bugün

(bkz: karga bank)
katılanların uyanıp da iki kelam edemediği zirve..
Ha ben uyandım ama, bende de uykusuzluk gibi bir problem mevcut...

Efendim şimdi öyle oluyor; ben sabaktan çöp adam atölyesine http://www.yemeksepeti.com dan kazanmış olduğum yağlı boya çalışmasına katıldım. Bana geincik yaptırdılar. Ben ilk okul çocuğu kıvamında yaptım. Güzel kızlar vardı emme. Ben çok beğendim kendilerini...n yaptıkları resimleri... * * *
Sonacıma çok kıymetli cezvemlen buluştum. Karnımız çok aç olduğundan, konak diye bir yer var oraya gittik. Bizi mutfağın yanına oturttular. Haliynen biz oturmadık. Kızdık çıkaraken hemen girişte güzel yeri teklif ettiler. Ben de bu nazik jestleri karşısında küfür ettim. Ulan davar madem boş yerin var, neden baştan sunmuyorsun g.t oğlanı demiş olabilirim sinirliydim ne dediğimi hatırlamıyorum. Oradan çıkıp kikiroç yemesine gittik. Kikiroç yemecisindeki adam abi bizdekilerin hepsinde domat var demez mi? yahu kikiroç kömürde yaılır sade yenir. A.q. her şeyi kendinize göre yamuştuyorsunuz lan davarlar diyerekten oradan da çıktık. Ben iyicene sinirlendim. Anladım ki, biz böyle koyun olduğumuz sürece hizmet sektöründe bize hizmet etmeseler de paramızı cebimizden almaya devam edcekler. Sen müşteri memnuniyeti diye bir şeyi yeni çıkan traş losyonu san ama, paraları cukka götür. Ne iş lan a.q.

Neyse efenim. Biz afacan diye bir lokantaya girdik. Sinirden midir nedir? bir porsiyonlan yetinmedik. Hepsini kıymetli zevcem yedi. Buradan kendisine esef ediyorum. Bak sayayım da görün. Tavuk suyu çorba, kuzu tandır, mantar sote, ciğer, patlıcanlı kebap, makarna, çoban salata, kaymaklı ekmek kadayıfı... Ben yerken doydum, o derece...

Biz karar veremedk yemek sonrasında sinemaya mı gidelim. Başka bir yerde mi oturtalım küfeyi. Dedimki ben teklif olaraktan madem gidiyoruz barim erken gidelim dedim. ben dedim. zevcem kabul buyurdu. gittik. baktık köşede boşyer var. hemencecik seyirttik ki, masada reserved yazısını görünce bu masanın daha önceden rezervuar eildiğini anladık. daha çok ben anladım. oracıkta bir başka boş masa bulunuyordu. o oracıkta olan bir başka boş masaya oturmak isterkene, garsoncu kız geldi. ben garsoncu kızım dedi. hoş geldin garsoncu kız diye cevap verdik hep bir ağızdan. garsoncu kız da siz hoş geldiniz diye cevap verdi. hem garsoncu kız hem de biz soru sorulmadan nasıl cevap verdik diye 32 saniye kadar düşündük. ben zekiyim 2,9. saniyede aklım bilim konularına gitti. hatta 15. saniyede geldi bi daha gitti. böylede gelgit bir üstün zeka insanıyım. oracıkta olan bir başka boş masaya oturdum ben. garsoncu kız 32. saniyenin bitimnde oracıkta olan bir başka boş masaya oturmak için sadece 1 saatimiz olduğunu başka bir grubun gelip, oracıkta olan bir başka boş masaya saat 5 itibari ile kurulacağını beyan etti. hem de yazılı. ben zeki bir insan olaraktan cümlesinin yarısında memelerini düşünmeye başladım. tabi bunun sebebi vardı. sebep şuydu. bu kızın beyaz renkli iki memesi var. oracıkta olan bir başka boş masaya oturmamıza bu iki beyaz memeli garsoncu kız izin vermiyor ve ya kısıtlı bir süre için izin veriyorsa, iki meme çarpı 36 eşittir 8 in karesinin 8 fazlası... buradaki bağlantıyı kuraraktan, hareket edersek hiç bişi olmaz. başa dönelim. 8 meme den beyazlarını kenara ayırırsak, kalanlar bize iki hafta yeter. esmer olanlardan çikolatalı süt imal ederiz bile. oo süperim sanırsam sorunu çözdüm. garsoncu kız garsoncu kız memelerini brak da bizimlen ilgilen oracıkta olan bir başka boş masaya oturamıyorsak 8 memeden iki çıktı demekki bu masayı uludağ sözlük ayırttı demi dedim. garsoncu kız hayret belirtir bir şekilde aaa nasıl bildiniz siz merhummusunuz dedi. işte meme ne kadan büyükse kafa oo kadan küçülüyor sayın seyiciler. senin kafam kadar kafan olsun ama boş masayı ayırtırken, oracıkta olan bir başka boş masaya oturmak isteyenleri şeet. Böyle bir olaylı olayımız oldu sayın lugat.

