bugün

Beşiktaş yenilmesine rağmen mac sonunda hic kimsenin sahaya dalmadigi maç olarak tarihe gecmistir. Oha lan bir sene geçmiş üstünden.

Mactan once galatasaray'ın demba ba dahil en çok cekindigi isim atiba'ydi. Allah in malı gitti derbi arifesinde hakemle inatlasip takimini derbide yalnız bıraktı. E galatasaray 'a da cakmak kaldı. 4. Yıldızın kader olaylarindan biriydi..
Bazı ibnelerin hala geçmişte kaldı artık mutlu günler şarkı sözünden bi haber olduğunu gördüğümüz başlık.

Şey de var bak, halilagiç in kendi kalesine attığı gol falan var. Harry kewell da gol filan atmıştı.
burak ne gol atmıştı ama be 30 metre sürüp şap diye.
ne maçtı ama.
gol atan isimlerin güzelliği ile akıllarda kalan karşılaşma.

ya eboue de oynansaydı?
Galatasaray'ın döşediği maç.
bu yazı fanatizmden uzak bir yazı olacaktır.
evet sevgili beşiktaşlı kardeşlerim ve futbolu sadece futbol olduğu için renkleri hayatlarının merkezine koymayan, futboldan başka meseleleri de olan futbol-severler;
öncelikle her zaman üst sıralarda kalması gereken konu beşiktaşın zulümpiyattan kurtulması gerçeğidir. zemini güzel olmayan bir de üstüne coğrafi koşullar da kötü ve zorlayıcı olunca futbolun seyir zevki bu statta eksilere düşüyor. burada futbolu bırakın atletizm de yapsan güzel olmaz, derece gelmez iddia ediyorum bolt gelse bu rüzgara karşı koşsa standart derecesinin altında kalır. cirite çekiçe, diske falan hiç girmiyorum. olimpiyat düzenlemeyen ülkenin rezil olimpiyat stadı. mimarı, mühendisi kimse utanıyor mudur acaba eseri için? bence mesleği bırakmalı ve egeye falan yerleşip tarımla uğraşmalı..
sahanın içine inersek eğer, ilk 45 dk iki takım da vasatın altındaydı, gs pas yaparak organize ataklarla beşiktaşın kalesine gelirken, beşiktaş bu işi daha çok dripling ve ba'ya atılan uzun toplarla yapmaya çalıştı. bilic neden feyenord-arsenal-totenham ve ts maçlarındaki baskılı,arzulu bol pas yapan takımını istanbul derbilerinde icra ettiremez anlam vermekte zorlanıyorum. ilk yarıda hiçbir yapmadık desek yeridir.
gs takımının en çok gol attığı zaman dilimi 45-60. dakikalar arası, kısır giden bir maçta gol de ancak duran toptan gelebilirdi gs'nin tehlikeli dakikalarında geldi zira. golden sonra beşiktaş takım olarak kıpırdanmaya başladı daha çok adamla hücum etmeye 3.bölgede topu dolaştırmaya ve araya paslar atmaya başladı, tam takım ritmini bulmuşken kırmızı kart geldi.
sevgili renktaşlarım hiç o hakem öyleydi böyleydi, melo dirsek attı şinayder şöyle böyle yaptı demeyelim. bu kırmızı kartın adı aymazlıktır, ahmaklıktır. atiba da yokken sana daha çok ihtiyacımız varken nasıl olurda bu kadar aptalca bir nedenden kırmızı kart görürsün. pozisyon icabı olur, gole giden adamı düşürürsün falan o zaman eyvallah ama böyle yalnız bırakılmaz takım. ayrıca uefa'nın net talimatları var, yüze yapılan müdahale sert ya da hafif olursa olsun direkt kırmızı gösterin diyor hakemlere.
veli de atılınca beşiktaş orta sahası iyice çöktü, bir an önce kaleye gidebilmek için top gökhan ve kerime atıldı bireysel bir şeyler beklediler o da olmadı.. beşiktaş beklentilerin altında kaldı, çünü beşiktaş bu sezonun en iyi futbolunu oynayan takım. takım kimliğinden uzaklaşmaya başladı son haftalarda, bilic bunu iyi analiz etmeli.
16 haftada 7 kırmızı gören bir takım var karşımızda, teknik heyetin bunu da artık çözmesi gerekir, sert önlemler alınmalı gerekirse. artık gereksiz karta tahammülümüz kalmadı desek yeridir.
Kendi kendime geçmiş olsun dediğim maçtır.
Ne yaparsın cimbomun fenerr bizim cimboma şansımız dönmüyor. Yine de olsundur. Diğer 17 maçın 15ini alıp şampiyon olalım derbi kazanmasak da olur. Şampiyonluk pastamızın süsü olmayıversin.
son gülen iyi güler sözünün değerini bir kere daha gösteren derbi maçı. sözde galatasaray beşiktaş tarafından ezilecekti. hangi takım beşiktaşın önünde durabilirdi gibi laflar havada uçuşuyordu her ortamda.
hiç rıdvan'dan da mı ders almadınız?
http://inciswf.com/4104incia6468377.swf
Galatasaray'ın her zamanki gibi yine rakibi provoke etme, rakibi eksiltme taktiği ile oynadığı ve Beşiktaş'ın da yine salak gibi buna kanarak 10 kişi kaldığı ve sinir sisteminin bozularak bu gerginliği kaldıramayarak yenildiği maç olmuştur.

