bugün
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi14
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası8
- icardi1905 silik olsun kampanyası26
- nervio'ya aşık olmak10
- evlilik14
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- kent lokantası niye bedava değil demek19
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- karınıza range rover alır mısınız23
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır17
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi15
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
demokrasi sözünün çıkarlar uğruna kullanılan bir dekor olduğunu anlatan yazıdır.
--- spoiler ---
o bir afrikalıydı...
kongolu bir pigme.
boyu sadece 1.49'du.
46 kiloydu.
23 yaşında, evli, bir çocukluydu.
güler yüzlü, hayat dolu bir insandı.
adı oto benga'ydı.
kendi dilinde "dost" demekti.
***
bir gün kasai nehrinde balık avlarken yakaladılar onu.
yakalayan amerikalı din adamı samuel p. verner'di.
boynundan ve ayaklarından zincire vuruldu.
yük taşısın diye sadece ellerini özgür bıraktılar.
***
kırbaçlar altında saatlerce yol yürüttüler.
sonra onlarca soydaşıyla birlikte bir geminin makina bölümüne konuldu.
zifiri karanlıkta, haftalar süren bir yolculuk sonrası new york'ta gün ışığıyla buluştu.
soydaşlarından ayırıp bir kafese koydular kendisini.
bir depoya hapsettiler.
günlerce orada tutuldu.
her gün önüne bir kuru somun attılar.
tarih 9 eylül 1906'ydı.
***
oto benga amerika'ya götürülmüştü. "insan" dedikleri bu mahlûkun bu kadar gaddar, bu kadar acımasız, bu kadar zalim olduğunu bilmiyordu.
onun vatanında aslanlar, aç timsahlar ve yırtıcı hayvanlar bile bu derece vahşi değildi!
***
new york bronx hayvanat bahçesi'nde o gün görülmemiş bir kalabalık vardı..
hayvanat bahçesi hasılat rekoru kırıyordu.
***
sebebi new york times gazetesinde çıkan bir haberdi.
şöyle yazıyordu.
"vahşi adam bronx da maymunlarla aynı kafesi paylaşıyor... insanın ilk ataları ile bir arada…
bakıcısı bazen serbest bırakıyor. eylül ayı boyunca akşamüstleri ziyaret edilebilir."
gazete haberine bir de not eklemişti:
"bazı kesimler bu olaya tepki gösterse de, bilim adamları benga'nın insan olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindedir."
***
oto benga'yı önce hortumla yıkadılar.
sonra hayvanat bahçesinde içinde ağaçlar olan geniş bir kafesin içine koydular.
kucağına dohong adlı yavru orangutanı verdiler.
gazeteciler fotoğraflarını çekerken, binlerce insan merakla kendisini seyretti.
oto benga da onları.
yüzünde garip bir ifade vardı.
hüzün ve kin.
yavru orangutan korkudan sımsıkı ona sarılmıştı.
***
her gün saatlerce poz verdiler.
bir hafta içinde ziyaret edenlerin sayısı 250 bini geçti.
bazıları kafese kemik atıyordu.
oto benga sinirlenip, sivri dişlerini gösterince, "cannibal!... cannibal!" (yamyam yamyam) diye tempo tutuyorlardı.
gazeteler "benga bir yamyamdır." diye yazıyordu.
***
putperest olan oto benga'ya yapılan bu zulme, çoğu hıristiyan olan new york halkından kimse ses çıkarmadı.
ne politikacılar, ne ilim adamları, ne gazeteciler, ne aydınlar...
yüreklerin kulakları sağırdı.
***
herkes bu vahşeti doğal karşılamıştı.
bir kişi hariç.
rahip james h. gordon.
zulme isyan etti.
gazete gazete dolaştı.
imzalar topladı.
uyuyan insanlığı uyandırmak için çalmadık kapı bırakmadı.
kilisede sürekli aynı şeyleri söyledi.
"insan ırkından olan birinin maymunlarla sergilenmesi en büyük günahtır!"
***
sonunda bronx hayvanat bahçesi oto benga'yı serbest bıraktı.
pantalon, ceket giydirdiler.
ayak işlerinde çalıştırdılar.
tarih 20 mart 1916 idi.