Biz oturduk. (Ben, zevcem ve artan memeler) sonradan öprendik onlar "meme diil, fil" sonracıma benim sabak erken kalkmak resim yaparken çok yorulmak, sonracıma o kadar şeyi yerken, -ayy ben yemedim miki yedi (uçurtmayı vurmasınlar).- çok yorulduğumdan uyumak istedim ama, o an yüzyüze geldik. Yaa sayın seyirciler, bizden önce gelen de varmış ama, meme hesapları zayıf oldukundan bizim akıl ettiğimizi akıl edememeişler. Abi ne varsa meme de var...

Efendim bu kişilerde yanımıza oturdu sonracıma +2 li bir arakidiş daha geldi. sonra biri daha geldi. ağız böyle açık etrafa bakıyor. hahahah aval aval derler ya o şekil. lan küçüçük cafe de neyi arıyorsun? geri döndü, sonra tekra döndü telefonu açtı o arada ben dalmışım yarım saat sonra aaa siz buradamıyınız sorusuylan uyandım. yarım saat sayın... yok vazgeçtim saymayın...

sonra fatal gedli. sonra fabala geldi sonra hattori kibar trixgeldi. yanlarında yeşil sernaye getirmişler yedik. çok güzeldi. sonra kapak verip tabak alıyosun ya, hah işte o geldi. hose isimli bir meksikalı geldi. pis pis sırıtoyodu tırstım. sonra mülayim geldi. Haa sona diyorum hepsi sona oluyo bunların da ondan. En son adına zirve düzenlenen zerzevat geldi.

Aaa unuttum yahu. Yeşilçam kafeyi elimizle koymuş gibi bulduk... valla bulduk...

Efendim snra oyun oynadık. ben daha evvel oynamak istedim ama, olmadı kısmet o vakiteymiş. neydi oyunun adı yahu? böle monopoly gibin bişeydi. Onu oynadık. ben yendim tabi. heheh saflar paralarını azıcık şeyler için harcıyor. Ben gittim hemen devlet işletmelerinin zelleştirilmesine girdim. Oyun bittiğinde herkesin elinde bölük pörçük araziler vardı ben de ise akıllıca yapılmış yatırımlar ve nakit para. hahahahahah paramlan döverim lan sizi... atchaaaaaa...

Oradan asıl zirve mekanına gittik. Alman hastanesinin karşısındaymış. Aslında biz daha önce alman hastanesine gelmiştik ama, ahahahahahahah o zaman çok sitires yüklüydük böyle bir yer olduğunu farkedememiştik. ahahahahahah. ay aklıma bişi geldi de ona gülüyorum. ahahahahahaha...

