bugün

faşist ve karşı devrimci diktatörlüğe karşı halkın çağrısını dinleyen türk silahlı kuvvetlerinin anayasal ve tarihsel görevini yerine getirmesidir.

ülkeyi soyan, vatandaşlarını katleden ve faşizm ile yöneten suçlular tutuklanmış ve gereken cezaları çarptırılmıştır. devamında toplanan geniş katılımlı kurucu meclis ile bu toprakların gördüğü en demokratik anayasa hazırlanmış, ülke yaklaşık 10 yıllık bir özgürlük baharı yaşamıştır.
--spoiler--
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
--spoiler--
doğrusu (bkz: 27 mayıs darbesi) şeklinde olacak.

asker arkasına saklanıp, ancak darbe ile iktidar olunabileceğinin farkına varan faşistlerin gerçekleştirdiği utanılası eylem. adına bir de utanmadan ihitilal diyorlar ya... gülmekten ölüyorum. bunu geçen yıllar içinde de denediler ama ellerinde patladı.

sizin 27 mayıs darbesini sırasında tohumunu attığını zannettiğiniz ülkem topraklarında, sizin piç ideolojiniz değil, halkın iktidarı yeşerdi.
şeref yoksunları için darbe, vatanseverler için ihtilal...

(bkz: 27 mayıs müdehalesinin halk desteğini ıskalamak)
ingiliz ve abd yandaşları tarafından pek sevilen darbe. dp son yıllarında abd'nin sevmediği şeyleri yapmaya başlayınca ve moskova'yı ziyaret planlaması üzerine önce uçak kazasıyla denenmiş ve başarılı olmayan hamlenin uzantısıdır. önce tarih bilin öyle konuşun.
(bkz: 17 şubat 1959 thy londra uçak kazası)
tahkikat komisyonu gibi bir diktatörya oluşumun, mecliste var edilmesi bile 27 mayıs'ın devrim olarak nitelendirilmesi için tek başına bir unsurdur. kuvvetler ayrılığının ihlal edilmesidir. bunun mucidi bizzat demokrat parti'dir.

1957 genel seçimlerinde kan kaybeden ve sandıktan zor çıkan demokrat parti, demokrat olmaktan çıkmış, adım adım faşizan bir tutum sergilemeye başlamıştır. bahsettiğim gibi tahkikat komisyonu, demokrat parti'nin son zamanlarında tavana vuran faşist idarenin geldiği son noktadır.

27 mayıs ile birlikte, demokrat parti'nin düşünce suçundan içeri attığı gazeteciler, yazarlar, aydınlar serbest bırakılmıştır. evet yanlış duymadınız. genel kurmay başkanının bile içeri alındığı bir askeri müdahale, halkla ele ele kol kola yapılmış bir ihtilaldir. dediğim gibi, halk, öğrenciler, aydınlar, askerle iç içe faşizan menderes hükümetini indirmişlerdir. tankların üstüne çıkan, askerle omuz omuza halk kaç yerde görülmüştür?

eğer ihtilal olmasaydı, muhalefet partileri'nin kapatılacağı bilinen bir gerçekti. ve sonradan itiraf edildi. ve o mevcuttan da öte, vahşi bir faşizan dikta anlayışı yerleşecekti ülkeye. demokrasi gidecek tek partiye dönülecekti.

(bkz: 27 mayıs müdehalesinin halk desteğini ıskalamak)
darbeleri uygunsuz görmek akp güdümlü bir düşünce değildir. darbe suçtur. hele başbakanın yasak aşkı var içişleri bakanının kaşının altında gözü var gibi boktan sebeplerle insan öldürenleri haklı görmek onlar kadar suça ortak olmaktır.
darbeyi savunmuyorum ama ekonomik olarak batmak ve 2.cumhuriyet adı altında turkıye cumhuriyetini yıkmak isteme nedenlerinin "yasak aşk" nedenınden daha ağır bastığını dusunuyorum..

ama bana kalırsa biriswinin işini yapmak için karısın s.kmekte buyuk serefsızlıktır..
27 mayıs darbesi olarak anar bazı kendini bilmezler, ancak bu bildiğin ihtilaldir.
bu toprakların gördüğü en özgürlükçü ve vatandaşına en insanca davranma amaçlı anayasa'nın sahibi olmamıza neden olan olayın anma bayramı.

kutlu olsun.