***
eşinden, çocuğundan, soydaşlarından binlerce kilometre uzakla olan oto benga, çaldığı bir silâhla kendisini kalbinden vurarak intihar etti.
çünkü ölüm onun özgürlüğüydü.
öldüğünde henüz 32 yaşındaydı.
***
bronx hayvanat bahçesi zamanla oto benga ile ilgili tüm kayıtları sildi.
ancak gazete haberleri ve fotoğraflar gerçeği gizleyemiyordu.
hayvanat bahçesi yetkilileri, tepkiler artınca "dünyanın her yerinde yapılıyor, biz niye yapmayalım?" dediler.
söyledikleri doğruydu.
o yıllarda uygar denilen avrupa'nın birçok yerinde aynı vahşet sergileniyordu, londra, paris, berlin, brüksel, stuttgard, barcelona, milan, hamburg gibi metropollerde kafes içinde insanlar, diğer insanların eğlencesiydi.
***
bu vahşet öylesine bir gelir kapısı olmuştu ki, "hayvanat bahçeleri"nin yerini, "insan bahçeleri" almıştı.
1960'lara kadar binlerce insan kafeslerde hayvanlar gibi sergilendi.
çığlıkları yeri, göğü inletti.
ama modern insanlar(!) kör ve sağırdı.
***
oto benga'nın vatanında şöyle bir atasözü var; "jaa se behn-indeh bun-wehnin!..."
(dekor gerçeğe uyum göstermez, gerçeğin de dekora ihtiyacı yoktur.) sosyal medyada dolanan bu hikâyeye bakınca bugün uygar denilen amerika'nın, ingiltere'nin ve avrupa'nın "barış, özgürlük ve demokrasi" sözünün suriye'de ırak'ta, mısır ve libya'da nasıl bir dekor olduğu çok rahat görülüyor değil mi? bununla beraber şunu unutmamak gerek.türkiye bugün bir ırak, suriye, libya, suudi arabistan veya körfez ülkeleri gibi değilse, bunu atatürk'e borçludur.
--- spoiler ---
kaynak: http://www.haberokur.com.tr/…ece-bir-dekor-n176021/
--- spoiler ---
o bir afrikalıydı...
kongolu bir pigme.
boyu sadece 1.49'du.
46 kiloydu.
23 yaşında, evli, bir çocukluydu.
güler yüzlü, hayat dolu bir insandı.
adı oto benga'ydı.
kendi dilinde "dost" demekti.
***
bir gün kasai nehrinde balık avlarken yakaladılar onu.
yakalayan amerikalı din adamı samuel p. verner'di.
boynundan ve ayaklarından zincire vuruldu.
yük taşısın diye sadece ellerini özgür bıraktılar.
***
kırbaçlar altında saatlerce yol yürüttüler.
sonra onlarca soydaşıyla birlikte bir geminin makina bölümüne konuldu.
zifiri karanlıkta, haftalar süren bir yolculuk sonrası new york'ta gün ışığıyla buluştu.
soydaşlarından ayırıp bir kafese koydular kendisini.
bir depoya hapsettiler.
günlerce orada tutuldu.
her gün önüne bir kuru somun attılar.
tarih 9 eylül 1906'ydı.
***
oto benga amerika'ya götürülmüştü. "insan" dedikleri bu mahlûkun bu kadar gaddar, bu kadar acımasız, bu kadar zalim olduğunu bilmiyordu.
onun vatanında aslanlar, aç timsahlar ve yırtıcı hayvanlar bile bu derece vahşi değildi!
***
new york bronx hayvanat bahçesi'nde o gün görülmemiş bir kalabalık vardı..
hayvanat bahçesi hasılat rekoru kırıyordu.
***
sebebi new york times gazetesinde çıkan bir haberdi.
şöyle yazıyordu.
"vahşi adam bronx da maymunlarla aynı kafesi paylaşıyor... insanın ilk ataları ile bir arada…
bakıcısı bazen serbest bırakıyor. eylül ayı boyunca akşamüstleri ziyaret edilebilir."
gazete haberine bir de not eklemişti:
"bazı kesimler bu olaya tepki gösterse de, bilim adamları benga'nın insan olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindedir."