Bilic iyi adam, seviyorum kendisini ve bu yenilgi de buna gölge düşürmez ama şu da bir gerçek ki stres yönetmeyi bilmiyor. O bunu bilmediği gibi onun bilmediğini tüm rakipler öğrendi artık. Oyuncuları bu yönde hazırlamalı artık.

Öte yandan Galatasaray Beşiktaş'ı yendiğine ne kadar sevinse haklıdır. Sonuçta şampiyonluk yarışında yenilse çok geri kalırdı.Diğer yandan da ezeli rakibi yenmenin verdiği keyif. Ama şu da bir gerçek ki bu provakasyon oyunlarına ne Avrupalı takımlar ne de Avrupalı hakemler kanmıyor. Üzülerek söylüyorum, 4 yiyip geliniyor ondan sonra.

Beşiktaş bu maçı Cüneyt Çakır'ın yüzünden kaybetmedi, Galatasaray da Cüneyt Çakır yüzünden kazanmadı. Ama dün Veli'nin gördüğü kırmızı kart klasik bir Cüneyt Çakır kırmızı kartıydı. Normalde o anda onun gibi tecrübeli bir hakemsen Şınaydır'a hem de Veli'ye sarı kart göstermesi gerekmez miydi? Veli'nin gördüğü karta sebep olan olayda faulü yapan Olcay, faul yapılan Melo! O zaman Şınaydır neden Veli'nin üzerine yürüyor... Aynı Cüneyt ÇaKır bir başka Galatasaray maçında da tekme atmak için ayağını uzatan bir Beşiktaş'lıyı da "benim için niyet önemli" diyerek yine kırmızı kartla oyun dışı bırakmıştı. Hatta Galatasaray ceza sahası içinde Melo'nun Veli'nin suratına attığı dirseği "Veli Melo'yu tutmaya çalışmış, sonunda da Melo ondan kurtulmak için dirseği yapıştırmış" şeklinde değiştirebilirsiniz. Ama aynı Cüneyt Çakır bundan bir kaç sene önce bir fenerbahçe maçında Lugano aynı şeklide Ferrariyi tutmuş, Ferrari de elinin tersiyle tokatı yapıştırınca ona kırmızı kart göstermişti. Galatasaray'ın ilk golünden önce Melo'nun Veli'yi kafa kola almasını saymıyorum artık. Sonuçta hiç sevmediğim biri olmasına rağmen Ahmet Çakar'ın dün söylediklerini Cüneyt Çakır'ın duymasını istiyorum. "Bu şekilde olan kaç pozisyona kırmızı kart verdin ki buna pat diye kırmızı kartı çıkardınız. Ey Türk hakemleri gücünüz sadece Beşiktaş'a mı yetiyor?"

