bugün

Günün Anlam ve Önemine ithafen..
Hadi Gelin Size 30 Ağustos Zaferi' nin Matematiğinden bahsedeyim.

26 Ağustos 1922' de başlayan ve 30 Ağustosta nihai zafer ile sonuçlanan Büyük Taarruz aslında inanılmaz bir sistematik ve matematiğe bağlı bir harekat idi.

Bakanlar Kurulu taarruz kararını almış ve 14 Ağustos 1922 tarihinde kolordular taarruz için yürüyüşe geçmişti. Afyon sırtlarında konuşlanmış Yunan kuvvetleri karşı saldırı olmaması avantajını iyi kullanarak güzel bir mevzilenme sergilemiş ve adeta Afyon' u geçilemez bir üs haline getirmişti. Bu seçilen manevranın mantığı tamamı ile Güneyde Ahır Dağı ve Kuzeyde Ağın Dağı arasında kalan ana savunma bölgesini koruyarak, Türk ordusunun olası bir harekatında cephe yarılması riskini en aza indirgemekti. O kadar kuvvetli olduklarını düşündüler ki, bu kibir belki de sonlarını hazırladı. Ayrıca, güneyden taarruz beklememeleri de ana savunma hattının kuzeyde konuşlanması sonucunu doğurdu. Afyon tarafını bilenler bilir. Güney taraf Ahır Tepesi' nin olduğu yerler kesinlikle Taarruz için çok elverişli olmayan mantar Tepesi ile Ahır Dağı arasında taarruz edecek ordunun yutulabileceği bir alandı. Fakat o bölgenin önünde, Sandıklı vb. bölgeler de "Süvari Takımının harekati için uygun alanlar içeriyor ve kuş uçuşu yaklaşık 60-70 km lik bir manevra alanı içeriyordu ki Sincanlı ile Güneyköy arasında Süvari birlikleri adeta Yunanlıları telef etti. Yunan ordusunu beklemediği bir noktadan vurmak ve tam anlamıyla bir baskın gerçekleştirebilmek için Türk ordusunun önemli bir kısmı olan 120.000 asker düşmanın 1 Kolordusunun karşısına yani Afyon’un güneyine kaydırılmıştır.

Kuvvet bakımından olayı irdelemek gerekir ise; 217.000 kişilik teçhizatsız, yarım kıyafetli ve askeri donanımın yarısına bile sahip olmayan Türk Ordusu ile tam teçhizatlı ve yerleşik düzende olan 226.000 kişilik Yunan Ordusu, aradaki fark matematiksel olarak 9.000 olarak görülse de savaşa etkisi çok daha fazla kişi olacaktır. bunu hesaplayabilmek için ayrı bir simülasyon gerekli.

Uygulanan "Hilal Taktiği" tamamı ile coğrafi şartlar ve muhtemel kaçış yolları düşünülerek oluşturulmuş idi. Özel bir hikayesi olan ve orada ki orduya komuta eden Reşat Bey' in görevini yerine getiremediği için intiharı ile sonuçlanan Çiğil Tepe çatışmalarında istenen sonuçların alınamaması ile düşmana Türk ordusunun kurduğu yaklaşık 200 km çaplı bir bir çemberden kaçış fırsatı doğdu ve Kuzeyde demir yolunun batısına çekilme fırsatı oluştu. Çemberin kapanması için gerekli olan hamle izzettin Bey' in Kolordusu nun yaklaşık 30 km lik hamlesi ile takip etmesi kararı verildi. 2. Ordu ve Kemalettin Sami kuvvetleri ile Dumlupınar yolu kapatılınca artık Trikupis ve Dikenis kuvvetleri için kaçış yolu kalmadı. Trikupis' in batıya kaçma planları da böylece suya düşmüş oldu.

10 gün içerisinde alınan 400 km lik bir yol.. Kolay değil. Ağın Dağı ve Ahır Dağı arasında başlayan ve Güney merkezli bir taarruz ve çember kapatma harekatından bahsediyoruz. Nereden baksanız 80- 90 km lik bir kuş uçuşu hattan bahsediyoruz. Buradan 400 km yol alarak çember kapatma harekatı yapmak. Yani çapı 400 km olan bir çemberi kapatmak. işte Yıldırım Savaşları Teorisi Hilal Taktiği ile doğru bir biçimde birleşince ortaya böyle bir muazzam bir sonuç çıkıyordu.

1. Dünya Savaşı esnasında uygulanan taarruz taktiği, düşmanın oluşturduğu savunma hattını topçu ateşi ile yıpratarak piyadeleri hücuma kaldırmak ve hattı yarmaya dayanmaktaydı. Ancak bu taktik, ateşli silahlardaki gelişme dolayısıyla ciddi kayıplara sebep vermekte, hat ele geçirilse bile arkada oluşturulan yeni tahkimatlar sebebiyle ilerleme çok sınırlı bir alanda sağlanmakta ve cepheler kilitlenmekteydi. Ancak savaşın sonlarına doğru kullanılmaya başlayan Tank, bu klasik taktikte değişikliğe sebep oldu. Güçlü zırhı, yüksek ateş gücü ve siperlerden etkilenmeyen paletli yapısı sayesinde savunma hatlarını geçmekte oldukça etkili bir silahtı.Tankı kullanmaya başlayan ingilizler, bu sayede bazı cephelerde başarılar kazanmalarına rağmen taktiklerini geliştiremediler.

ingilizlerin tank ile geliştiremediği taktiği, tankı olmayan bir ordunun başındaki komutan olan Mustafa Kemal Paşa geliştirdi. Buna göre tank yerine süvarileri etkin bir biçimde kullanan Mustafa Kemal Paşa, süvari kuvvetleri Yunan ordusunun arkasına sarkıtarak Yunan ordusunun ikmal hatlarını vurmuş, Yunanlıların geri çekilme yollarını kapatmış ve kuşatılarak imha edilmelerini sağlamıştır.

Yıldırım Savaşları, uygulamada bir takım güçlükler de getirmiştir. Hızlı ilerleme, ikmal yollarının uzaması anlamına geleceğinden bu taktikte birliklerin durması gereken yerin belirlenmesi hayati önem taşımaktadır. Türk Büyük Taarruzunda ordunun ikmal sorunu düşman mühimmatından ve kat edilen coğrafyadaki Türk yerleşkelerinden sağlanmış, durmamız gereken nokta ise doğal bir engel olan denize dayandığından emniyetli bir durak olmuştur.

2. Dünya Savaşında bunu tatbik etmek isteyen Almanlar ise nerede duracaklarını tam olarak bilemediklerinden Rusya' da kaybolmuşlardır. Kuvvet üstünlüğü vb. avantajlara rağmen de iklim vb. sebeplerden ötürü kaybetmişlerdir.