***
oto benga'yı önce hortumla yıkadılar.
sonra hayvanat bahçesinde içinde ağaçlar olan geniş bir kafesin içine koydular.
kucağına dohong adlı yavru orangutanı verdiler.
gazeteciler fotoğraflarını çekerken, binlerce insan merakla kendisini seyretti.
oto benga da onları.
yüzünde garip bir ifade vardı.
hüzün ve kin.
yavru orangutan korkudan sımsıkı ona sarılmıştı.
***
her gün saatlerce poz verdiler.
bir hafta içinde ziyaret edenlerin sayısı 250 bini geçti.
bazıları kafese kemik atıyordu.
oto benga sinirlenip, sivri dişlerini gösterince, "cannibal!... cannibal!" (yamyam yamyam) diye tempo tutuyorlardı.
gazeteler "benga bir yamyamdır." diye yazıyordu.
***
putperest olan oto benga'ya yapılan bu zulme, çoğu hıristiyan olan new york halkından kimse ses çıkarmadı.
ne politikacılar, ne ilim adamları, ne gazeteciler, ne aydınlar...
yüreklerin kulakları sağırdı.
***
herkes bu vahşeti doğal karşılamıştı.
bir kişi hariç.
rahip james h. gordon.
zulme isyan etti.
gazete gazete dolaştı.
imzalar topladı.
uyuyan insanlığı uyandırmak için çalmadık kapı bırakmadı.
kilisede sürekli aynı şeyleri söyledi.
"insan ırkından olan birinin maymunlarla sergilenmesi en büyük günahtır!"
***
sonunda bronx hayvanat bahçesi oto benga'yı serbest bıraktı.
pantalon, ceket giydirdiler.
ayak işlerinde çalıştırdılar.
tarih 20 mart 1916 idi.
***
eşinden, çocuğundan, soydaşlarından binlerce kilometre uzakla olan oto benga, çaldığı bir silâhla kendisini kalbinden vurarak intihar etti.
çünkü ölüm onun özgürlüğüydü.
öldüğünde henüz 32 yaşındaydı.
***
bronx hayvanat bahçesi zamanla oto benga ile ilgili tüm kayıtları sildi.
ancak gazete haberleri ve fotoğraflar gerçeği gizleyemiyordu.
hayvanat bahçesi yetkilileri, tepkiler artınca "dünyanın her yerinde yapılıyor, biz niye yapmayalım?" dediler.
söyledikleri doğruydu.
o yıllarda uygar denilen avrupa'nın birçok yerinde aynı vahşet sergileniyordu, londra, paris, berlin, brüksel, stuttgard, barcelona, milan, hamburg gibi metropollerde kafes içinde insanlar, diğer insanların eğlencesiydi.
***
bu vahşet öylesine bir gelir kapısı olmuştu ki, "hayvanat bahçeleri"nin yerini, "insan bahçeleri" almıştı.
1960'lara kadar binlerce insan kafeslerde hayvanlar gibi sergilendi.
çığlıkları yeri, göğü inletti.
ama modern insanlar(!) kör ve sağırdı.
***
oto benga'nın vatanında şöyle bir atasözü var; "jaa se behn-indeh bun-wehnin!..."
(dekor gerçeğe uyum göstermez, gerçeğin de dekora ihtiyacı yoktur.) sosyal medyada dolanan bu hikâyeye bakınca bugün uygar denilen amerika'nın, ingiltere'nin ve avrupa'nın "barış, özgürlük ve demokrasi" sözünün suriye'de ırak'ta, mısır ve libya'da nasıl bir dekor olduğu çok rahat görülüyor değil mi? bununla beraber şunu unutmamak gerek.türkiye bugün bir ırak, suriye, libya, suudi arabistan veya körfez ülkeleri gibi değilse, bunu atatürk'e borçludur.
--- spoiler ---
kaynak: http://www.haberokur.com.tr/…ece-bir-dekor-n176021/
güncel Önemli Başlıklar