bugün

sel felaketi, deprem felaketi, x felaketi, y felaketi...
her doa olayına felaket diyoruz, ağız alışkanlığı olmuş, buna da felaket diyelim de insanoğlu olarak sorumluluktan kurtulalım, suçu allah'a, doğa'ya yükleyelim(!)...

ülkemizde meydana gelen felaketler sonrası mantık bu.

dün gece giresun'da olanlar da "felaket" olarak tanımlanıyor.

ne kadar kolay...

giresun'da meydana gelen felakette 3 kişi hayatını kaybetmiş. 12 kişi kayıp.

felaketin boyutlarını şu fotoğraftan anlayabilirsiniz;
görsel
görsel

1 jandarmamız da şehit olmuş.
görsel

şehir merkezinde araçlar selde şöyle yüzüyorlar.
https://twitter.com/balla...tatus/1297405854057222144

bakınız hapsedilmeye çalışılan dere kendine ait olanı geri almış;
https://twitter.com/DoguK...tatus/1297281735261065216

şu fotoğrafa iyi bakınız;
görsel

burası bir dere yatağı.
binaları görüyorsunuz.
beton tanrısına tapan kuş beyinliler, bir yere beton döktüklerinde tüm sorunları çözdüklerini sanıyorlar.

yine şu fotoğrafa iyi bakın.
görsel

derenin üzerini kapatıp, dereyi beton kanala hapsetmeye çalışmış kuş beyinliler, üzerine de yol yapmış ve bütün sorunları çözdüğünü zannetmiş.
ama beton kanala hapsetmeye çalıştığı su her şeyi yıkıp geçmiş...

ulan, sel felaketinin yaşandığı yerlerin isimlerine bakın;
1-dereli,
2-yağlıdere.

bu yerleşim yerlerinin isimlerinde bile "dere" var. ama sen dere olan yere şehir kuruyorsun kuş beyninle, sonra da "felaket" deyip suçu allah'a yüklüyorsun.

rezil insanoğlu...

oysa ki herkes bilir, coğrafya derslerinde bir klişe vardır.
ege'de dağlar denize dik, karadeniz'de paraleldir.

işte denize paralel olan o dağlardan yüzlerce dere dik olarak denize iner karadeniz'de.
ve işte yukarıdaki yerleşim yerleri, denize dağlardan dik olarak inen derelerin yataklarına kurulmuş.

bu şekilde kurulmuş yüzlerce köy, ilçe var karadeniz'de...

hadi dere yataklarına şehir kurmuşsun, neden dere yataklarına beton döküyor, dere sularını beton kanallara hapsetmeye çalışıyorsun?

yine her gördüğün dereye hes yapıyor, doğanın dengesini bozuyorsun.
bugün gidin bakın her derede bir hes var.
ülkede eneri arzı fazlası varken, her dereye hes yaparak enerji yağmalaması yapmanın sonuçları bunlar işte...

kuş beyinliler.

dünya 4.5 milyar yaşında, insanoğlu ise sadece 200 bin.
sen 200 bin yaşındaki varlığınla 4.5 mlyar yıllık doğa anaya kafa tutabilir misin?
Doğa kendisinden alınanı geri almıştır. Geçmiş olsun.
Tengir elektriğe zam gelince de bik bik ötüyorsun buralarda ayranına da bir şey olsun istemiyorsun oturma organına da.
Vasıfsız insanlar tarafından yönetildiğimiz için bu tür normal olan yağışlar hep felakete evrilecektir.

Doğaya rağmen bir yaşam kuramazsın.

Doğa ile girdiğin bir savaşı kazanamazsın.

Karadeniz insanı o doğanın dilinden anlar, fakat işin içine devlet girince böyle oluyor.
(bkz: doğa siker)

Sen düzeni bozarsan para için ohh iyi kapattık eee diye avucunu ovuştursun gün gelir seni kucağa alır o dereler o denizler dağlar.
Selin gerçekleştiği ilçe sakiniyim.

entrylere bakınca herkes mimar mühendis ya da siyasi figüre dönüşmüş.ilçemizin nüfusu 20-25 yıldır aynı.yeni yerleşim yok sürekli göç veriyor.sarp kayalıkların arasında kalmış küçücük bir ilçe.

Karadenizin bir çok yerinde yollar hep dere yataklarında.insanlar evlerini yola yakın yapıyor.TOKi yok rantçı müteahhit yok.herkes bireysel çabasıyla bina yapıyor.

Yani ilçenin hinterlandı çok kötü.6000 nüfuslu bir yer.etrafında bina yapacak müsait arsa yok.tek alternatif ilçeyi yükseklere taşımak.
doğanın katli sonucunda başımıza gelmeye başlayan hazin olaylardan biri. Karadeniz bir de bu adamların kalesi.
2009-2011 yılları arasında Giresun’da kaldım. Giresun öyle bir şehir ki...

