bugün

3.8 saniyenin ben kalp krizinin eşiğindeyken ne mutlu ki, topun çemberden geçmemesi ile lehimize bittiği maç. bu salonda, bu takımı zar zor yenen fenerbahçe ülkerin, geçen haftaki kazan maçı da düşünüldüğünde pek umut vermediği de bir gerçek.
zor bir takıma karşı alınan değerli bir galibiyettir. armani milano iyi takım arkadaş. çok şaşalı bir basketbol oynamasalarda iyi ve tecrübeli bir kadroları var. fenerbahçe kendi tam olarak kendi ayarında bir gruba düştü. gruptan çıkması için yapması gereken ilk adımı attı. darısı ger kalan maçlara.
son dakikada gelen ve bizlere neredeyse kalp krizi geçirtecek olan maç. bütün türk takımları böyle olmak zorunda dimi? hep maçı zor hale getirip ondan sonra kazanmak mazoşist bir zevk mi veriyordur nedir anlamadım? olan biz izleyenlere oluyor ama.* neyse kazasız belasız atlattık bu maçı da.
salondaki kameraların konumundan mıdır yoksa kayıt yapan kameraların mikrofon probleminden midir bilinmez, maç boyunca oyuncular serbest atış atarken tribündeki abilerin davarvari yorumlarına maruz kaldık. amerika'daki maçlarda duyulmuyor böyle şeyler. hatta yorumlardan biri mason rocca o egzotik stiliyle atış yaparken geldi 'o nasıl atış lan ayı'. bu arada milano ne yarro takımmış arkadaş. bırak organize hücum etmeyi istikrarlı bir biçimde boş turnike kaçırdı adamlar.
bu takımla kendi evinde başa baş oynadı ya ne deyim ben daha fenere.
umudumuz efes.
13000 kişiyle zar zor galip geldiğimiz maç. maçtan ziyade salon olağanüstüydü.