bugün

bayram dediğimiz, esas olarak çocuk kısmısı için büyük mana taşır; babadan, dayıdan, amcadan, zıttıriiinden zöttüürüne bilumum yetişkinden harçlık koparma merasimidir bi yerde. tanıdığın, tanımadığın bi dolu adamın eline yapışırsın; "bu gavat demin burnunu mu karıştırdı, sıçtı da, çıktığında tuaaletten eli sabunlamadı mı acep?" gibi sualler akla geldi mi anında bertaraf edilir zihinden; gözünü para bürümüştür picin; aman rabbım bu paragöz veletlerin hışmından korusun ümmet-i muhammed.

ben de aynı helecanla beklediğim bi bayramda, aldım kankayı, çıktık kapı kapı dolaşmaya; zengin muhit; katiyetle boş çevirmiyolar üstat. başlıyoruz dolaşmaya, akşama kadar durmak yok; ayaklar kopsa sürünerek gidecek picler, o derece para canlısı bir ırk bu veletler. derken bi kapıya geliyoruz, basıyoruz zile, bi daha basıyoruz, yine basıyoruz... e baktın çıkan yok, yürüsene pezevnk; ama yok, es geçilmiş her ev, giderler hesabının borç kısmına kaydedilecek tabi. neden sonra, bas bas zile, duştaki garibim beyefendi de dayanamamış olacak bi hışımla çıkmış banyodan, kapı birden açılıverdi.

gözümün önünde,onca yılın getirdiği esaretle yılmış, beti benzi kararmış, saygıdeğer bi çük. azizim, şerefsizim sen olsan, sen de saygı duyardın o yaşta gördüğün şeye. öfkeyle sallanan ellerle kontrol edilemeyen bornoz açılıp, amcam hiddetle: "ne var lan mına goduklarııııımm!" dedikçe, bey amcamın otuz beşliği selam veriyo sanki bize; talihsizlik, yüzümüz de çükle aynı hizada, resmen çükle muhattabız o an... para yerine babayı alır mısın böyle? ii oluyor sana... bundan sonra, anında paradan puldan geçip, hayatın anlamına vakıf olaraktan hemen uzaklaşıyoruz olay mahalinden; "hayatın anlamı asla para değildir azizim."

o bayramı böyle talihsiz bir kutlamayla geçiren ben, asla o eski bayramlardaki tadı alamadım bi dahasında. şimdi bayram vesilesiyle her gittiğimde eşe dosta, her kapı çalışımda içimi durduralamaz bi korku kaplar, kapıdan dönüp gidesim gelir. Velhasılı kelam yetişkin dostlarım;

uçkurumuza sahip çıkalım.