ediyorum. Muazzam bir şey. Olayın gerçekliği, gerçekçiliği veya samimiyetinde değilim. Bu adam yerinde olmak için 44 değil, 60 yılımı verirdim.

O şaşkınlık, o hakiki yabancılık ve yalnızlık; değişimden kopuş; zorlu ve belki mümkün olmayan bir adaptasyon...

Harikulade.

görsel

görsel

görsel