Şimdi "Ağlama zırlama otur yerine" diyen Galataasaraylı arkadaşlar olacaktır. Ama bu maçı kazanmak için Galatasaray'ın bu tür provakosyanlara ne de cüneyt Çakır'a ihtiyacı vardı... Ayrıca şu da bir gerçek ki bu tür olaylar sadece Beşiktaş'ın başına geliyor ve geliyorsa Beşiktaş'ın büyük takım olduğundan bahsetmek abes olacaktır. Demek ki bu lobi olaylarını bu takım bir türlü beceremiyor. Galatasaray'ın da Fenerbahçe'nin de bu tür hakem hataları ile çok fazla puan kaybına uğradığını sanmıyorum. Bizim spor tarihimiz ise bunlarla dolu.
"sahi bi' demba ba vardı, neredeydi dün?" sorusuyla yorumlayacağım, beşiktaş'ı oynatmadığımız maç olmuştur. öncelikle maçtan birkaç gün önce şöyle bir şey demişim: (#26202334). söylediğime yakın şeylerin olduğu bir maç oldu düşündesindeyim. galatasaray'ın oyuncularına bir bakalım şimdi:
muslera: her zamanki gibi kalesinde güven verdi ve maçı yanlış yapmadan tamamladı.
sabri: hırslı ve hızlı oyunu ile yine taraftarların takdirini topladı. melo'nun attığı gole asist yaparak mücadelesini süsledi.
semih: dünkü maçtaki üstün savunma ikilimizden biriydi ve uzun zaman sonra hatasız ve üstün bir savunma performansıyla iyi bir maç çıkardı. kısaca iyiydi.
chedjou: gerçekten sağlam savunmacı. o da hata yapmadı ve savunmanın ana direği gibiydi.
telles: gökhan'ı durdurmakta zorlansa da çok sırıtmadı, vasat bir futbol ortaya koydu, yine de iyidir.
melo: savunmanın hemen önündeki sağlam duruşuyla savunmanın en büyük yardımcılarından biriydi. geriden oyunu yönlendirmelerde de başarılıydı. başarılı futbolunu bir de golle taçlandırdı.
selçuk: kaptan selçuk, dün ortasahanın temel taşlarından bir tanesiydi. kim ne derse desin; ister "oynamıyor" desinler, ister "bitmiş" desinler, selçuk dün çok koştu çok mücadele etti; hem savunmaya hem de hücuma katkı sağladı.
emre: gözümde eski yıllardaki sol kanatın emre'sinin yeri ayrı olsa da emre de dün güzel oynadı, hızlı ve teknik bir futbolu var.
sneijder: takımın en akıllı futbolcusu, dün de sahadaki en akıllı galatasaray futbolcusuydu. top ayağına geldiğinde taraftarlarda bir güven, bir rahatlama oluyor. hızı, tekniği, akıllı oyunu ve başarılı paslarıyla güzel bir oyun çıkardı.
umut: dün bekleneni veremedi; bunda kendi mevkisinde oynamamasının da payı vardır. kanatta verimli olamadı pek, ileri uçta oynasaydı daha iyi olabilirdi. önde yapılan savunmaya, yaptığı baskılarla destek verdi, onun dışında sahada yoktu.
burak: o da sahada yok gibiydi ama golcülüğünü konuşturdu yine ve son dakikada en iyi bildiği işi yaptı; önü boşken topu sürüp kaleciyi karşı karşıyayken avladı.
hamit: önceki maçlara göre daha iyi bir hamit vardı. ufak tefek hataları olsa da hem savunma iyi müdahaleleri vardı, hem de hücuma katıldı.
bruma: hızlı futbolcu. hem çevik hem atik ama dün daha çok zaman geçirmeye oynadı, yeteneklerini pek sergileyemedi. yanımda maç izleyen birisi "bruma'yı da kendilerine benzetmişler" diye bir yorum yaptı. (gülücük)
olcan: olcan da önceki maçlara göre daha iyiydi, çok iyi iki şut çıkardı ama kaleci kurtardı.

rakip beşiktaş'ta ise en iyi oyuncu gökhan töre'ydi diye düşünüyorum. dün sahada pek varlık gösteremediler, galatasaray'a direnemediler.

velhasılı kelam, güzel maçtı, kazandık.
galatasaray'ın maçın konya'da oynanmasını istememesinin hala konuşulduğunu gördüğüm maç.

