bugün

bu hutbeyi unutmuyorum çünkü diyanetten şuana kadar duyduğum en vicdani sözlerdi. çok iyi hatırlıyorum yine, bu hutbe iktidar içindeki seleficileri, cihadistleri rahatsız etmiş, diyanete paralel demişlerdi. tüm islam alemi bu hutbeye hak verip gereğini yapmadığı sürece, bundan önceki ve sonraki tüm katliamların ortaklarındandır.

"“Bağdat’ın sokaklarında, Şam’ın çıkmazlarında, Nil Nehri'nin kıyılarında kardeşin kardeşi öldürürken Allah-u Ekber demesi ne hazindir. Bebeklerin kulaklarına okunan tekbirin, artık onlar katledilirken duyulmaya başlanması ne büyük bir hüsrandır Ya Rab! Bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğunu öğütleyen bir dinin mensuplarının, bunu yaparken en yüce kelimeyi dillerine alabilmelerinden daha hazin ne olabilir. Tekbiri bir katlin, tekbiri siyasi bir emelin, tekbiri bir sûiistimalin, tekbiri bir ticaretin sloganı haline getiren Müslümanların 'hayye’ale’l-felâh' çağrısına mazhar olmalarını ne kadar bekleyebiliriz? Allah’ın büyüklüğünü küçük emellerimize âlet ettiğimiz sürece, nasıl kurtuluş umabiliriz? Allah’ın zulme razı olmayacağını bile bile, O’nun adını hayal edilemeyecek yerlerde tekbirlerle dillendirmek, islam’a karşı işlenen ne büyük bir cinayettir."