bugün

bi konuşursam silik olacağım maç. onun için susuyorum.

(bkz: bülent yıldırım)
bülent yıldırım'ın resmen katlettiği maçtır. maçın sonucuna etki edecek en kritik karar ise nobre'nin sayılmayan golü. kaleci topu kontrol etmeden nobre topa dokunduğu için buz gibi goldür, topa vurduktan sonra nobre'nin ayağı kalecinin götüne bile girse faul olmaz, çünkü önce rakibe değil topa müdahele var. ama işte bi adamın adı çıkacağına canı çıksın derler ya, nobre'nin olay da o hesap.
nobre'nin iki tane buz gibi golünün verilmediği maç.

adını mert nobre değil de mert yıldırım falan yapsaymış keşke. bu ne be.

fazlasını ben de söylemiyorum, bugün hiç silik çaylak vs. olasım yok.

aynen,

(bkz: bülent yıldırım)
hakemlerin bu sene de oldukça kararlı olduklarını gördüğümüz karşılaşma. tertemiz bir gol verilmemiştir. diğer bir gol de yan hakem tarafından verilirken, bülent insanı tarafından verilmemiştir.

ertuğrul sağlam'ı da ayrıca tebrik etmek lazım, 1-0'ın üzerine yatmak gibi muhteşem bir fikir ile çift ön liberoya dönmüştür.
bülent yıldırım denen hakem bozuntusu ebleğin maçı katlettiği müsabaka olmuştur . maç sonunda hakem bozuntusunun formasını beşiktaşlı bir futbolcuyla değiştirmesini de bekledim açıkçası ki rakibin en önemli defans oyuncularından birisiydi kendisi .
2 karşı karşıya pozisyonun ofsayt diye yendiği, 2 tane buz gibi golümüzün ise hakem kişisi tarafından yendiği maç. burdan söylendiği taktirde silik olmamıza neden olacak tüm kelimeleri bülent yıldırım a gönderiyorum.
(bkz: seni hakem yapana da kafam girsin)*
(#2771935)
(#3454475)
öncelikle şunu kabul etmek gerek ki ertuğrul sağlam bu işi beceremediğini bas bas bağırıyor. ikinci yarısı tamamen çift forvet isterim diye bağırırken bobo'nun 75 te oyuna girmesi tam bir rezillik. beşiktaş'ın kendine güveni bir oyuncusunun sakatlanıp oyundan çıkmasıyla yok olacak kadar mı az. yazık!

tanım : kuklaların yine sahneye çıktığı bir beşiktaş maçı daha olmuştur.
ertuğrul sağlam'ın forvet oyuna almakla işin bittiğini sandığı karşılaşmadır. ulan orta sahayı komple boşaltıp ileriye adam alsan ne olur? orta sahadan topu kim taşıyacak ileri? iki kanat oyuncusunu çıkardın, yerine aldığın uğur inceman bi bok yapmadı. yapsa da zaten bi bok olacak gibi değildi ki. 2 tane orta saha ile rakip kaleye nasıl baskı kuracaksın. son 20 dk. bomboş kalan orta sahayı ibb çok rahat bir şekilde kontrol etti ve maçın sonunda istediğini aldı. ertuğrul inşallah bunlardan bir ders çıkarır diyeceğim ama yok arkadaş, geçen sene de böyleydi hala böyle.

bir de şu gökhan zan denen kazmanın artık yanında oynayan zapo ve sivok dan birşeyler öğrenmesi lazım. savunma oyuncusu her aldığı topu havaya diken oyuncu değildir, zapo ve sivok u örnek al arkadaş. adamlar topu kapıyor direkt ayağa oynuyor ve takımı atağa kaldırıyor. zan efendi her topu ya taca dikiyor ya ileri gelişi güzel dikiyor top benden çıksın da nere giderse gitsin mantığıyla. ulan birşeyler öğrenmeye çalış arkadaş, kazma geldin kazma gitme... gerçi bu adamda da suç yok, orada toraman bekliyor yedekte; sen gel zan ı sok oyuna. işe bak. ulan ertuğrul yaktın bizi.
belediye'nin ezik oynadigi ve her daim ezik kalacagini bize gösterdigi mac olmustur. dakika 57, mac 1-1 oluyor ve belediye geriye kalan 40 dakikayi kendi yari sahasinda geciriyor ve cocuk gibi her hamlede yerde kivraniyor. tabii ki bu sadece belediye icin söylenmis söz degil, kocaelispor, antalyaspor ve 3 büyüklere karsi beraberligi yakalayip, "amacimiza ulastik! bir puan bile iyidir." diyen her takim icin gecerlidir. böyle futbolun ve böyle takimin taa "§$$%$%&&/()=)/)&!