çok enteresan bu tavır. galatasaraylılar korkuyor da konya'ya gitmiyor diyen adam sormazlar mı sana da sen niye takımına güvenmiyorsun ki konya'yı istiyorsun diye.

ayrıca neden galatasaray konya'yı istesin? herşeyden öte istanbul dışı olacak. atmosfer daha boğucu olacak. her akıl sahibi galatsaraylı bunun kurallar gereği çok önceden belirlendiği üzere olimpiyatta oynanmasını ister. beşiktaşlıların bu konuda ağlak yorumlar yapması beni güldürürken düşündürüyor da. bu kadar aciz olmayın bu kadar takımınızı aşağılamayın derim.

detaylı hakem performansı değerlendirmesi için; (bkz: cüneyt çakır/#26274292)
90 dakikayı dikkatli gözlerle izlemiş bir beşiktaş taraftarı olarak beşiktaş'ın yenilmesini 4 sebebe bağladığım baştan sona beşiktaş fenerbahçe derbisini anımsatan -hatta onun tekrarı olan- maç.

1)olimpiyat stadı beşiktaş için deplasmandan farksız. yani bu stada gelen takım -deplasman takımı- daha avantajlı. beşiktaş için evsahibi olmaktan söz edemiyoruz bu statta.

2)büyük maç tecrübe eksikliği ve kısmen acemilikler. galatasaray'ın daha tecrübeli bir takım olduğunu es geçmemek lazım. poziyonları değerlendirecez de melo ve sneijder'in veli'nin üzerine oynaması maç boyu. ve veli'yi sneijder'in profesyonelce attırması. bunlar tecrübe oluyor.

3)hakemlerin üç büyükler arasında kuralları sadece beşiktaş'a uygulaması. geçen hafta 5 kişi çizgiye basar atiba atılır, bu hafta melo dirsek ve veli'ye ceza sahası içinde yaptığı poziyonlarla kart görmez, sneijder veli'yi tahrik eder kart görmez fakat veli kedi gibi tırmıkladı diye ağır bir kararla atılır. kural kırmızı diyor tamam, peki zamanında bu veli boğazından sıkıldı meireles kişisi tarafından. nice böyle harekete göz yumulur. yalnız konu beşiktaş olunca kartlar çok kolay çıkar, havada uçuşur adeta. kurallar beşiktaş içindir. beşiktaş'a karşı uygulanmalıdır.

4)slaven bilic'in sistem organizasyonunda başarılı olduğu kadar derbi maçlarında yaratıcı taktik uygulamalar yapmaması. zira bilmem kaç tane derbide galibiyetimiz yok. bu elbet tesadüf değil. tabii bunda takımın hala galatasaray ve fenerbahçe ayarında tecrübe sahibi olmamasının da etkisi var. fakat dünkü bilic değişikliklerinden özellikle ismail'in oyuna alınıp sosa'nın oyundan çıkması manasızdı. maç içinde strateji geliştirebilen bir hoca yorgun da olsa ayakta da duramasa sosa'yı oyundan çıkarmaz. hele ismail o mevkii için bir alternatif olamaz. maç içinde risk daha da arttırılıp forvet ikilenebilirdi. bu tarz şeyler hiç denenmiyor. zaten yeniliyoruz bir de farklı bir şey deneyelim yenilirsek öyle yenilelim.

maçın hakkı kağıt üzerinde beraberlikti. iki takımda maçı hak edecek varyasyonlardan uzaktı. beşiktaş gibi koskocaman kulübün olimpiyat stadına mahkum olması skora etki etti cüneyt çakır'la beraber.