ülke irticacı hırsızlar ve uçkuru gevşek diktatör bozuntularından temizlenmişti.

darısı diğerlerinin başına.

not: birazdan cemaatçisiyle ayrılıkçısıyla kürt tayfası ilenmek için üşüşür. cemal gürsel rahmetli bunların babalarına, dedelerine diyarbakır meydanında size kürt diyenin yüzüne tükürünüz deyip kendini alkışlatmıştı. şimdi devir akpkk devri. yarın gene değişir.
''zararsız bir öğrenci yürüyüşü ile başladı herşey. iyice azıtan demokrat parti bir tahkikat komisyonu kurmuş, diktatörlüğe doğru yöneliyor, (ne kadar tanıdık)önüne geleni tutuklamaya hazırlanıyordu. adnan menderes, tbmm'de ''siz isterseniz hilafeti geri getirirsiniz'' ya da ''benim aday gösterdiğim odun kütüğü bile milletvekili seçilir.'' gibi saçma sapan laflar ediyordu. (aynı rte değil mi?) bunları protesto etmek için, üniversite öğrencileri yürüyüşe geçmişti. o sıralarda özgürlük sözcüğü henüz kullanılmadığından ''hürriyet istiyoruz, kahrolsun diktatörlük!'' diye haykırıyorlardı. eğer atlı polisler olağanüstü bir şiddet gösterisiyle, ilkin kılıç sandığım upuzun coplarını çekip düşmana saldırırcasına üstlerine saldırmasaydı, çocuklar uslu uslu fakültelerine ya da evlerine geri dönecekler, 27 mayıs filan da olmayacaktı büyük bir olasılıkla. gelgelelim polis azdıkça azıyordu. (tıpkı bugünün imamın ordusu) acemi biniciler oldukları için, otobüslere çarpan atlarından düşüyorlar, kendileriyle birlikte zavallı hayvanlar da yerlerde yuvarlanıyordu...

polisler, bayazid meydanı'nda öğrencilere ateş açıp gaz bombası atmakla yetinmediler. bumin yamanoğlu'nun emrinde iki ciple üniversitenin bahçesine daldılar. rektör sıddık sami onar ile prof. sulhi dönmezer, onları kimsenin çağırmadığını, böyle bir şey yapmaya hakları olmadığını söyleyince, zeki şahin adlı polis ''kesin sesinizi! bunları siz kışkırtıyorsunuz zaten!'' diye bağırarak, ikisine de birer tokat atıp yere fırlattı. alnından hafif yaralanmış, gömleği kana bulanmış rektörü cipe sürüklüyorlardı; o da ''binmem!'' diye direniyordu...

üniversite bahçesinde rektör polislere karşı direnirken, bayazid meydanında kıyametler kopuyordu. ''rektörümüzü isteriz!'' diye bağıran gençlere karşı atlı polisler, tabancalı, gaz bombalı bir savaş açmışlardı...

şu kadar kişi öldü, şu kadar kişi ağır yaralı diye söylentiler çıkıyordu ortaya. bu söylentilerin en korkuncu, gençlerin et balık kurumu'nun makinalarında kıyma haline getirilmesiydi. neredeyse herkesin böyle bir vahşete inanması, adnan menderes hükümetine duyulan kinin bir göstergesidir bence. daha sonraları ancak iki kişinin -turan emeksiz ile nedim özpolat'ın- öldüğünü, birkaç da yaralı olduğunu öğrendik. 9 haziran'da halet çambel, vahit turhan ve başka meslekdaşlarla birlikte, ilkin cerrahpaşa'daki yaralıları görmeye gittik. kilisli hukuk öğrencisi hüseyin'in bacağı kesilmişti; trabzonlu kenan'ın ayağını bir tank ezmişti. oradan gurabba'ya geçtik. hüseyin ırmak ciğerindeki kurşun yüzünden bir hafta komada kalmıştı. muşlu cengiz de kalçası ve bacaklarından kurşunlanmıştı...