MEkanın adı neydi unuttum. Daracık bir yerdi ve bizi tam da erkekler tuvaletinin yanına oturtmuşlardı... Mezeler desen berbattı. Hatta iğrençti. Yemekler biz kalkana yakın geldi. Biz kalkarken daha meyve gelmemişti... Bir mekanı değerlendirirken sanırım ne kadar eğlendiki kenara koyaraktan değerlendirek lazım. çünk müzik başlayınca içine girilen hava ile karar verilince yanıştıcı bir duum hasıl olabiliyor. Daha önce gittiğimiz, gazeteciler cemiyeti ve mühendishane buraya beş basar... lakin amaç eğlenmekse ben eğlenmişim. zira zevcem seni ilk defa bu kadar çok ve içten gülerken görüyorum dedi. Demekki insanların arkadaşları ile vakit geçirmesi güzel.

Tabi biz oraya daha az insanla gittik. sonradan aramıza hanımağa, montajelemanı ve en son devedikenikatıldı ki, bu kişiler gelince ortamın havası daha bir güzelleşti. 3 üde çok sevdiğim gerçek insanlar. Montaj beni biraz üzdü ama, ne yapalım? olur o kadar...
Ha bu arada balyancho kardeşimi unutmayayım. o, gitti geldi.

Gecenin en büyük aksiyonu; pek kıymetli biricik zevcemin eline mikrofon alıp şarkı söylemesiydi. Musette nin doğum günüymüş. o da üçünç olay... yani tabi severim kendisini de, çikolatalı pastayı napiim. insan bi sorar kargacım sen hankilisinden pasta seviyosun der. hıh...

Peki gecenin ikinç en önemliolayı neydi? Danzös.... yaaaa... doğru duymadınız. dansöz olacaktı...

abi o ne kadındı öyle yahu. vallahi yamuldular... ben dirayetli bir insanım. ama kadın da dayanılacak gibin değilki arkadaş. bir ara saydım 12 tane memesi vardı. öyle böyle değil. Kendisiyle raks edenlerin, para yapıştranların hepiciğinin fotosu var. belli bir ücrete imha edebilirin. ee su yakmıyor bu...

yalnız her seferinde bazı arkidişlerimiz bu mereti ağız yoluyla almak yerine anüs yoluyla almay tercih ediyorlar. Bu da beni üzüyor. O yüzden ben şahsen az kişi ile yapılan bu tür organizasyonları daha çok seviyorum sanırım. Gerçi mühendishane süperdi ama... Karar veremedim şimdik tam. Daha sonra tekrar düşünürüm.

işte sonra biz çıktık. ben zevcemi evine bıraktım. sona eve gitmek için taksiynendevam ettim. adamın yol üstündeki benzincide 2 dakika işi vardı. 22 dakika bekledim. benden 2 yaş küçük olduğunu öğrendim. Ya ben çok genç gösteriyorum.Ya o yalan söylüyor... Eve geldim. Maçın 1-2 bittiğini öğrendiğimden tekrarını seyretmek için salonda koltuğa kıvrıldım. Sonra gecenin kaçıydı bilmiyorum. Yatak odasına gittim. Sonra uyandım. sonra tuvalete gittim. (sadece elimi yüzümü yıkadım)

Sonra da "katılanların uyanıp da iki kelam edemediği zirve..." cümlesiyle bu yazya başladım ve son olarak da bitiriyorum. Tabi iki özlü sözle...

gözlerinizi yolladık ( yollarınızı gözledik)
ben de öyleciiimmmm (ben de öyle .... ciiim) ( bir nevi yakıttan tasarruf)

bearent de sonadan gelmişti onu unuttum. napiyim memesi yok...
bazı yalan beyanları açıklamak istediğim zirve.

sayın karga o kadar yemeği kim yedi? lütfen gerçeği açıklayınız. ki bu konuda kimin daha iyi olduğunu hemen hemen herkes biliyor. dimi ama?!

yeşilçam kafeyi gerçekten elimizle koyduğumuz gibi bulduk. bu konuda bir şüphe yok.

yeşilçam kafede oynadığımız oyunda yeşil sermayeden tam 1500 dolar çarptım itiraf ediyorum. karga nın benden alması gereken parayı sağ elle alıp sol elle bana uzatması sanırım sadece musette nin dikkatini çekti. sağolsun o da sesini çıkarmadı.*
hem biz musette ile yeşil sermayeye karşı savaş açmıştık. aynı cephede savaştık.