şimdi ilk golde 2 adet faul mevcut. burak'ın veli'ye yaptığı dokunma adam yükseldiği için faulle cezalandırılmalıydı. doğal olarakta golün iptali gerekiyor. aynı pozisyonda franco'nun burak'a sarılması faul gibi dursa da bu tip poziyonlar penaltıyla cezalandırılmadığı için tercih faulden yana olmalıydı. defans oyuncusu yükselirken ona şarj yapıldı ve bence bu nizami değildi.

zaten bu pozisyon doğmadan melo'nun veli'nin yüzünü kündelemesi faulle cezalandırılsa kornerden o poziyon doğmayacaktı.(bence bu poziyon net sarı kart melo)

melo'nun veli'ye dirseğine faul verildi doğru ama sarı kart nerede? pozisyon icabı -karşılıklı çekmeler- olduğu için kırmızı olmasa da pozisyonun kartsız atlanması saçmalık.

iki üç pozisyonda da sosa kontra yakaladığı için ısrarla oyuna devam etti. arkadan çekmeler, tekmeler var durdurmak için. pozisyon bitiminde sarı kart verilmedi.

gelelim veli'nin atıldığı pozisyona. veli'ye kırmızı veriyorsan sneijder tahrik ettiğinden sarı kart görmeliydi. bir başka alternatifte veli'nin sarı kart görüp sneijder'in hiçbir şey görmemesi. ilki tercih edildi, ama sneijder atlandı. (bence ağır karar, üstelik evsahibi aleyhine veriyorsun)

oğuzhan'ın sneijder'ı sakatladığı pozisyon sarı kart dipçizgide kornere çıkan topa çıkmamış muamelesi yapıldı bu tip hatalarda mevcut. sonuçta cüneyt çakır'ın maça etkisi büyük oldu olimpiyat'la beraber.

melo veli'yi sindirdi, sneijder'de attırdı, veli'de oyuna geldi. beşiktaş derbi maçlarındaki özgüven eksikliğini üzerinden atmaktan uzak. maçı konya'da oynama teklifine onay vermeyen -böylece derbiyi rezil saha koşullarına mahkum eden- cinconlu yönetici ali dürüst'e de saygılar...(işinize gelince sportif kardeşlik işinize gelince çıkarınız)
ne biliç ne beşiktaş gergin derbileri kaldıramıyor, beşiktaşlılardada o milne dönemindeki özgüven yerinde yeller esiyor, ligin başından beri beşiktaş galatasarayı rahat yener görüntüsü veriyordu, ama ekran başına geçtik daha yirmi dakika geçmemişti cimbom bu gün kaybetmez dedim. cimbomda hiç öyle ahım şahım değildi. biliç hiç iyi hazırlanmamış ve bütün değişiklikleride yanlıştı sosa yerine ismail nedir anlayabilmiş değilim. telles madeninide görmediler bir türlü. ilk yarı rüzgar arkanda ama topu galatasarayın hakimiyetinde bırakmak büyük saçmalıktı. üstelik galatasaraya karşı yapılmayacak tek şey maçı sahanda kabul etmektir bir şekilde skoru değiştiriyorlar. beşiktaşta hala potansiyel var ama stat sorunu tek sorun değil mantaliteleride ayrı bir sorun. biliçte kenarda daha sakin kalmalı yoksa bir hector cuper taklidi olur çıkar.
#26202313

edit bir çok şeyi bildim fakat bjk'nın bu kadar gol kaçıracağını tahmin edemedim.
yıllaaar önce hagi bir bjk maçında orhan'ın burnuna dokundu diye direkt kırmızı kart görmüştü. kimse ne var yahu demedi.
Melo nun dirseğini gören gözler veli nin ve ersan ın burak ve melo ya yapışma katsayısı hesaplasınlar.
en son 2010-2011 sezonunda galatasaraya karşı galip gelmiş olan beşiktaşın yine 3 puan alamadan sahadan ayrıldığı maç. bu sefer o kadar inanmışlardı ki üzüntüleri bundan dolayı daha fazla olsa gerek.* . iki kıçı kırık avrupa takımını yendik diye havalara girenlere kendini avrupa takımı sananlara galatasaray teker teker cevabını veriyor. sene başından beri dört dört dört dalga geçenlere galatasaray dördüncü yıldızı teker teker sokacak siz merak etmeyin. en iyi zamanlarında bile galatasarayı yenemeyen ezikler topluluğu.