4 mayıs'ta avukatlar cüppeleriyle bir yürüyüş yapmışlardı. bu protesto yürüyüşünden ötürü kısa bir süre tutuklananlar arasında arkadaşım m.ali aybar da vardı. bundan bir gün sonra 5 mayıs'ta ankara'da ''555k'' diye bilinen olay olmuştu. o gün o saatte menderes'in otomobilini saran gençler ''istifa et!'' diye bağırınca, başbakan ordan hemen uzaklaşacağına, sinirlerinin ne denli bozuk olduğunu gösteren bir biçimde davranmaya başlamıştı. arabadan çıkıp ''benden ne istiyorsunuz? beni öldürün öyleyse!'' diye avaz avaz bağırmış, sağa sola saldırmıştı. iyi ki, 27 mayıs'ın halim selim gençlerinin şiddete hiç eğilimleri yoktu. yakalarına sarılıp hesap sorduğu gençler, onun ölmesini değil, istifa etmesini istiyorlardı sadece. ancak çekiştirdiği gençlerden biri onu silkelemiş, dengesini yitirmiş, düşer gibi olmuş bir ara. sonunda başbakanı bir arabaya sokmuşlar, oradan uzaklaştırmışlardı. o gün menderes, türkiye tarihinde hiçbir devlet adamının uğramadığı bir hakarete uğramış, istenilmediği yüzüne karşı açıkça söylenmişti. kendisini küçük düşüren bu durum karşısında istifa edecek kadar haysiyetli davransaydı, ne 27 mayıs darbesi olurdu, ne de sonunda isam edilirdi. ama inat etti. yirmi iki gün daha direndi, başbakanlık zorla elinden alınıncaya kadar direndi...

darbeden bir gün önce bizler gene rektörlük binasındaydık. ama ne gariptir ki, bizlerden başka bir yığın subayda vardı orada. gittikçe azıtan adnan menderes, (rte) öğretim üyelerine ''cüppeli kuklalar'' diye hakaret etmişti. bizler 350 meslektaşımızın imzaladığı, hükümeti protesto eden mektupları bir an önce rektöre teslim etmek istiyorduk. subaylar ise bizlerin bir an önce rektörlük binasından ve üniversite bahçesinden çıkmamızı istiyorlardı. ama ertesi sabah 4:30 da darbenin radyolarda resmen ilan edileceğini, son hazırlıkların yapılması gerektiğini bize söylemiyorlardı elbette...

benden daha genç oldukları için o günü yaşamayanlar, beni canları istediği kadar ayıplasınlar; ama 27 mayıs 1960'ın ömrümün en mutlu günü olduğunu hiç çekinmeden söyleyeceğim gene de. bizler bu darbenin bir kısım askerin değil, bütün milletin bir zaferi olduğuna inanmıştık o sırada. bütün caddeler, bütün meydanlar cıvıl cıvıldı. ömrümde görmedim böylesine candan, böylesine çoşkulu bir bayram havası. bu konuda hiçbir emir verilmediği halde bütün evler bayraklarla donatılmıştı...

uydurma bir demokrasi uğruna, mustafa kemal devriminin yok edilmesine göz yumulmayacaktı bundan böyle.''

mina urgan
bir dinozorun anıları
27 mayıs darbesi sonrası yassıada'ya hapsedilen bütün tutukluların odasına dinleme cihazları konulmuş. asayiş nedeniyle(!) rulo ismini verdikleri odada girme yetkisine sahip tek kişi olan dönemin yassıada komutanı tarık güray tutukluların konuşmalarını dinlermiş. anılarını yazdığı bir iktidar yargılanıyor isimli kitabında bunu anlatıyor ve ilave diyor ki bu kayıtlar devlet tarafından saklanmış. şimdi merek ediyorum bu kayıtlar nerededir? genelkurmay arşivinde mi, başbakanlık arşivinde mi? acaba gün yüzüne çıkar mı? gazeteci bir arkadaş bu işin peşine düşer mi?

