bugün

hüzünlü bir sevgililer günüdür.

ah ki ne ah, dökülen takvim yaprakları gibi bir bir geçen zalim yıllardan, gerek felsefi, gerek sosyo ekonomik, gerek te kader denen bahanelerle partnersiz geçmiş bir 25 yıl, dile kolay bir çeyrek asır efendim... sevgilisiz olmak iyi değil be azizim. hele ki o gün, illaki herkes kıç kıça, ne bileyim dudak dudağa, en hödük herifi bile bi' romantikken sap gibi dolaşmak, hakikaten farklı duygular veriyor yani. sokakta yalnız başınıza yürürken, çiçek satan teyzelerimizin, buyur kardeş sevgiline bir çiçek al demesi, üstüne gevrek gevrek sırıtmaları nasıl koyuyor bir bilseniz adama, anlatılamaz bir duygu efem.

var olmayan ama olmasını istediğimiz, yollarını gözlediğimiz, ne zaman kalbimi gümletecek diye beklediğimiz, şefkatle adonis kollarımıza sarmak istediğimiz sevgili... bizi sevsin... çok şey mi isteriz acaba, karşılıklı olursa sevgi ne de güzel olur değil mi? beni merak etsin... merak edilmek de güzel olmaz mı karşılıklı olarak, haber alınamayınca "acaba ne oldu, başına bir şey mi geldi" diye endişelenmek, hoş olmazmı beni şımartsa... ooofff of!..

azizim, bu da çok değil hani birazcık kedi gibi şımartılmak kimin hoşuna gitmez ki, hepinizin kafa salladığını görür gibiyim.. gözlerimin içine bakarak beni sevdiğini söylesin ühühühü..

hani nerde, bu kadar ihtiyacım varken niye yok, yine sevgililer günü geliyor ve o hala yok..."oo shiitt." *
25 yılı elizabetle geçirmektir.
14 şubat güdüsünde boğulmaktır...

(#10801178)
23+2=25 (nirvanaya ulaşmama az kaldı.)
program şimdiden hazır muhtemelen 'yalan dünya' izliyor olacağım.
güncel Önemli Başlıklar