bugün

dayaktan sonra belki de "ben ne günah işledim de bana bunu da gösterdin yarabbi" diyerek yaradana sitem edecek olan erkektir. hemen bu acı olayı anlatmaya geçeyim: yine bir sabah alışık olduğum "hüsamettin! hüsamettinnn! kalk iş ara tembel herif!" sesleriyle uyandım. evet yeni gün ve ben hala işsizim. " karıcığım 5 dakika daha uyuyayım ne olursun" der demez suratımda buz gibi soğuk suyu hissettim. hemen bir refkles ile kalkıp tam sövecekken aklıma işsiz olduğum geldi ve "karıcığım ya ne komiksin hehe" diyerek alttan aldım ve kalktım. "burası ne ananın evi, ne ben ananım ne de sen 10 yaşında bir çocuksun hüsamettin!" dedi. haklıydı. "kahvaltı hazır mı hanım?" dedim." hazır, ekmek arası zıkkım ve yanında çay var hayatım" dedi. bu sıralar çok asabiydi. ekmek arası zıkkımı yerken (peynir) ve çayımı yudumlarken aklıma internette okudğum bir yazı geldi. evet şeytanca bir fikir kafamda belirmişti. karıma sert davranacaktım, hem psikolojik hem fiziksel olarak üstünlük sağlayacaktım. böylece onun bu asabi, gergin tavırlarından kurtulup yönetimi tekrar devralacaktım. zıkkımlandıktan sonra planı hemen işleme soktum. "gitmiyom ulan işe mişe çirkef karı" sözleri birden dudaklarımdan dökülü verdi. şaşkın şaşkın suratıma baktı ve yaklaşık 3 saniye sonra kekeleyerek "ney?" diyebildi. "ney değil ulan, zurna deli karı! bir bardak daha çay doldur alırım ayağımın altına hea" dedim. " peki kocacığım, sen yeter ki emret..." dedi ve mutfağa gitti. birden sevinç doldu içim, planım işlemişti. hem de kısa bir sürede ve sadece iki cümle ile. bir de sert tavrımla. gitti getirdi. şaşkınlığımı hala gizleyememiştim. çok seviniyordum bu duruma. artık iş aramama gerek kalmayabilirdi. sabah kalkmama gerek kalmayabilirdi. karım çalışır, ben yatarım diye düşünüyordum ki "kaç kaşık şeker kocacığım?" sesi geldi. "üç buçuk ulan muşmula suratlı!" diye cevapaldım. şekeri attı karıştırdı sakince. aldı çayı elime masanın öbür ucundan suratıma fırlattı. o acıyla hemen yelkenleri suya indiriverdim. " ayyy karıcığım ne yapıyorsun ya şaka yapmıştım ben sana neden böyle yaptın offff, ahhh! yüzüümm!" diye veryansın ediyordum. "başlatma ulan şakana adi şerefsiz!" diyerek penyesinin arkasına sakladığı oklavayı bir samuray edasıyla çıkararak yerde yatmak üzere olan bana vurdu. tam kafamın üstüne. seri darbelerle ve büyük bir hışımla. ayrıca bir kadının edeceğini zannetmediğiniz, hele ki ben 20 yıllık karımdan hiç duymadığım ve duymayı zannetmeyeceğim küfürler ile... gözümü açtığımda hastanedeydim. kolum, elmacık kemiğim ve kafam kırılmıştı. etrafımda eş, dost, konu komşu, akraba herkes vardı. kalabalıktı. herkes biliyordu karımdan dayak yediğimi... her gün yalandan karımı dövdüğümü anlattığım yeni evli kahveci murat bile gelmişti. utanıyordum. bu dayaktan sonra "ben ne günah işledim de bana bunu da gösterdin yarabbi" diyerek yaradana sitem ettim. ama bir de olaya iyi yönden bakmak lazım. en az 2-3 ay iş aramak zorunda değildim. ohh oturur evimde televizyon izlerim. uludağ sözlükte takılırım mis...

diğer olaylarım;

(bkz: 41 yaşında bir işsiz olmak)
(bkz: 41 yaşındayken 13 yaşında bir çocuktan dayak yemek)
(bkz: 41 yaşında karısının aldattığından şüphelenmek)
(bkz: 41 yaşında karsının yanında osuran erkek)
(bkz: 41 yaşındayken tarz sahibi olmak)
(bkz: 41 yaşında otobüste tacizci damgası yemek)
Olm ne çektin be.
nedense aklıma sihirli annemdeki avni geldi..
(bkz: beslenir ki bu)