bugün

Ülkemizin afetler konusunda ne kadar hazırlıksız ve aciz durumda olduğunu gösteren,afetten felakete dönüşen depremin olduğu,türk halkının en acılı,en yaslı günlerinden birisidir.bilanço çok ağırdır,resmi açıklamalara göre şöyledir:

ölü sayısı: 16 bin 899
yaralı sayısı: 23 bin 781
sakat kalan: 505
yıkılan ve ağır hasarlı bina: 16 bin 649
orta hasarlı konut: 90 bin 536
orta hasarlı işyeri: 14 bin 133
az hasarlı konut: 102 bin 822
az hasarlı işyeri: 13 bin 344
prefabrik talep sayısı: 43 bin 264
dağıtılan prefabrik sayısı: 40 bin 786
prefabrikte yaşayan nüfus: 147 bin 120

biz hala unutmadık,unutmamamız gerekir.
her ne kadar resmi rakamlarda 16,899 ölü desede , biz herbirimiz bunun aslında ne derecelerde olduğunu biliyoruz ...
belki devlet , çok daha fazla üzülmeyelim diye böyle bi istatistik verdi ama olayın suçlusu devlet olunca,sanki bu istatistiğin başka bi nedeni de olabilir diyor insanoğlu ...
arkadaşımın babasının söylediğine göre afet bölgelerine 20000 ölüyü geçtiği taktirde o bölgeden 10yıl boyunca vergi alınmıyormuş onun için olü sayısını devlet 20000 in altında tutmuş eğer doğruysa böyle devletin taaa...................
bir çok insanımızın öldüğü buna rağmen devletimizin hiçbir önlem almayarak halkımıza ne kadar değer verdiğini gösterdiği halkımızın da büyük bir kesminin bu depremleri çabucak unutarak kendi ülkelerine ne kadar değer verdiklerini anlamamızı sağlayan hatırladıkça sinirimin ve moralimin bozulmasına sebep olan talihsiz olay.
hepimizi yasa boğan tarih.
(bkz: 11 ağustos 1999)
izmirden bile hissedilen, hala daha böyle kaçak malzemeden ve insan hayatını gözetmeden hiç deger vermeden sadece para kazanmak için birileri sağlam olmayan binalar inşa etmeye devam ederse bunun benzeri olayları yaşamamız hatta daha büyügünü yaşamamız muhtemel facia...

edit:
ayrıca japonların bu sorunu tamamen yasa ve insan hayatına verdikleri değer ile aştıklarıda biline. ntv de izledigim bir programda, bir binada oturan apartman sakininin apartmanının sağlam olmadıgını ve test istemesiyle başlayan olayların sonunda o apartmanın sağlam olmadıgı ve yıkılması geregi kararı alınıyor. bundan sonra ilgili bakan ve sorumlular derhal kendileri istifa ediyor ve mağdurlara yeni bir ev tahsis ediliyor. apartmanı yapan kişiye ve şirkete çok çok ağır cezalar verildi,(bunun ülkemizde olması için sanırım 1000 yıl geçmesi gerekir...)
Ülkemizin en acı günü. Binlerce insanınımızı kaybettik. Daha fazlasını istemiyorsak marmara depremine hazırlanmalıyız.
yaşamayanın,görmeyenin asla tahmin edemeyeceği olayların başlangıç tarihi.birçok kişinin hayatında dönüm noktası olmuştur,acaba olmasaydı şu an nasıl olurdum-olurdu-olurduk dedirten,hayatları çalan tarihtir aynı zamanda.
bir de birçok kişinin iç yüzünü çıkarmıştır ortaya,enkaz altında insanlar yardım diye kıvranırken,yağma yapmaya çalışan çakallar türemiştir,fırsattan istifade edip gıda malzemelerinin fiyatları bazıları tarafından on katına çıkarılmıştır (gerçi iki tanesi vurulunca yapmaya kalkışmadı kimse)...birçok insanın hayatına baraka,çadır kavramını sokmuştur...
allah düşman başına vermesindir...
"haarp teorisi" adlı kitapta 17 Ağustos depremi ile ilgili, okuyunca insanı dehşete düşüren, acaba bu kadarını da yapmış olabilirler mi diye düşündüren iddalar yer almaktadır. Depremin bir cihaz vasıtasıyla oluşturulduğu iddia edilmektedir. Bu cihazın fikir babası da nicola tesla dır
(bkz: 17 agustos u unutma unutturma sozluk)
vahamiyetini 2-3 gun sonra anlamaya basladigimiz,16000 e yakin insanin oldugu,hayatlarin bittigi,afet bolgesinde olmayan ama depremi hissetmis sehirlerde ilk gunler korunma amacli olarak disarilara kurulan cadirlarin ilerleyen gunlerde tavla,okey partileri muhabbet ve altin gunu mekanlarina donustugune utanarak sahit oldugumuz bir daha asla yasanmak istenmeyen olayin tarihidir...
Hala ders çıkarıp önlemimizi alamadığımız(olası büyük istanbul depremi),bundan 7 yıl kadar önce marmara'daki bir çok aileyi derinden sarsan,ölümlere,sakat kalan gençlere,işsiz kalan babalara ve benzeri birçok tatsız drama,jeofizik mühendisleriyle yatıp onlarla sabah kalkmamıza neden olan afettir.Allah bir daha bu topluma böyle bir felaket göstermesin demekten kendimizi alamasak da hala aldığımız *önlemler tartışmalıdır,sanki kendi sonumuzu hazırlıyoruz gibi geliyor bana,inşallah yanılıyorumdur.***Ayrıca Türkiye gibi menfaat memleketi olmuş bir ülkede de iyi prim yapmış bir afetin tarihidir 17 Ağustos 1999.Cüppeli Ahmet Hoca gibi şarlatanlar bu yolla,''ahanda bak tam da ordu karargahıymış deprem merkezi,bu ordu,bu laik kesim kafirdir kafir,bu zina yapanlara,şeriattan dönenlere Allah'tan gelen bi cezadır''diyerek örümcek kafalı büyük bir kesim halkı da yanlarına çekmeyi bilmiştir.Allah'ın önlem alması gereken herkese ama özellikle de bütün müteahhitlere,mühendislere,belediyelere ve bayındırlık bakanlığına akıl,fikir ihsan etmesini dileyerek entryimi noktalıyorum.Allah beterin beterini yaşatmasın hiçbirimize inşallah!
tam 12 saat sonra sizi kaybedeli yedi yıl olacak.. tam 12 saat sonra gülümsemelerimin donduğu, hissiyatımın tesettüre boğulacağı gün olacak... tam 12 saat sonra yine aynı anda hem lanet edip hem de şükredeceğim... belki bu kez gözlerim daha da az yaş akıtacak belki de taş kalbim daha anlamsız ve duygusuz çarpacak.. belki de ben de zamana yenik düşeceğim... ama yine de zihnimin arka bahçesi hep tarumar...
çok kötüydü ve yarın yıldönümü olan bir tarih deprem...
binlerce masumun öldüğü bir felabketti...
umarım bir daha olmaz
türkiyenin daha hala acısını çektiği unutulmaz felaket.
korkudan kıçımızı terleten tarih.
birçok kişinin sol frame'de görmekten nefret ettiği tarih...