(bkz: türkiyedir galatasaray).
Melo dirsek atmamıştır. Veli kavlak adama kene gibi yapışmış hakem penaltı vermemiş birde üzerine melo kırmızı görmeliymiş ha. Gol öncesi kornerde veli yine melo ya yapışıyor. Melo kaçarken itiş kakış olur. Zaten gol öncesi bir başka kene de burak'a sarılmıştı.
2 sayfa okudum buraya kadar. Dikkatimi çekti, geri dönüp küfürleri saydım. 11 adet galatasaray sempatizanı günlük hayatta herhangi birisine edemeyeceği küfürleri etmiş. Ayıptır. yarın uyanıp işe gideceksin, okula gideceksin. sevinç gösterisi böyle olmaz, kişisel gelişimine daha fazla önem vermen gerek. eşin dostun beşiktaşlı olabilir, onlar görmedikleri için ana bacı saydırmakta beis görmemen psikolojik bozukluk gibi geliyor bana. ekşide uğraştım zaten tüm akşam, büyük umutsuzluğa düşmüştüm neyseki burası daha içten daha samimi daha insancıl. ama yine de var işte tek tük. bak mesela benim hiç hem galatasaraylı hem akpli arkadaşım yok, şimdi tutup burada saray cart curt muhabbeti üstünden galatasaraylılara bindirmeye çalışmam ne kadar basit olur değil mi, hem de bile bile ? adam 30 senedir galatasaray taraftarı, evet biliyoruz ya da ben biliyorum; taraftar olmanın gerekçeleri, mücadelesi vardır. insanlar özünde, bir inancı uğruna takım destekler fakat 30 yaşına gelmiş adamın tek bir sebepten ya da birkaç sebepten takımdan vazgeçmesini temenni edip, zayıf yanından vurmaya kalkışmak ne kadar mantıklı olur sence ? benzer şekilde 4 muhabbeti var. kaç beşiktaşlıdan duydunuz acaba ? ciddi ciddi size 4 atacağız diyen beşiktaşlı tanıdığınız var mı ? başkalarından duyduklarınızı bize satmaya çalışıyor olma ihtimalinizden korktum mesela ben. neyse buralar polemik doğurur, geçelim.

bir de şu var güzel kardeşim,burak yılmaz' ın önümüzdeki 5 yıl için alacağı toplam ücret 45 milyona liraya yakın, melo 75 milyon vesaire vesaire. büyük ikramiye kaçtı sahi bu sene, ben piyango almıyorum ama çok döndü dillerde belki bilirsin diye soruyorum ya da dur, senin yarın yapacağın mesai kaça geliyor güzel kardeşim ? çıkışta gideceğin ev nerede ? bindiğin araba ne senin, bentley mi ? nerede tatil yapıyorsun ? çocuklarının isteklerine yetişemediğin için üzüldüğün günler oluyor mu ? peki burak' ın falan bunlardan haberi var mı ? yarın gidip dert yanacağın adamın önce takımını mı soracaksın sen ? işte be dostum, boşverin büyütmeyin bu kadar ya da kendi takımınızın aşkını biraz içinizde yaşayın be olum. vallahi daha zevkli bak. sevincini dışarıya vurduğunda genelde ilkelleşiyorsun sen, teşhirin abartısı bir rahatsızlık semptomu. neyse yeter bu kadar.

not: galatasaray üstünden yürümem tamamen rastlantısal olmayıp; önceki iki sayfada küfreden sadece 1, argo kullanan sadece 2 adet beşiktaşlıya rastlamış olmam gibi bir gerçeklikten ilham almaktadır. durup bir de buna alınganlık yapmayın yani. haydi bakalım.
valla uzundur maçlarla ilgili yazmıyorum, bu maçla alakalı da söylenecek fazla bir şey yok.

