bugün

semiiiiiih semiiiiiih semiiiiiih semiiiiiih semiiiiih semiiiiih semiiiiih semiiiiiih diye çığlıklar atmak istediğim maç.
hayatımdaki en güzel anılardan birine sahip olmamı sağlayan maçtır.

o gün kontur turizm otobüsü ile istanbul'dan konya'ya gidecektim. maçın ilk yarısını yazanede izleyeyim diye otogara erken gittim. maçın ikinci yarısı başlarken esenlerden yolculuk başladı. her zaman sen istemesen dahi açtıkları tv bu sefer çalışmıyormuş, yani otobüste 2. yarıyı izleme bir hayal oldu. neyse radyoyu açtırdık. 2. köprü üzerinde iken uzatmaların son dakikası oynanıyordu. rüştü golü yediği zaman dünya başımıza yıkıldı. içerden "kapat abi kapat" şeklinde sesler yükseldi ve kaptan radyoyu kapattı. sonra köprü üzerinde o trafikte "goollllll" diye sesler yankılandı. hemen açtık 1-1 olmuş. tepişen insanlar yüzünden köprü sallanmaya başladı. bizde otobüsten indik ve tepindik. sonra bi taksici "abi ne seviniyonuz daha penaltılar var" dedi. doğru ya dedik neyse bindik otobüse. penaltılar sonucu kazanınca kavacık'tan yolcu alıyorduk. yarım kalan tepinmeyi burada gerçekleştirdik.
semihin maçı kurtardığı turnuvanın adamı olduğu maç.
hayatımın maçıdır. hayatımda pek çok maça gittim, hiçbirinin bilet kuyruğunda bu kadar cefa çekmedim; ama yine de hiçbir maç bu kadar cefaya değer değildi. efsane maç. penaltıların olduğu kalenin arkasındaki tribünde olanlar için ise, daha da efsanedir. zaten futbol açısından da mucize bir maçtır.

duygulandım lan. o zamanlar milliyetçi duygular falan da vardı, sadece vatan değil millet sevgisi falan da eklenince ne guru verici maçtı.
asla hafızalardan silinmeyecek olan maçtır. ulan ne günlerdi be.
aglattiniz ya lan beni maçıdır.
uzatmanın uzatmasında götümüzün kurtulduğu maçtır.
sevinç esnasında salondaki 100 yıllık halıyı kaldırıp fırlattığım maç. öss stresinden kurtulmanın verdiği rahatlık da vardı, seni bile kaldırabilirdim süper mario.
son saniyede bile olsa allah'ın hep bir kapı açabileceğini gösterdiği için tekrar tekrar seyrettiğim maçtır. golü yemişiz, tüm aile fertleri yıkılmış. tabii televizyon üzüntüyle kapatılmış maç sonu beklenmeden. herkes dağıldı, ben de odama gittim. hırs küpü olmuşum. "böyle bitmemeli! böyle olmamalıydı!" diyorum kendi kendime. "ne olur allahım! sen istesen olur herşey. ne olur olağanüstü bir galibiyet daha alsak, maç bitmemiş olsa, gol atsak." diye o anda milyonlarca kişinin duasına kendiminkileri de katıyorum.

sonra bir ümitle geri dönüp televizyonu açıyorum. rüştü topu dikiyor, semih topa vuruyor ve gol. kimse inanamıyor ne olduğuna. hırvatlar o anda kaybediyor zaten maçı. ama milyonlar dönüyor kalplerine ve usulca fısıldıyor. "biliyordum allahım. çok teşekkürler..."