2009’da gittiğim sene ben gitmeden birkaç ay önce yine sel felaketi olmuş. Şehrin her yeri çukurlarla doluydu. Hatta kimileri hatırlar; Giresunspor o sene ilk 5 maçını inönü stadında oynamıştı, sahaları mahvolduğu için.
Neyse... Öyle bir şehir düşünün ki, merkezinde hiç düz alan yok. Sadece Karadeniz sahil yolu ve limanın olduğu yer düz ki; oralar da doldurma zaten. Şehir baştan aşağı yokuş, falez.
Ev bakmaya gittik. Evin kendisi yol üzerinde. Evin balkonu uçurum. Balkon çökse 100 metre aşağıya düşüyorsun yani.

Bu şehirde 2 tane halı saha vardı. Birisi limanda Deniz seviyesinde. Diğeri tepede, fındık bahçesine yapmışlar. Tepede oynadığımızda sis çökerdi birbirimizi göremezdik.
Ve Giresun öyle bir yağmur alıyor ki; 2009 Eylül ayında gittiğimde 45 gün güneş yüzü görmedim, psikolojim bozuldu, Okulu bırakıyordum neredeyse. Yağmurdan ıslanmaya o kadar alışmıştım ki artık şemsiye taşımıyordum, yağmurdan ıslanmak koymuyordu.

Çünkü biz normal şehirlerde yağmur başlayınca yarım saat oturup durmasını bekleriz. Giresun’da yağmur başlarsa 3-4 gün hiç durmaz. Haftada 2 kez yağmur yağar. Biri 4 gün biri 3 gün sürer. ‘Biraz bekleyelim yağmur durunca gideriz’ gibi bir kavram yoktur Giresun’da.
burası bir dere yatağı.
binaları görüyorsunuz.
beton tanrısına tapan kuş beyinliler, bir yere beton döktüklerinde tüm sorunları çözdüklerini sanıyorlar.

yine şu fotoğrafa iyi bakın.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2067934/+

derenin üzerini kapatıp, dereyi beton kanala hapsetmeye çalışmış kuş beyinliler, üzerine de yol yapmış ve bütün sorunları çözdüğünü zannetmiş.
ama beton kanala hapsetmeye çalıştığı su her şeyi yıkıp geçmiş...

*******************

çok güzel yazı .

" hakkıdır betona tapan kabilemin izmihlal "
gecmis olsundur.
Geçmiş olsun Giresun.
Ölenlere rahmet diliyorum.
Umarız daha fazla can kaybı olmasın
Allah beterinden korusun. Allah rahmet eylesin 5 vatandaşımız hayatını kaybetmiş 11 vatandaş kayıp 133 vatandaş kurtarılmış. Dere yatağına yerleşim yeri kurmanın handikapları bunlar. Sürekli yağış alan bir bölge. Şehir planlama türkiyede sıfır maalesef. Yerleşim yerleri kurulurken Vatandaşın kendi başının çaresine bakması bu kadar oluyor..
Adı üstünde o bölgenin ismi dereli.
Dere yatağına ev yapan, yaptıranların vebali çok büyük.
Geçmiş olsun dilemekle ihmalen öldürülmüş insanlar geri mi gelecek ?
Geçmiş olsun acil şifalar.devlet tedbir almalı.
Şehir dediğin üst yapıdır, almanlar şehir kurarlarken "alt yapıdan" yani görünmeyen yapıdan başlarlar, batı devletlerinin çoğunda şehirlerin, şehir üst yapısı mevcutken, her yeri kazıp şehre alt yapı donanımı kazandırılmasının sebebi, ve önayak olan gücü, Almanya 'dır.

-) Bir şehirde yaşayacak insan sayısına göre artık su, pis su, temiz su boruları döşenir, 100 bin kişi aynı anda sıçacak olsa bile kapanmayacak kanallar şehirlerin altına inşa edilir. Tam tersi bi şekilde 100 bin kişi aynı çamaşır yıkamaya kalkacak olsa su kesintisi olmadan gereken miktarda suyu evlerdeki musluklara taşıyacak sistemler inşa edilir ( yoksa habire su kesintisi yapmak zorunda kalırsın)... büyük lojistik çalışma gerektirir bu konu. Ama bu işi yapmazsan onun ceremesini o şehrin yaşayan sakinleri çekecektir.

-) elektrik, doğal gaz sistemleri inşa edilir. Ben 20 yıldır almanya 'dayım, en ücra köşesi de dahil bir tek kere elektriğin kesildigine denk gelmedim.