besiktas'in buz gibi iki golünü vermeyen hakeme deginmesem daha iyi olur! hic caylak olasim yok bu aralar!
saylmayan tartışılır golleri bir yana bırakırsak ki artık bu saatten sonra yapacak bir şey yok onlar için, beşiktaş'ımızın defansına nazar değdiği, ve ikinci yarı itibarıyla özellikle geçen haftalarda olduğu gibi etkili olmadığı maç olmuştur. gökhan zan'a hiç güvenilmeyeceğini bir kez daha hatırladık bu maçta. sivok inşallah tez vakitte düzelir.
delgado bir iki pas hariç oldukça kötüydü, bu istikrarsızlığı da çok anlaşılır bir şey değil. ortası yok. ya harikalar yaratıyor ya ortalarda yok.
rüştü'ye hiç güvenmedim, hala da güvenmiyorum.
neyse bu maç bir uyarı olsun, elbette beklenmedik ya da beklendik puan kayıpları olacak.
kıran kırana mücadele etmeden olmuyor işte.
mustafa denizli hala saçmalamaya devam ediyor bu arada.
sayılmayan goller kritikti ama hakemi tartışmamalıyız, onun takdir hakkı.
eee geçen maç bik bik ötüyordun, hakem gaziantepspoırdan oyuncu atınca, hakem maçı etkiledi şöyle etkiledi böyle etkiledi, hakem de hakem diye?

ha bir de her zaman beşiktaş'ımızın bu ligde rakiple birlikte hakemi de yenme misyonu ve kaderi devam ediyor maalesef.
beşiktaşlı dostlarımızın papağan gibi aynı sözleri tekrarlamalarına mahal veren mac. tamam kardeşim anladık, caylak ya da silik olmak istemiyorsunuz... siz bi ara delikanlı da geciniyordunuz ama neyse, konumuz o değil şimdi...
beşiktaş'ın çekirgesinin bu defa hakem tarafından sıçratılamadığı maç olmuştur. ya da başka deyişle hakemler bu sefer şapkadan tavşan da çıkarmış kart da çıkarmıştır . ayrıca maçı eminimki izlemeyen ve sırf başka takımı tutup muhalefeti elinden bırakmamak için bılabıla yapıp saçmalayan arkadaşların da aramızda bulunduğunu göstermiştir bu müsabaha bizlere .
bir beşiktaş klasiği maç. Hakemler tarafından haksızlığa uğramak.

aslında bu sezonun daha başı. beşiktaşın güzel futbolu, iyi ve formda kadrosu, her zamanki gibi mükemmel seyircisiyle birleşmiş, şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu gösteren bir görüntüsü var. defansı sağlam, hücum gücü mükemmel bir kadro. takımın başında deneyimli bir hoca. ne kadar çok eleştirilse de deneyimli bir menajer. herşey beşiktaşın en büyük şampiyon adayı olduğunu gösteriyor. ama şampiyonluğa ben inanmadım, inanmıyorum. neden mi? işte nedeni bu maçta yine gözler önünde. sezon başından beri bütün maçları izliyorum ve özellikle bekliyorum, acaba bu sezon beşiktaş hakem hatasıyla hangi maçı kaybedecek, hangi maçta federasyon ve hakemler çirkin, çirkef yüzlerini gösterecek diye. ve yine yanılmıyorum. geçen ve ondan önceki sezonlardan hiç bir şey değişmemiş, değişmiyor, değişmeyecek. hakemler beşiktaşımın puanlarını çalacak. hakemler beşiktaşımı kötü beyinleriyle, art niyetleriyle, art düşünceleriyle ve bu düşüncelere yansıyan kararlarıyla şampiyonluk yolundan edecekler.

beşiktaş bu sezonda hakem kararları yüzünden kaybettiği puanlardan ötürü şampiyon olamaz. daha doğrusu beşiktaşı yine şampiyonluktan ederler. ama olsun ben sonunu bile bile yine maçlara gideceğim, yine formamı alacağım, yine lig tv üyeliğim devam edecek. ben beşiktaşı o formayla yeşil sahada görmeye aşığım.