Bu soruların cevabını bilemiyorum ama umarım tarihin karanlık sayfalarında kalmaz bu cevaplar.
bugün yıl dönümüdür. rte de açılış bahanesiyle adnan menderes'in memleketi aydın'da miting düzenleyecek.
Darbe metninin Alparslan TÜRKEŞ tarafından okunduğu ihtilaldir. 38 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi tarafından Başvekil Adnan Menderes başkanlığındaki Demokrat Parti hükümetine yapılmıştır. Kagıttan bir hükümete mukavvadan bir darbedir kanımca. Ayrıca naif Başvekil Adnan Menderes darbe hususunda defalarca uyarılmasına rağmen bu ihtimali göz ardı etmiştir. 61 Anayasasının da oluşma sebebidir ayrıca. Demokrat Parti, tek partili Chp döneminin eksik ve kusurlarını tamamlayıcı fikri kabiliyete ve aksiyona kavuşamadığı için meydana gelmiş darbedir.
kemalist gavurların ülkedeki islamı ezmek için yaptıkları darbeler silsilesinin ilk ayağıdır.
58. Yıl dönümüdür. Kutlu olsun..!
27 mayıs darbesi değil, 27 mayıs ihtilalidir.

darbe ile ihtilal arasında ince bir çizgi var, ne yazık ki yıllardan beridir bu ince çizgi üzerinden 27 mayıs ihtilalini, "darbe" olarak tanımlayıp algı yapanları izliyor ve yaptıklarını not ediyoruz...

27 mayıs bir darbe değildir, bilakis bir bayramdır.
27 mayıs bayramı;
görsel

27 mayıs ihtilalinde türk silahl kuvvetleri durduk yere yönetime el koymadı, yönetime el koymaya giden yolda 10 yıl boyunca pek çok şey yaşandı, bu geçilen 10 yıl boyunca yaşananlar türk devleti'nin hafızasına not edildi ve yönetime el konulma ihtiyacı hasıl olduğundan dolayı türk silahlı kuvvetleri türk devletinin yasaları tarafından kendisine verilen yetkiyi kullanarak siyasetüstü bir ihtilal yaptı...
görsel

peki türk silahlı kuvvetlerini ihtilal yapmaya yönelten süreç neydi, onu inceleyelim.

--- spoiler ---
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
--- spoiler ---

gençliğe hitabe'de bu sözler geçer, gerçi son 19 mayıs törenlerinde bir ilçenin mülki idare amirleri, gençliğe hitabe'nin bu kısmını çıkarıp okuttular. demek ki onlar da 1950'lerde ihtilale giden süreçte siyasi iktidarın düştüğü hatalara düştüklerinin farkındalar ki, hitabenin bu kısmını çıkarmışlar.

işte 27 mayıs ihtilali, gençliğe hitabede geçen bu paragrafın ülkeyi getirdiği halin bertaraf edilmesi amaçlı bir ihtilal olmuştur.

10 yıllık demokrat parti iktidarı boyunca iktidara sahip olanlar, ne yazık ki gaflet dalalet ve hatta hıyanet içine düşmüşler, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid etmişlerdir.

demokrat parti iktidarının, laik, demokratik, çağdaş türkiye cumhuriyeti ile ters düşmesi, iktidarının hemen ilk senelerinde vuku bulmuş, türkçe ezan yasaklanmış ve yerine kimsenin anlamadığı arapça ezan okunmasına geçilmiş, bizzat sabık başbakan adnan menderes "siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz" diyerek laik türkiye cumhuriyeti'nin esaslarına aykırı hareket ederek cumhuriyet rejimi için bir tehdit unsuru haline gelmiştir.
görsel

demokrat parti iktidarı yaptığı bu ilk eylemlerle, cahil anadolu seçmenini istismar yoluna gideceğini açık etmiştir.
nitekim tarihimizde ilk defa bu dönemde okur yazar oranı gerilemiştir. (yüzde 41'den, yüzde 39.5'e)