halen tekrar tekrar açıp seyrediyorum, ne zaman motivasyona ihtiyacım olsa. ne zaman bitti herşey olmaz artık diye düşünsem aklıma bu maç geliyor. ne zamandır yaşamıyoruz böyle şeyleri. belki de kaybettik inanç ve azmimizi. sahi yeniden yaşasak o günleri diyorum. yeniden gol sesi bütün sokaklarda inlese. ama bugün en basit takımlara bile direnemeyen ruhsuz bir takım olduk. inşaallah yeniden o mücadeleci, yırtıcı takım olabiliriz.
bir özelliğimizi göstermiştir. yumurta kapıya...
akan göz yaşlarımla birlikte "nooldu lan ibne (bkz: slaven bilic) diye bağırmama neden olan maçtı. ne zaman izlesem hala gözlerim doluyor ve semihe saygı duyuyorum.
maci son dakikalarina kadar ayakta izledik abim ben ve kizkardesim. o son dakikada gelen golun siniriyle televizyonu kapatim kosarak. sonra kizkardesim catti bana sana n'oluyor gibisinden. ya son dakikada gol yemissin daha neyini izleyeceksin derken ben o tekrar acti televizyonu. tam da o saniyede rustunun topu orta sahadan semihin onune dusuyordu. biz boyle televizyona alik alik bakarken gol oldu. ilk idrak edemedik kardesimle cunku hala birbirimize bagirmakla mesgulduk ama imkansiz gerceklesmisti ve biz gol atmistik. tekrar goruntuleri verilince kendimize geldik. sonra birbirimize sarilarak balkona kostugumuzu avazimiz cikana kadar bagirdigimizi hatirliyorum. bunu bir de elin memleketinde yapiyoruz tabi. ama ne demisler turkler her yerde, sanki gurultuden kiyamet kopuyor oyle bir cosku patlamasi yasaniyor. sonra o bitmek bilmeyen penaltilar. o esnada elimi o sekil bu sekil sallarken duvara vurup catlatmisim. sonraki gun agriyla uyaninca anladim ancak, bir onceki gun zafer sarhoslugundan olsa gerek hic birsey hissetmedim.

o gun saniyorum elini, kolunu, bilegini catlatanlar kiranlar cogunluktaydi. belki sandalyeler havada ucustu, belki koltuklar coktu ama boyle bir mutlulugu bir daha hic yasamadik milli takim olarak. o yildan sonra bir cokus donemine girdik. ben milli takimin maclarina bakmayi o yil biraktim. yazik cok yazik gercekten. saniyorum o ruhu kaybetti milli takim. o zaman baskaydi bambaskaydi. umarim gun gelir, tekrar boyle bir heyecan firtinasi yasariz.
Asla unutamadigim maçlardan biridir. Diğeri çek Cumhuriyeti macidir.
O zaman herşey daha güzeldi.
Sen son dakikada gol ye sonra hemen bir daha at. Aaah ulaan ahhhh.
semih gibi bir forvetin değerini bilmeyen türk futboluna kapak olmuş maçtır. bi daha da öyle bir turnuvayı, öyle bir maçı, öyle bir kadroyu göreceğimizi zannetmiyorum.

edit: açın bir iki milli takım şarkısı dinleyin keyfiniz yerine gelsin.
Emre piçinin Türk taraftarlara ana-avrat küfrettiği maç.
Aklımda kalanlardan birisi Rüştü son penaltıyı kurtarınca ömer Üründül'ün aööö diye haykirmasi.
Hayatımın en güzel anılarından birisiydi bu maç. milli birlik ve beraberlik kavramını ilk defa semihin golüyle birbirini tanımadığı halde delicesine sarılan insanlara tanık olarak yaşamıştım. nerde o günler ah nerde o günler.
A spor da 28 mart 2016 pazar sabahı tamamının tekrar yayınlandığı maç.
(bkz: nostalji)
hırvatistan'ın sonuna kadar hak ettiği, ancak türkiye'nin futbolun azizliğinden faydalanarak, oynamadan bala göte kazandığı maçtır. fazlasıyla abartılır.
çoğu otorite tarafından en heyecan verici maçlar arasında kabul edilir.

diğeri için;
(bkz: 15 haziran 2008 türkiye çek cumhuriyeti maçı)
arda turan'ın oynadığı maçtır.
liseliler hatırlamaz.
görsel
nerden nereye...
http://www.youtube.com/watch?v=2oUJrIrTJbs
güncel Önemli Başlıklar