bugün

90 dk. boyunca yeşillik aradığımız ama maalesef göremediğimiz maç. ümit karan'ı gördük appiah sandık.
norveç basınının havalara uçtuğu maç. " mucizeyi başardık, artık kim gelirse gelsin önemli değil. gs'den büyüğü yok " demişlerdir.
(bkz: evropa fatihi galatasaray)
ardından, birilerinin formalarının sarı desenlerinin yanlarına kırmızı kınalar yaktığı maç.
maçtan sonra "peki tromso ya elenirseniz ne olacak" şeklindeki soruya "olur mu öyle şey efendim, bu takıma elenirsek türkiye'yi terkederiz..." diyen galatasaraylı yönetici abimizi de delikanlı olup, sözünde durmaya davet ediyoruz...

edit: galatasaraylı arkadaşlar lütfen devam lütfen çok üzülürüm devam etmezseniz.
(bkz: kimsenin tahmin bile edemeyeceği olaylar)
(bkz: uefa kriterleri)* *
bir takım heyecanlı gençlerin galatasaray'ı ezmek, küçümsemek adına kullandığı maçtır aynı zamanda. uefa kupasını tesadüfe bağlayan zihniyetin burada kaplan kesilip sağa sola laf atması da diğer komik bir durum...Dedik ya, heyecanlı gençler bunlar...
Devre arasında yorumcu rıdvan dilmen'in küfür ettiği maç.

ah be şeytan olmadı be.

http://www.youtube.com/watch?v=4NVqc4Z3tks
uefa'nın şampiyonlar ligi gibi büyük bir zorunluluk aramamasından dolayı bataklıkta oynanan ve hayatımda ilk defa 45 dakika aralıksız * güldüğüm maçtır.
avrupa fatihimizin, yüreğini ortaya koymasına rağmen avrupanın köklü ekiplerinden tromso'ye yenildiği maçtır.
maç sonunda galatasaray, maçın hakemi ve rıdvan dilmen rezil olmuşlardır.*
çamurda futbol oynamayı beceremeyen galatasaray için talihsiz bir eşleşmedir. oysaki aynı eşleşmeyi fenerbahçe yakalasa tarihi farkla turu geçmesi mümkündür. zira çamura yatmakta üstlerine yoktur.
rövanş maçı için;

(bkz: 29 eylul 2005 galatasaray tromso maci)
uefa'da tur atlayamayıp göt olduğumuz maç. şükür ki her sene yaşamıyoruz diğer takım gibi...
ülkemizde 3.lig takımlarının bile daha iyi stadlara sahip oldugunu anlamamı saglayan maçtır.rövanş için cok umutluydu tüm galatasaray taraftarları ama olmadı.
macin 2.yildonumu serefine nice yillara.
futbolu kavga olarak görenlerin marifet bilip hatırlattığı maç. buraya mtk budapeşte yazıp ayrıntıları belirtebilirdim, ancak yapmayacağım. ben kör fanatik tartışmalara girip futbolun tadını kaçırmak istemiyorum. ben kezman' ın çabasını, lincoln' un arka arkaya çalımlarını, ricardinho' nun ince paslarını izlemek istiyorum. ben futbolun tadını yüzüme yayılan bir gülümseme ile çıkarmak istiyorum. en iyisi de bu zaten, mtk budapeşteleri, cannesleri, tromsoları hatırlatmadan futbolun güzelliklerini seyretmek.
Mağlubiyet abartılmaması gereken bir sonuçtur. Ancak tabii ki ezeli rakiplerin bu fırsatı kaçırmamaları da aynı zamanda anlaşılabilirdir. Teknik olarak incelersek, Kuzey Kutbu'nda yapılan bu maç, popo donduran hava bir yana, patates tarlasından beter bir sahada* oynanmıştır ve bu durumda galibi belirleyecek en büyük etken, ortama adaptasyondur. Bu da evsahibi takımın bir avantajı olmuştur*.

Soğuğu idrak edebilmek için trömsö'ye kadar gitmeye de gerek yoktur, 2 ekim 2007 cska moskova fenerbahce maci'nı fb tuts2 nahatargol 90 da 31 nyet 69 numaralı koltukta izlemek yeterli olacaktır.
facianın yıl dönümü olan maç. sevinçle anıyoruz. *
bir yeni malatyaspor - fenerbahçe maçı değildir.
tromsö'nün kutuplara yakın ve galatasaray'lı cenahın da bedevi olmasından mütevellit, galatasaray'lı topçuların motivasyonunun bozulmasıyla kaybedilen maçtır.
(bkz: talihsiz bedevi kutup ayısı ilişkisi)
o dönemde bir arkadaşın yorumu şu olmuştur:
adamlar sonu boş küme olan takıma yenildi la.
bir pendik malubiyeti değil tromsö malubiyeti.
çok entresan bir maçtır.galatasarayımızın mazisindeki en kötü maçtır.o kadar kötü şartlar altında oynanmış olmasıda bunda etken olmuştur ama bu maçı kaybetmenin hatta turdan elenmenin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.