yine cahil halkın dini duygularını istismar edebilmek maksadıyla örtülü ödenek pervasızca kullanılmış, cumhuriyet rejimi ve laiklik aleyhtarı faaliyetlere destek olunmuştur.
görsel

not: yassıada mahkemelerinde necip fazıl, örtülü ödeneği nasıl tırtıkladıklarını itiraf etmiştir.
(bkz: necip fazıl ın örtülü ödeneği tırtıklaması)

bu arada örtülü ödenek, sadece rejim aleyhtarlarına destek amacıyla da kullanılmamış, sabık başbakan bu örtülü ödeneği kendi aşk hayatı için, hatta metresine ev almak için kullanmıştır.
(bkz: adnan menderes in aşk hayatı)
(bkz: örtülü ödenek parasıyla metresine ev alan başbakan)
(bkz: emniyet müdürününün karısıyla aşk yaşayan başbakan)
(bkz: menderes in üç numaralı sevgilisi)

gelelim 6-7 eylül olaylarına.
6-7 eylül olayları, demokrat parti iktidarının tertiplediği, türkiye cumhuriyet tarihinin yüz kızartıcı olaylarından biridir.
bu yüz kızartıcı olaylarda devlet ilk defa çeteleşmiş, çeteler kurmuş ve çetelerle işbirliği yapmıştır.
görsel

bu öyle yüz kızartıcı bir olaydır ki, atatürk'ün evini bombalayan adam, ilerleyen yıllarda türkiye cumhuriyetinde vali olmuştur.
(bkz: öğrenci patron gazeteci kaymakam ve asker/#37690077)

menderes ve demokrat parti iktidarı bir yandan bu yaptıkları ile cahil halka kendisini sevdiriyor, onlardan gibi görünüyordu, ama işin ucunda rant olduğunda cami yıkmaktan bile geri kalmıyordu.
görsel

menderes'in yıktığı camilerin sayısı, islam tarihinde yıkılan camilerin sayısından çok daha fazladır.
istilacı moğollar bile bu kadar cami yıkmamıştır.
(bkz: adnan menderes in yıktığı camiler)

dedim ya, bir yandan halka şirin gözüküyorlar, diğer yandan da o cahil halkın benimsemediği şeyleri yapıyorlardı.
bunlardan birisi de şüphesiz ki atatürk'ün yasakladığı mason localarını türkiye'de yeniden güçlendirmek olmuştur.
menderes'in sağ kolu olan ahmet salih korur 33. dereceden büyük üstadı azamdır.
salih korur, atatürk tarafından türkiye'de yasaklanan masonluğu, ülkemizde yeniden dirilten ve ayağa kaldıran kişidir.
(bkz: adnan menderes in hakan fidan ı salih korur/#33562978)

marshall planı ile birlikte türkiye'nin abd'ye tam bağımlı hale getirilmesi, atatürk ve inönü döneminde başlayan sanayileşme hamlelerinden vazgeçilip ülke ekonomisinin abd ve nato'ya muhtaç hale getirilmesi de 27 mayıs ihtilalini hazırlayan sebeplerden biridir.

menderes iktidarı türk ordusunu kendi çıkarlarına hizmet eden ve parti politikasının destekçisi bir oluşum haline sokmak istemiş ve türk silahlı kuvvetlerinin temel dinamikleri ile oynamıştır.
bu maksatla türk silahlı kuvvetleri'nin iç işlerine müdahale edip, atatürkçü ve cumhuriyetçi komutanları ordudan tasfiye etmeye çalışmış, "ordu darbe yapacak" gerekçesiyle başta genelkurmay başkanı nafiz gürman, bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı resen emekliye sevk etmiştir.
yine bununla da kalmayan menderes hükümeti, türk devleti'nin kurucu liderlerinden olan milli şef ismet inönü'yü "vatan haini" ilan ederek 1 mayıs 1959'da uşak'ta taşlatmış, batı cephesi komutanını, general trikupis'i esir aldığı yerde linç ettirmeye kalkmıştır.
görsel