ve hatırlamaktan...
sarozun soğukluğu ile meşhur buzzzz gibi sularının, evinizdeki şofben yardımıyla ısınmış gibi sıcak olduğu gün. hücrelere inanılmamıştır suya atlandığında.
ben unuttum,ya da daha farklı cümle için (bkz: hatırlamıyorum),hatırlamak istemiyorum.
depremden ziyade beni en çok tüpraşın yanmasının korkuttuğu tarih.hele tüpraş patlaycak denildiğinde insanların can havliyle bi yerlere kaçma çabasını hiç bir kelimeyle anlatamam.bizzat yaşamak lazım.
o tarihte gölcükte olmam sebebi ile ruh halimde derin izler bırakmış olayın yaşandığı gündür* Hala karanlıktan korkmama ve gece yatmadan su içmeme neden olur. çünkü enkaz altında kalanların eziklerden sonraki bir numaralı ölüm sebebi susuzluktur.
lanet olsun ki şu berbat tarihte açılan hiç bir yaranın kapanmadığı bir ülkede yaşıyorum, lanet olsun ki insan hayatının hiç öneminin olmadığı bir ülkede yaşıyorum, lanet olsun ki bu topraklar kandan para kazananların kan emicilerin yaşadığı topraklar olmuş, lanet olsun ki burası türkiye...

(bkz: bir daha oy vermeden önce 45 saniye düşünün)
unutulmadı ..unutturulmamalı...

biz şanslı idik.. ölüm çoğunu uykuda yakaladı...

ardından gelenlere ve gelecek olanlara afetlere hala önlem alınmadığı gibi havaya ödenen vergilerimizde cabası...can pazarı üzerinden geçinmeye çalışanları alkışlıyorum(!)
türk halkı ve yabancılar tarafından yapılan maddi/manevi yardımlar yerine tam olarak ulaşabilseydi, yaraların maddi * olarak kapanacağı fakat ulaşmamasından(!) dolayı hala rezillik çeken insanların var olduğu deprem.

bu kadar yardım sever insanların yanında, deprem günü 1,5 lt.lik pet suyu, o zamanın parası 10 milyon'a satan insanların * * da var olabileceğini bize gösteren deprem. insanlar depremi atlatmış kimisi anasını, kimisi kocasını, kimisi çocuklarını kaybetmiş deprem uğruna.. o sırada susamış, içecek bir yudum su yok. ve bir bakıyor ki su satan bir lavuk geliyor, o bakkalda normalde 1 milyona satılan suyu 10 milyona satıyor allahın belası. işin daha da ilginç yanı ertesi gün öğreniyoruz o sattığı su da, deprem için diğer il ve ülkerlerden yardım için yollanan suymuş.

bu mu insanlık, bu mu türklük?

ölenlere gani gani rahmet kalanlara da baş sağlığı diliyorum. allah yardımcıları olsun.
(bkz: 17 agustos depremi)
güncel Önemli Başlıklar