bugün

uefa şampiyonlar ligi'nde garipliklerle dolu 2003-2004 sezonunda oynanmış bir grup maçı. pek çok futbol otoritesi der ki thierry henry'nin kariyerinde oynadığı en iyi maç budur. merak edenler için söyleyelim emre belözoğlu oynamamıştır. highbury'deki ilk maç hatırlayacağımız üzere turnuvanın açılış haftasında oynanmıştı ve nerazzurri şaşırtıcı bir şekilde o sezonun makine gibi top oynayan gunners'ını 35 bin ingiliz önünde 3-0'la derbeder etmişti, detaylar için: (bkz: 17 eylül 2003 arsenal inter milan maçı). sezonda ilk haftalar geçildikten sonra taşaklarının ağırlığını gerek ligde gerekse avrupa'da terazide hissettirmeye başlamıştı o ayrı. alberto zaccheroni yönetimindeki italyan tarafı ise muhteşem arsenal zaferinden sonra dinamo kiev'i güç bela yendiler, sonra moskova'ya gittiler ve -10 derecede lokomotiv moskova önünde 3-0'la dağıldılar, burada da yenemediler ve krize girdiler. serie a'da da ezeli rakibi rossoneri'nin ve roma'nın çok arkasında kalan ve şampiyonluktan uzak olan ekip haftasonu aldıkları 6-0'lık reggina galibiyetiyle çıkış arıyordu ki babaları arsene wenger kapıda belirdi.

küçük bir hatırlatma gerekirse, gunners o sezon kolları beyaz, kırmızı fon üstüne beyaz "o2" göğüs reklamlı şahaneler şahanesi bir nike iç saha forması giymekteydi, bu maçta da onları giydiler. şahsım bu formayı galatasaray formasının yanında arabanın ön koltuğuna geçirmiştir, esnetip sikertmiştir neyse, inter de klasik lacivert siyah çubuklu formayla sahadaydı.

ilk maçta gunners saldırgan gibi gözüküp de hezimete yelken açan taraf olurken, burada da çekingen başladılar. inter daha hevesli ve baskılı taraf olarak göze çarparken thierry henry'nin ceza sahası içinde tam köşeye o meşhur plaselerinden biri geldi ve perdeyi açtı. buna karşılık olarak italyan tarafın olgunluk çağlarını yaşayan ve taraftarın da gözünden düşen golcüsü christian vieri sol çaprazda önünde bulduğu topa gelişine çakmış, top sol campbell'ın ayağından sekip aşırtma şekilde kaleye giderken jens lehmann'ın ellerinden sekip üst direğe çarpmış ve içeri düşmüş, bu tamamen şans eseri gelen garabet golle inter beraberliği sağladıktan sonra christian vieri hiç ama hiç sevinmemiş, bu hareket ise şahsım tarafından çok takdir görmüştür. tribünlere en iyi postasını koyduktan sonra bu garip golden sonra sevinmesi halinde üzerinde oluşturacağı potansiyel antipatiden de en iyi şekilde kurtulmuştur. ayrıca yılların memur saçlı christian vieri'si 30'undan sonra taraftar baskısıyla da bunalıma girmiş ve saçları uzatmış, briyantini dayamış üstüne bir de taç takmıştır. bu tür abuk bir imaj değişikliği ondan önce en son '97 civarı hakan peker'in salına salına klibi esnasında bıraktığı top sakalıyla beraber görülmüştür. ilk yarı 1-1 bittikten sonra highbury'nin aslanları tokmağı eline alacaktır...

ikinci yarının hemen başında altıpas civarında fredrik ljungberg'in önünde bulduğu topu toldo'nun yanından ağlara yollamasıyla yeniden öne geçmiş, bu andan sonra da giuseppe meazza'da kabus dolu dakikalar başlamıştır. inter'in birkaç tane cılız atağı dışında milano'da tarih yazılmaktadır. maçın son bölümlerine kadar tek farklı arsenal üstünlüğü devam etmişken buradan sonra kayış kopar. normal sürede bitime 5 dakika kala farkı 2'ye çıkaran gol teşrif ettiğinde aslında thierry henry denen herifin kariyeri kısaca özetlenmiştir, evet herifin futbol kariyeri boyunca nam salan bütün yetenekleri bize sergilenmiştir, 3. gol nasıl mı olduydu? henry kişisi orta saha civarından aldığı topu lokomotif gibi götürdü javier zanetti ile kol kola. bu sahne bize 1996'daki goran vlaovic-alpay özalan aşkını hatırlatmadı da değil, henry metrelerce yıkılmadan sürdükten sonra ceza sahasında bir mola verdi, bir kere daha bastı gaza, zanetti'nin koşmaktan mala bağlamasından sonra sol çaprazdan müthiş bir şutla francesco toldo'ya rahmet okuttu: 1-3. ilk golde de meşhur plase olayını görmüştük zaten. sonra çivisi çıkan maçta edu da golünü attı, o sezon daha sonra 2. turda celta vigo'ya da deplasmanda 25 metrelik şahane bir gol atacak olan edu'nun bu golü ziyadesiyle sürpriz olmuştu. perdeyi kapatan golü de robert pires son dakika içerisinde ağlara yollayınca milano'da tarihi bir skor ortaya çıkıyordu. okuyalım: fc internazionale milano : 1 - arsenal fc : 5, böyle bir şey. son 5 dakikada 3 gol yiyen inter milan tarihi yazmıştı, belki de önceki sezon son 5 dakikada 3 gol atarak bursaspor'u 4-0 yenen diyarbakırspor gibilerdi, ucundan yenilecekken son 8-9 dakikada 4 gol yiyerek aydınspor'a 6-1 yenilen fenerbahçe durumudur bu.

bundan sonra inter taraftarı takıma iyice küstü, şaşırtıcı olansa alberto zaccheroni'nin maçtan sonra "bakmayın bu takımın farklı yenildiğine, takımımdan çok memnunum, sahada gösterdikleri mücadele muhteşemdi" minvalindeki sözleriydi. halbuki maçın ikinci yarısında sahada inter diye bir şey yoktu, ilk yarıda vardı evet. nerazzurri o şl sezonunda grubu 3. sırada bitirdi ve uefa kupası'na katılmaya hak kazandı. bundan sonra akılda kalan en net şey bu sahada benfica ile oynadıkları tek kelimeyle muhteşem 4-3'lük 4. tur rövanş maçıydı, l'om sonraki el ellerine verdi, onların da kafasına los che verdi neyse. serie a'da milano'nun kırmızı tarafından 23 puan fark yediler sezon sonunda, sonra da zaccho bavulları eline alıp dubai'ye gitti. arsenal de gitti çeyrek finalde chelski'ye elendi ama ligi en iyi averaja sahip, en çok gol atan takım ve açık ara namağlup şampiyon olarak tamamladılar, bu da böyle. kanımca uefa şampiyonlar ligi tarihine geçer bu başlıktaki maç, aynı ilk maç gibi. haydi esen kalın...
güncel Önemli Başlıklar