ve son olarak "hıyanet" içinde olmaktan bahsedelim.
demokrat parti'nin abd ile imzaladığı 5 mart 1959 tarihli antlaşma 27 mayıs ihtilaline giden yolda bardağı taşıran son damla olmuştur.
bu antlaşmaya göre türkiye'ye gelebilecek her türlü iç ve dış tehdit esnasında abd'nin askeri müdahalesinin yolu açılmış ve abd'nin türkiye'ye müdahale edebilmesine müsade edilmiştir.
(bkz: 5 mart 1959 tarihli vatana ihanet antlaşması)

bunların dışında 27 mayıs ihtilalinin önünü açan, demokrat parti döneminde gerçekleşen bazı olayları da şöyle hatırlayalım;

•kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak.
(turan emeksiz hükümete karşı istanbul üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. hüseyin onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.)

•devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak.

•halkı demokrat izmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek.

•dp'ye oy vermediği için kırşehir'i haksız olarak ilçe yapmak.

•yargı bağımsızlığının ihlal etmek.
(hukuk'un üstünlüğünü savunan yargıtay başkanı bedri köker, yargıtay başsavcısı rifat alabay, yargıtay 2. başkanlarından haydar yücekök, yargıtay üyeleri melahat ruacan, kamil çoşkunoğlu, faik uras ve ilhan dizdaroğlu 'görülen lüzum üzerine emekliye sevk edildiler.)

tahkikat komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatmak.
(15 dp milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. komisyon 5 kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasakladı.)

•chp'nin mallarına "haksız" yere el koydurmak.

•yabancılara petrol ve diğer madenleri arama ve çıkarma izni vermek.

•milli istihbarat teşkilatının (mah-meh) abd kontrolüne girmesine göz yummak.

işte 27 mayıs ihtilaline giden yol ve ihtilali hazırlayan sebeplerden bazıları bunlardı.

bugün siyasal islamcı çevreler bu süreci; "bebek davası, köpek davası" gibi mesnetsiz saçmalıklarla sulandırmaya çalışsa da, demokrat parti iktidarı pek çok faaliyetinden dolayı sabıkalı bir iktidar olmuştur...

#tarih
27 mayıs ihtilalinde türk silahlı kuvvetleri durduk yere yönetime el koymadı, yönetime el koymaya giden yolda 10 yıl boyunca neler neler yaşandı..
tek kızgın olduğum nokta menderesin pislikleri ortaya dökülmeden idam edilmiş olmasıdır.
Yahu 50 kere söyledik. Marshall yardımları ismet inönü döneminde gerçekleşti. Menderes devam ettirdi.

Turkiyenin amerikaya yanlaması da yine inönü devrinde oldu. missouri zırhlısı olayı bunun en net kanıtı. Natoya da milli şef inönü döneminde girilmeye çalışıldı.menderes gerçekleştirdi.

Bu maddelere sığınıp menderes'e darbe yapılmasını meşru gösteriyorsaniz, chp döneminde yaşanmış bazı olaylardan sonra da darbe yapılmalı demelisiniz eğer tutarlırsanız. Nedir bu olaylar?

- 1934 trakya olayları ( 6-7 eylül olaylarının aynısı)

- ilk çok partili secimde chp nin seçim hilesi ( 1946 secimi)

-Marshall yardımlarının alınmaya başlanması ( 1948 de alınmaya başlandı bu borç)

- türkçe ezan ( ınsanların dini hassasiyetlerini ezip geçip, insanlara sormadan ezanı türkçeleştirmek. Toplum bunun ardından isyan bile edebilirdi. Hatta ve hatta o kadar yoldan çıkabilirdi ki millet, cumhuriyet bile tehlikeye girebilirdi. Çok tehlikeli bir işti bu )

Arkadaslar bunlar hemen aklıma gelen birkaç madde. Oturup dersime çalışırsam chp iktidarı döneminde- sizin mantiginizla- darbeyi meşru gösterecek 50 tane madde bulurum.

Neyi savundugunuzu, neyi bayram diye kutladığıniza bir bakın. Asker demokrasinin emniyet sibobu değildir
güncel Önemli Başlıklar