bugün

bir halk masalının tematiğini oluşturan ifade. masal da şöyledir.

bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir diyar varmış. o diyarda türlü türlü insan yaşarmış. bu insanların bir başkenti varmış ve o başkentte gözleri felfecir okuyan uyanık mı uyanık bir belediye başkanı varmış. o diyarın önceki cumhurbaşkanı çok menem bir adam olduğu için diyar sakinleri yaşanan kuraklığı cumhurbaşkanına bağlamışlar, öyle ki o adam gittikten sonra yeni seçilen cumhurbaşkanı gelir gelmez çötenk diye gök gümbürtülü yağmur yağmış. takdir-i ilahi işte.

(bkz: neyse)

gel gelelim sonra yeniden yağmur yağmaz olmuş. aynı kuraklık aynı susuzluk. aksi gibi gözleri felfecir okuyan belediye başkanının belediyesi bir de haftada iki defa temiz su borularını patlatıp zaten biten suyu iyice tüketmez mi? hemen kafaları çalıştırmışlar ne yapalım ne yapalım? "şurada bir ırmak var o ırmağın suyunu bu diyara getirelim" demişler. yapmışlar da netekim.

neyse, sonra gözleri felfecir okuyan belediye başkanı "hele bir bakın nasıl bu su temiz mi değil mi?" diyerek araştırmalar yaptırmış. "asktir lan" demişler hep bir ağızdan araştırmaların sonucunda ırmağın suyunda arsenik ve siyanür çıkmış. ama el mahkum göt gardiyan nihayetinde su yok siyanür miyanür içilecek! su yok çare yok. e tabi sesler yükselmiş, cin fikirli cinyıs belediye başkanı da yükselen sesleri kesmek için, kimseye haber vermeden dayamış ırmağın suyunu bu diyara. sonra da demiş ki,

"nihohaha haber verip içirseydim hepiniz ishal olacaktınız dimi lan dallamalar, günde bir vakit alnınız secde görmez beş vakit şikayet edecektiniz. bak haber vermeden içirmedim resmen yedirdim size suyu lan. zehirlenip ishal da olmadınız katı sıçmaya devam ettiniz. şş bana bakın ey ehl-i diyar 21 gündür arsenikli su içiyorsunuz özür dilerim."

(bkz: isim vermemek)