bugün

öyle ota boka fotoğraf çekemezdiniz. ayrıca yanma riski de mevcuttu filmlerin. en önemli anları yakalıyorduk, şimdiki gibi soytarılık peşinde değildik vesselam.
eskiden fotoğraf çektirmenin tadı "ankara'dan abim geldi" kıvamındaydı; çok uzaktan akrabalar geldiğinde fotoğraf makinelerimizi elimize alırdık ve şehrin gezilmeye layık yerlerinde gülümseyerek fotoğraflarımızı çekilirdik. gülüşlerimiz içtendi, pozlarımız da öyle. fotoğrafı elimize alır almaz, "aa o gün şöyle şöyle olmuştu hatırlıyor musun?" diye başka enstantaneleri de birbirimize anlatırdık. o zamanların enstantanesi fotoğraftaki ayarlamalar değil fotoğrafa yansımamış yaşantılardı.
Gerçekten fotoğraf nasıl çekilir öğrenmeniz gereken dönemdi. Şimdiki gibi bir açıdan yirmi sekiz fotoğraf çekip birini Instagrama koyma hakkınız yoktu. Instagram zaten yoktu. Eski fotoğraflara baktığımda açı, ışık çoğunlukla güzel oluyor. Hem de temel fotoğrafçılık eğitimi bile olmayan insanların kadrajindan çıkmış pozlar bunlar. Şimdi düşünelim teknoloji bizi geliştirdi mi yoksa geriye mi götürdü ?
fakirler için 12 pozu da yaşayanların dönemidir. her flaş çakmasında 1 ampul yiyen makinalar ile.
Herşeyin değerinin olduğu dönemlerdi.Mesajlaşmanın,telefon ile konuşmanın,arkadaşlığın kısacası aklınıza gelebilecek herşeyin değeri çoktu bizim için.Yukarıdaki arkadaşın dediği gibi 256 tane fotoğraf çekip içinden biri seçmiyorduk.Keşke dönebilsek o zamanlara.
Bazı fotoğraflarda gözler kapalı çıkmış olurdu ve bunu fotoğrafı bastırmadan bilme imkanın da olmazdı. Fakat fotoğraf albümleri vardı, her foto çıkartılırdı. Artık hatıralar da bilgisayarlarda.
Fotoğrafçıya gidip, bastırmak gereği olan fotolardı.
Çeyreği yanar, öteki çeyreği de, gòzler ya kapalı ya da kırmızı ampul takılı göz olarak peydahlanıverirdi.

Ćarşıya kim inecek, fotoğrafçıya kim gidecek, ertesi gün almaya kim gidecek?
Ohoooooo şimdi dursun! denilen kaç makara böyle heba olup gitmiştir kimbilir?
merakıma yenilip bütün 1.sınıf fotoğraflarımı yakarak hiç edebilmeme olanak sağlayan malzemeli dönem. Merakım gitmiş, içim rahatlamıştı ama. bu yüzden üzülemiyorum.
Bazı makinalar 36 pozluk filme 40 poz sığdırabilirdi. .
Saniye başı fotoğraf çekilmezdi. Kıymetli anlar yakalanmaya çalışılırdı. Bazen üst üste çekilirdi fotoğraflar. Hatta bazı pozlar yanardı. Yanmak ne demek ki?
Bu makine bana hediye edilmişti kimin ettiğini hatırlamıyorum ilk makinem buydu. Keşke koruyabilseydim kayboldu gitti sonra.
görsel
pozu bitirip bi koşu fotoğrafçıya teslim edip <ne zaman alırız?>ın pazarlığının yapıldığı dönemlerdi.
hobi fotoğrafçılığına nikon slr tipi bir makinayla başladım. filmli makina. fotoğrafçılığı hatalardan ders ala ala öğreten bir teknolojidir analog makinalar. çünkü dijitaller gibi beğenmediysen bir daha çek, yok olmadı bir daha çek, bir daha bir daha... hayır, 36 pozlu (genelde 38'i zorlardı) dönemlerde o lüksümüz yoktu. kılı kırk yararak, defterimizdeki pozlama notlarına bakarak dikkatli çeker ve aklımıza kazırdık.
son demlerinde dia filmleri tercih ederdim. 200 asalık dialarla vedalaşıp nikon dslr tipi makinaya geçtim. emektar f50 hâlâ gözbebeği olarak kıymetini korur.