''bitmesin dertler skime kadar
beşiktaşlıyız ölene kadar
sen de olmazsan bu dünyada
sevilecek ne var''

(bkz: beşiktaşlılık)
hakeme Sezen Aksu'nun sözleriyle sorduk: Yavrum anan nereli, nereden bu kaşın gözün temeli?
ibb nin beşiktaş ın verilmeyen golleri filan bi yana hakkının da beraberlik olduğu maçtır; zira ne ibb iç saha takımı olmanın avantajını kullanarak oynayabildi* ne de beşiktaş büyük takım olma özelliğini gösterebildi, ortada geçen maç berabere bitti.
(bkz: 25 ocak 2004 besiktas samsunspor maci)

hayır niyeyse çağrıştırdı birden. Bu sezona da iyi başladık da çünkü.
hakemin 2 puanımızın çaldığı karşılaşma. fener dün ezile ezile yenildi ya puan kaybetti ya, hakemlerin bi tarafı tutuştu tabii !
hakemlerin acele ettigi mac, ulan bi durun be, bi bekleyin, belki kendimiz takiliriz.. daha bunun 29 maci var, subatta baslasaniz yine durdururdunuz.
beşiktaşımızın iyi futbol oynamadığı musabakadır. kafalar belli ki ukrayna'da oynanacak maçta kalmış. ama allah var bu beraberligi de hak etmedik.

gönül isterdi ki; geçen hafta gaziantepspor'un oynadıgı futbolun %10'unu oynasın da ibb'yi de tebrik edeyim. ama böyle bir şey söz konusu dahi olamaz. ibrahim akın ve efe dışında sahada oyunu öldürmek adına elinden geleni yapan ve futbol oynamak istemeyen bir ibb vardı.

maçı sunan ve yorumlayan ikiliye hiçbir şey demek istemiyorum. böyle rezil bir yorum yapılmaz. gözlükleri çıkarıp maçı öyle izlemek ve yorumlamak lazım. bana göre bir yorumcunun işi budur. zaten mustafa denizli'den ne bekliyorsun ki?

hakem ilginç bir maç yönetti bugün. verilmeyen gollerden çok ofsayt diye kesilen pozisyonlar canımı yaktı bugun. çünkü devamı belli degil... penaltı olur, kırmızı kart olur, her sey olur.

artık bıktık her sene aynı teraneyi izlemekten. ben ligin 5. haftası hakem konusmak zorunda mıyım ya?

geçen sene ankaraspor maçı ve verilmeyen goller, yenilen puanlar. bu sene daha 5. haftada aynı nakarat...

düdüğünün nohutunu...
yahu hakem arkadaş tamam sahada dalganı geçtin, eğlenceni yaptın daha ne uzatıyorsun ya. ertuğrul sağlam'a gidip kusura bakmayın demiş. resmen t.ssak geçiyor adam.

http://maraton.com.tr/news.php?news_id=57569

bülent yıldırım- ya hafız kusura bakmıyorsun dimi.keh keh keh.
sonrasında ibb li ekrem in nobre'nin pozisyonu için gol dediği maçtır.
Beşiktaş ın bir 2 puanının daha gasp edildiği maç.
beşiktaşkımız için kharkiv sınavı öncesi moral depolamak ve fenerbahçe ile puan farkını 7'ye çekerek liderliğini sürdürmek şanslarının kaçtığı bir 90 dakika olmuştur.

öncelikle ramazan günü, o havada, o el nino'Lu iklimin hüküm sürdüğü stadyuma giden 3-4 bin civarındaki beşiktaşlı'yı can-ı gönülden tebrik ediyorum. ertuğrul sağlam'ı da tebrik etmek istiyorum akabinde. zira 4. dakikada 1-0'ı yakalamışsın, ama sen ikinci golü atıp maçı bitireyim demiyorsun, takımın rölanti futboluna müdahale etmiyorsun, oyuna bir ön libero daha alıyorsun, bobo'yu sokmak için 75. dakikayı bekliyorsun. niye ? çünkü karşında real madrid var. maazallah 4'lük 5'lük yaparlar fazla açılırsan. bu yerinde taktiği nedeniyle kendisini bir kez daha kutluyorum.

beşiktaşımız'ın sayılmayan golleri mevzusunda aslında sayfalar dolusu yazı yazılabilir ama artık yazana da okuyana da yazık. o nedenle boşverelim. süleyman seba'nın zamanında dediği "ben bu takımın hakemi de yendiğine şahit oldum" sözünü hatırlayıp, "inşallah" diyelim.
bilenin bilmeyenin ahkam kestiği maç. kalecinin parmaklarının ucunun topa anlık dokunuşu topa hakimiyet değildir. bülent yıldırım kuralları bilmiyor da mı maçtan sonra özür diliyor. herkes olanların farkında.

geçen sene başlayan filmi izliyoruz. cuma günü kazanmak için hiçbir şey yapmayan fenerbahçe'nin kazanması için neler yapıldı, dün beşiktaş'ın elindeki maç alındı.

alıştık ak.