her neyse efendim yeşilçam kafe de çok eğlendik. ama asıl mekana geçelim artık.

biraz küçük, basık ama insan sevdikleriyle olunca bunun pek önemi kalmıyor sanırım. yemeklerimiz biz kalkmadan 10 dk. önce geldi. bu arada karga benim yemeğimi de yedi. evet yedi. neyse geçelim.

herkesin bir ağızdan şarkılar söylemesi, eğlenmesi çok güzeldi. bana uzzatılan mikrofonu geri çevirmedim ve şimdi adını hatırlamadığım bir şarkı söyledim. zaten bütün gece pet şişeden kendime mikrofon yapmıştım. bol bol şarkılarımı söylemiştim ama fasıl ekibinin bana uzattığı mikrofon gecenin büyük sürprizi oldu. hatta arka masandan mikrofon istendi ama adam onlara vermedi. aahahaha..

neyse kısa kesiyorum ve zirveyi organize eden fatal a ve katılan herkese teşekkür ediyorum. en kısa zamanda görüşelim diyorum.
17 kasım cumartesi saat 17:00'de başlayıp 18 kasım pazar sabah saat 06:00'da bitmiş olan zirve... (oha kaç saat lan bu)

zirvenin ilk mekanı olan yeşilçam cafe'ye zirve saatinden önce gelen yazarların nasıl oldugunu anlamadığım halde benim ayırttığım yere oturmaları ile başlamıştır... -ki ben yer ayırtırken uludag sözlük değil de kendi adımı verdim o çok memeli hatun'a-

benim de mekanı bulmam zor olmadı hatta o kadar güzel bir mekan seçmişim ki kendimle gurur duydum... çalışanları güzel olmasa da diğer masada pek güzel hatun kişileri mevcuttu... * 20-25 kişinin katılımı ile ilk zirve ayağı bol sohbet ile tüketilip maziye karışmıştır... bir ara can sıkıntısından musette, karga, trixx ve hattori, ben, fishandcips, metropol denilen salak oyunu bile oynadık... hatta gözümü bürüyen para hırsı yüzünden trixx ve hattori'nin yeşil sermayesine yaranmak için "yaşasın şeriat" sloganları attım... para işte adama neler yaptırıyor... 20:00 civarı ki tam mekandan kovulmak üzereydik... garsonlar artık masada kimse bişey tüketmeyince bana tip tip bakmaya başlamışları... yahu arkadaşlar neden bişi içmiyorsunuz bak sizin yüzünüzden cafeden komisyonumu alamadım... aç kaldım... -ühühühü-

hem cebimize uygun, hem fasıl, hem de gönüller bir olsun diye ayarladığım mekana gittik... herkes bizden önce gelmiş hazır beklerken biz içeri girdik... hatta şef beni görünce "abi hoşgeldiniz, biz de programı başlatmak için sizi bekliyorduk dedi *... sonrasında limitli, limitsiz, rakı, bira, şarap kombinasyonlarına musette'nin dogum günü kutlaması eklenmiş güzelce eğlenilmiş olup dertler kederler geçici olarak servis dışı bırakılmıştır... ve en sonunda da gecenin asıl boması olan, yakın zamanda askere gidecek kardeşim karpuzkabugu için özel olaral yurt dışından getirdiğim dansöz sahne almıştır... aman alahım o ne kıvrak bel, o hatlar, senkronize hareketler kadın oynamıyor yaşıyordu... içimizden bazılarının dansözün gögsüne para şıkıştırıkenki fotoları cüz-i miktarlar karşılı satılacaktır bilginiz olsun...

daha sonrasında mühendishane zirvesi sonunda da oldugu gibi tophane'ye gidildi... ama şunu anladım adamlar gece saat 2, öğlen saat 4, farketmiyor her türlü kazıklıyorlar... tophane'de ödediğimiz hesap fasılda gelenin %25'i... oha yanı bu kadar da olmaz... ayıptır... günahtır aq...

tophane sonrası çöplüğe dönmüş midlerimizi toparlaması için sabah saat 06:00 gibi tekrardan taksim'e çıkıp çorba içmekle bitirdiğimiz zirve olup mühendishane zirvesinden sonra eglencenin dibine vurulmuş en güzel gün olarak hatıralarımızda yer etmiştir...