çünkü insanların birbirlerine net üzerinden laf çakıp, kendi sinirlerini bozmasını fevkalade gereksiz buluyorum.

bu maç hakkında objektif anlamda söylemeye değer gördüğüm iki şey var.

birincisi, bilic futbolcusuna disiplin veremediği müddetçe beşiktaş bir yere varamaz. saatlerce hakem konuşabilirsiniz, inanın herkese kabahat bulabilirsiniz ama en kolay şey önce kendi oyuncumuzu yontmaktır.

bilic'in bunun için hiçbir şey yapmadığı ta geldiğinden beri belli bir şey. keyfi kırmızı kart gören kadro dışı kalır demek çok zor geliyorsa o zaman hocalık da yapmamalı.

ben veli'nin gördüğü kırmızı kartı galatasaray'dan kim görse kadrodışı bırakılsın isterim. böyle kart görülmez. ki maçtaki ilk olayı da değil, daha devamı var, cüneyt'in sineye çektikleri var. zaten onlara güvenip atmakta beis görmedi. onların hiçbiri de olmasaydı direkt atması garip olmazdı.

rakibinin yüzüne dokunmayacaksın bu oyunda. rakibin burnuna şöyle bir kafa değdirdiğinde atmıyor mu avrupa da hakem? burda da atar, atmalı da.

kartı doğru bulmakla beraber cüneyt çakır'ın da kendi için maçı daha kolaylaştırdığını düşünüyorum veli'yi atmakla. yoksa başına bela olacaktı.

aynı atiba gibi ben rakibe de racon keserim, hakeme de racon keserim; seve seve değilse sike sike kafasıyla yaklaştı veli.

real united maçında nani'yi atmaya götü yiyen adam da doğal olarak kendisini atmaktan korkmadı. ne korkacak?

ikincisi, ya şu maçların seyircilerini bi bırakın be! şu deplasmanları açın artık! onlar da gelsin, biz de gidelim, bağıralım, pankartlarımızı asalım, kavga edelim, barışalım.

bizim aramızda kardeşim, bu yolun yolcusu biziz. bir rahat bırakın artık.

çoluk çocuk aile maça 1 gider, 2 gider; biz yılda 50 kere gideriz. bu devran böyle yürümez.

stadyumda terör esmesin istiyorsanız da yasaları düzgün uygulayın, insanları hukuka inandırın; zaten kimse hadise çıkartmaz.
(bkz: Yine kuşa soktun kardeş)
En çok sabriye üzüldüğüm maçtır. Özellikle ikinci yarı adam sayamadım kaç defa depar attı sağ kanattan, üstelik önü de boştu çoğu defa bir allahın kulu galatasaraylı dönüp adama pas atmadı. insanın adı çıkacağına canı çıksın. Sabri reyiz uğraşıyor ediyor bu takım için ama yine de dalga konusu oluyor adam.
ligin şu an en iyi top oynayan takımının bursaspor olduğunu gösteren maçtır.
galatasaray için ölçü olmayan maç. Takım ruhunu güçlendirmeliyiz. Mücadele gücümüz arttı, ancak kesinlikle yeterli değil. Real madrid, barcelona, bayern münih gibi rakiplerimiz önümüzdeki yıl bizi bekliyor.

Bu ezeli rakipler karşısında hezimete uğramamak için daha çok çalışmalıyız. Oyuncular, teknik heyet, yöneticiler ve taraftar kenetlenmeli.

Birlik ve beraberlik içinde nelerin başarıldığını gördük. Bu anlayıştaki Galatasaray, yakın bir zaman zarfında çok büyük işler başaracak (bkz: Şampiyonlar ligi şampiyonluğu).