bugün
- kent lokantası niye bedava değil demek21
- nervio'ya aşık olmak11
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası9
- evlilik15
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi14
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası26
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- karınıza range rover alır mısınız23
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır17
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi15
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
yanmış yüreklerin ağıtıdır... gözü yaşlı anaların, bakışları puslu babaların ağıtıdır. şehit ailelerinin, açılım üzerine iç yangınlarının dışa yansımasıdır.
"benim çocuğum ne için can verdi?" sorusu cevapsız kalmıştır, bırakılmıştır... katilleri ve katillerinin işbirlikçileri hayatlarını yaşarken, içerideki elebaşının osuramaması üzerine doktorlar, aşçılar seferber edilirken... evladının acısından baygınlık geçirenler, kalbi sıkışanlar, nefes almakta zorlananlar vardı. verdiklerini hiçbir şeyin geri getiremeyeceği aşikar. oysa onurları çiğnenmemeliydi bu insanların. "evladınız bir hiç uğruna can verdi" demeye gelmemeliydi laf... bu kadar kırmaya, bu kadar kahretmeye kimsenin hakkı yoktu ve olamazdı da.
"anne" dedi bir genç. sonra düzeltmek ister gibi yineledi "anam" diye kuytuda elini yüzüne kapatıp da hıçkıra hıçkıra ağlayan şehit annesine... öptü ellerini, yüzlerine sürdü, kokladı. o an gözü yaşlı kadın sarıldı gence. öyle sıkı, öyle içten, öyle karşılıksız, öyle hasretle sarıldı. hıçkırarak "oğlum" dedi. ki gerisini getiremedi...
şehitlerimiz, mezarları başında anıldıktan sonra bir yürüyüş olacaktı ki yasal... kimse lastik yakmadı, molotof kokteyli atan olmadı, zılgıtlar atılmadı, "siz de bize katılın" baabında cam-camekan kırılmadı. sloganlar atıldı "türk halkı uyuma şehidine sahip çık!" denildi. kimisi gösteremedi sahip olduğu hassasiyeti, bırakmadı dükkanını, katılmadı. kimisi yürüyüşleri sevmiyordu, alkışlamakla yetindi. sonra genç kenara geçip sadece seyretti. olduğu yerde kalarak, avuçlarını patlatana kadar alkışlayarak. trafik ise yürüyüş yapanların ardından yavaşça seyrini sürdürmekteydi... sonra yürek dayanmadı, sonra gönül kabullenmedi, sonra bilinen bütün küfürler sıkılmış diş aralarından edildi, sonra öyle bir yemin edildi ki... ne kadar suçlu varsa, o kadar da cezalı olacaktı, olmalıydı. bu uğurda da en ufak bir ayrıcalık gözetilmemeliydi. günü gelecek öyle de olacak...
"benim çocuğum ne için can verdi?" sorusu cevapsız kalmıştır, bırakılmıştır... katilleri ve katillerinin işbirlikçileri hayatlarını yaşarken, içerideki elebaşının osuramaması üzerine doktorlar, aşçılar seferber edilirken... evladının acısından baygınlık geçirenler, kalbi sıkışanlar, nefes almakta zorlananlar vardı. verdiklerini hiçbir şeyin geri getiremeyeceği aşikar. oysa onurları çiğnenmemeliydi bu insanların. "evladınız bir hiç uğruna can verdi" demeye gelmemeliydi laf... bu kadar kırmaya, bu kadar kahretmeye kimsenin hakkı yoktu ve olamazdı da.
"anne" dedi bir genç. sonra düzeltmek ister gibi yineledi "anam" diye kuytuda elini yüzüne kapatıp da hıçkıra hıçkıra ağlayan şehit annesine... öptü ellerini, yüzlerine sürdü, kokladı. o an gözü yaşlı kadın sarıldı gence. öyle sıkı, öyle içten, öyle karşılıksız, öyle hasretle sarıldı. hıçkırarak "oğlum" dedi. ki gerisini getiremedi...
şehitlerimiz, mezarları başında anıldıktan sonra bir yürüyüş olacaktı ki yasal... kimse lastik yakmadı, molotof kokteyli atan olmadı, zılgıtlar atılmadı, "siz de bize katılın" baabında cam-camekan kırılmadı. sloganlar atıldı "türk halkı uyuma şehidine sahip çık!" denildi. kimisi gösteremedi sahip olduğu hassasiyeti, bırakmadı dükkanını, katılmadı. kimisi yürüyüşleri sevmiyordu, alkışlamakla yetindi. sonra genç kenara geçip sadece seyretti. olduğu yerde kalarak, avuçlarını patlatana kadar alkışlayarak. trafik ise yürüyüş yapanların ardından yavaşça seyrini sürdürmekteydi... sonra yürek dayanmadı, sonra gönül kabullenmedi, sonra bilinen bütün küfürler sıkılmış diş aralarından edildi, sonra öyle bir yemin edildi ki... ne kadar suçlu varsa, o kadar da cezalı olacaktı, olmalıydı. bu uğurda da en ufak bir ayrıcalık gözetilmemeliydi. günü gelecek öyle de olacak...
güncel Önemli Başlıklar