--spoiler--
ah o dansözü hiç unutmayacağım...
--spoiler--

yeşilçam cafe'ye gelenlerin nicklerini tek tek yazamayacağım kusura bakmasınlar ama fasıl ekibini aşağıda görebilirsiniz...

fatal
hanımaga
musette
devedikeni
karga
karpuzkabugu
fabala
lavinya_
montajelemanı
mulayim
hypathia
beraent
balyancho
fishandcips

dogum günü çocugu olan musette ve en büyük asker bizim asker olan karpuzkabugu'nu gönüllerince eğlendirmiş olmaktan kalan katılımcılarında gönüllerince eğlendiğini düşündüğüm -ki hiç durmadan saatlerce gülmek bu anlama geliyor olsa gerek- zirve...

ne zirve mi? buna artık zirve dememek lazım... di mi füleyman?

gelmeyen/gelemeyenlerin yerine hiç eğlenmedik kusura bakmayın... kendimiz ve sağımızdaki için eğlendik...

not: montajelemanı ve devedikeni, sizi kınıyorum ve size laflar hazırladım...
tanım: Bir gün öncesinde yağmurdan sucuk gibi olmuş bizler için sanki zirve gününe özel güneşli ve güzel bir havada düzenlenen asker uğurlama ve doğum günü zirvesi .

yaşananlar :

cedric ve ben mekanı teftiş etmek amacı ile (!) 1 saat 10 dk. önce vardık yeşilçama. o köşeye göz koymuşken garsoncuk dedi ki "-rezerve!" kalmadık o masaya diyerek hemen çaprazında güzel bir yere oturmuş çaylarımızı yudumlarken diğer zirve sakinleriyle karşılaştık ve geçtik rezerve yerimize * zirve sakinleri birer birer gelmeye başladı ki organizatör geldiğinde * nerede ise herkes gelmişti. angelina-cedric ve bendeniz gelecek hakkındaki planlardan bahsettik.-e biraz uçtuk- 1kapaa5tabakla karpuzkabuğunun * soğumakta olan sıcak çikolatasının köpüklerini (!) tükettik ve bir sıcak çikolatayı 3 kişi içmiş olduk.*ilerleyen saatlerde söylenen miğdemi dinleyip fatala gerekli telefon tacizlerini yaptıktan sonra fasıl ve cafe ekibinin ayrılma zamanı gelmişti. hem cafe de hemde cafenin çıkışında olmak üzere iki kere vedalaşıldı. *
efenim asıl zirve mekanına vardık. zaten hazır olan tabaklarımızı başladık tüketmeye..- çok acıkmıştım vallahi - derken sözlüğümüzün hanımağası geldi elinde kocaman bir kutu pasta ile. fasıl ekibinin fatal için özel hazırladığı (!) şarkılara eşlik ettik, güldük, eğlendik. bütün ekibi kameraya çektiğim sırada ortaya çıkan dansöz ve dansöze para sıkıştıranlar... hepsi elimde belgeli lazım olursa isteyin. *
saat 23.10 da otobüslerim balkabağına dönüşmeden önce evime dönmüşümdür. zirvenin kalan 6 saatlik kısmını kaçırdığım için üzgün değilim lakin ben sadece meze ve 3 dilim ekmek yedim. geri kalanını bi türlü getiremediler. *
söyleyecek çok fazla birşey yok aslında. bu geceyi benim için düzenleyen fatal kardeşime sonsuz teşekkür eder, katılan ve beni yalnız bırakmayan tüm gönül dostalrımı kucak dolusu sever sayarım.
(bkz: hepinizi çok özleyeceğim)