-) nehir sistemleri ; milyar euroluk sistemlerdir. Avrupa devletlerinin büyük şehirleri büyük , dere de değil, resmen nehirler üzerine inşa edillmişlerdir (örnek; paris, berlin, Köln, Bonn, Viyana, Budapeşte, londra, lyon ...). Bu nehirler derindirler, hepsinde oldukça büyük gemilerle yük ve yolcu trafiği mevcuttur.

Eskiden bu nehirler kışın alplerde biriken karın erimesi sebebiyle taşarlarmış, çok büyük kayıplar verilirmiş , ren nehri mesela genişliği 350 400m derinliği 15-20 metre olan bir doğal su yoludur, o taşma durumuna geldi mi ne Köln ne Düsseldorf dinler, önüne ne çıkarsa alır götürür ...aynı şey main nehri için de geçerlidir, main nehrinde içine 500 kişi sığan gemiler yüzer !!...main taştı mı Frankfurt un yarısını önüne katar, öyle armut gibi bakakalırsın ...elbe desen ayrı bir boktur, tuna desen bomboktur ...

Bunlar ... şakaya gelir konular diildirler, ıslah edilmeleri iktidar ya da ideoloji üstü konulardır. En sağ iktidar da en sol iktidar da birinci önceliğini buna ayırmak zorundadır. O kanalları yapmak 20 yıl mı sürer, 30 yıl mı sürer, arada sen ölürsün, senden sonrakiler mi bitirir, 400 milyon euro mu tutar 500 mü, o önemli diildir. Kanallar açılır, sunni göller oluşturulur, yapay nehir yatakları kazılır , bunlar yapılır, yapılmak zorundadır. Yoksa tuna nehri bigün gelir, senin o özene bezene 1000 yılda inşa ettiğin viyana şehrinin bi günde anasını zikertir, hiç de acımaz valla ...eline de 150 bin ölü 2 milyon da evsiz verir, böyle göt gibi kalırsın ortalıkta.

Türk milleti de önünde sonunda iktidar üstü konular olduğunu öğrenmek zorunda kalır. Yoksa bu ve benzeri olayları daha çoookk yaşayacaktır.

Giresun 'a geçmiş olsun ... Ama artık lütfen olayı öğrensinler ...
görsel
Hasar alan yerler mahalle evlere bakın.
Çoğu yeni yapılar, imar affı izinleri ile gelinen durum.

Istanbul depreminde de artık imar affı ile para karşılığında alınan ruhsatlı tapulu imarı olan depreme karşı yetersiz çürük sağlıksız evler yıkılacak.
Bu seller bu Corona salgını felaketler bizim için istanbul da yaşanacak büyük yıkımın tatbikatı oluyor.
Keşke ders alsak.
muhtemelen seneye tekrar edecek durumdur.
bütün giresun halkina geçmiş olsun.
görsel
Geliyorum diye bas bas bağıran bir doğa olayına felaket diyorlar. Evet felaket ama kendi ellerinle hazırladığın bir felaket. Sana kim dedi dere yatağına ev yap diye, sana kim dedi akarsuyun yatağıyla oyna diye? Ev yapacağım arazi açacağım diye ağacı ormanı dogramani doğamı soyledi? Daha once defalarca provasını yapmıştır tabiat ana bu olayın bak gelirsem yıkar geçerim demiştir ama dinleyen kim? Elden bir şey gelmiyor şu an için sadece şehit olan askerimize ve vatandaşlarımıza rahmet dileyebiliyoruz. Umarım bu son olur.
bazı yerlerde nehir yataklarını taşmasına 2 parmak bile kalmamıştı.
hala musluklardan çamur akıyor...
Trabzon, rize ve giresun sırasını savdı.

Bakalım şimdi başsağlığı dileme sırası hangi ilimizde.

Televizyona çıkıp, gereken her şey yapılacak diyen yetkilileri her zaman görüyoruz. Ama bu doğa olayları her defasında afete dönüşüyor ise, yapılan hiç bir şey olmadığını anlamak için zeki olmaya gerek yoktur.
Karadeniz insanı buna alışmalı artık senede bir iki yaşıyacaklar bu durumu yapacak bir şey yok yedikleri hurmalar şimdi tırmalar.

Asıl büyük yıkımı uzungöl yaşayacak öyle böyle değil haritadan silinecek çünkü doğa çarpık plansız betonu affetmez.
Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Arı: Okuma oranı arttıkça
beni afakanlar basıyor .

https://www.youtube.com/watch?v=bqH7Tz7i0Vg
söylemesi pek kolay sorumlusu asla yok ve malasef 2 gün sonra unutulacak muhtemelen seneye aynı şey tekrar olacak aynı bakanlar gelip aynı şeyleri söyleyip arkalarını dönüp gidecekler işin en anlamsız kısmı ise yöre haklı aynı insanlara oy verip sonra oturup ağlayacak.
güncel Önemli Başlıklar