bugün

su ana kadar bildigim kadariyla sezen aksu, teoman, dansci zeynep tanbay, mor ve otesi grubundan kerem kabadayi'nin icinde bulunduklari unlulerdir.

ilgili bir haber de su kaynakta okunabilir; http://www.marksist.org/h...ve-teoman-yetmez-ama-evet
(bkz: nihat doğan) gibi biri evet diyor.
(bkz: bir ünlü olarak dansci zeynep tanbay)
(bkz: RECEP BÜLBÜLSES)
aptal beyinsizlerdir efendim. tayyibin ekmeğine yağ süreceklerinden haberleri yok. ya da var ve bunun için yapıyorlar. ne diyeyim tanrı sonumuzu hayır etsin.
darbe anayasasından kurtulmak için referanduma evet derken aynı zamanda bir başka darbe anayasasını onayladıklarının farkında olmayan ünlülerdir. sanatçı hassasiyeti işte, böyle sanatçıları ciddiye almamak gerekir.
(bkz: resul balay)
(bkz: recep tayyip erdoğan)
evet der heralde.
kemalin ekmeğine yağ sürmeyecek kadar akıllı olan ünlülerdir.
recep'in ekmeğine yağ sürecek kadar ülkeyi düşünmeyen ünlülerdir.
(bkz: bülent ersoy)
nede olsa vıp kullanmak istiyordu havalimanlarında.
(bkz: ferdi tayfur)
sabah kahvaltılarının müdavimlerinden. pasaport sorunu vardı.hallettirmiş sanırım oda evetçilerden.
(bkz: iclal aydın)
açılıp saçılıma karşı çıkanlara hakkını helal etmemesiyle gündeme gelmiştir. şimdide evet demezseniz hakkımı helal etmem diyor.sen yeter ki kakkını helal et, nede olsa üzerimizde çok emegin var.*
cemil ipekçi, nihat doğan ve adını unuttuğum şu kürt meselesine ve ermeni meselesine bır bır yapan aktris. çok sağlam bir kadro yani.
(bkz: ajdar anık)
(bkz: mesut barzani)
(bkz: barack obama) *
(bkz: resul balay)
(bkz: oya aydoğan)*.
gülten kaya(ahmet kaya'nın eşi) : herkesin eşit yurttaşlık hakkına sahip olması gerektiğini düşünüyorum. kürt sorununda ve ondan koparamayacağımız demokratikleşme sürecinde hiçbir ilerleme içermeyen bu paket, gerçek özgürlükçü sol ve sosyalistleri tatmin etmiyor. bu anlamda darbecilerin yaptığı bir anayasa’da yapılan bu minik rötuşlarla sistemin gerçek bir demokrasiyi yaşamayacağı ortadadır. referandumdan “evet” çıkarsa, hükümetin kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda daha hızlı adımlar atmaktan başka çaresi kalmayacaktır. sonuçta ben yepyeni bir anayasa istiyorum

teoman: kararımı akp’yi değil, anayasa değişikliğinin türkiye’ye iyi geleceğini düşünerek verdim

mehmet ali birand: benim için, demokratikleşme yolunda, bu adım son derece önemlidir. daha iyisini, en idealini uzun yıllar beklemek istemiyorum. içeriğinden tam anlamıyla memnun olmasam, daha fazlasını istesem dahi, ideal değişiklik için daha uzun yıllar bekleyeceğime, azına bile şimdilik evet oyu vereceğim

eşref erdem (evet dediği için chp'den atılan milletvekili)

cengiz çandar: evet, türkiye'nin demokratik atılım yapmasında, yeni, sivil ve demokratik bir anayasa hazırlanmasında önemli bir ivmeye işaret edecek.

reha muhtar

doç. dr. osman can (anayasa mahkemesi roportörü

oral çalışlar

ufuk uras

hasan cemal

prof. dr. hüseyin hatemi

prof dr. ergun özbudun

prof. dr. doğu ergil

prof. dr. baskın oran

sinan çetin

sezen aksu

halil ergün

ediz hun

kenan ışık

lale mansur

emel müftüoğlu

orhan pamuk

hale soygazi

not: oylarını evet diye açıklayan kişilerdir. istenilen kişiye nerde ne zaman hangi konuşmasında evet dediği özel mesajla gönderilir.
özgürlük *
reha muhtar'ın aralarında olmadığı ünlülerdir.
--spoiler--
bu referandumda elim ''evet''e gitmez.
--spoiler--
reha muhtar'ın yazısı için..

sevgili gandi kemal;
12 eylül darbesinin 30. yıldönümünde anayasa referandumuna gidiyor türkiye…
"darbe anayasası mı, darbe anayasasının değiştirilmesi mi?.."
yan sütunda 12 eylül günlerinden kalan "buruk bir referandum anısını" anlattım…
bunun bir benzerini o günlerde sizin yaşadığınızdan da eminim…
bu sefer referanduma gidecek değişiklikler, 12 eylül anayasası'nın ne antidemokratik yök'ünü kaldırıyor, ne de yüzde 10 barajını düşürüp, tam bir temsil sağlıyor…
hep böyle durumlarda iktidarların yaptığı gibi, akp de kendisine uyan "demokratik!" değişiklikleri yapmış, uymayanları yok farzederek kendi demokrasisine uydurmuş…
***
yök'ten nedense hiç bahsetmiyorlar artık?..
çünkü yök ellerinde, o zaman "yök'süz demokrasi gereksiz…"
antidemokratik olan yüzde 10 barajından da…
çünkü baraj düşse, saadet veya başka kimbilir kimler meclis'e girerler…
tek başına iktidar hülyaları suya düşerler…
belki hakimler savcılar yüksek kurulu da yök'leşir, ondaki demokratik değişiklik de anlamsız hale gelir…
bunların hepsi gerçek…
ama bir gerçek daha var…
gandi kemal ana muhalefet lideridir…
bir yıl sonra partisini iktidara taşımak üzere genel seçimlere gidecektir…
böyle bir lider, siyasi kaderini bir anayasa oylamasına mahkum etmemeli…
bu referandumdan yenik çıkıyormuş gözükmemeli…
***
çünkü bu anayasa değişikliklerinde;
1) birden fazla sendikaya üye olma hakkı getiriliyor…
2) memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınıyor…
3) grev esnasında işyerlerindeki maddi zararlardan sendikalar sorumlu tutulmuyorlar…
4) özel hayatın gizliliği, korunması çağdaş ve medeni ülkelerdeki ilkelere göre ayarlanıyor…
5) yüksek askeri şüra'nın kararlarına yargı yolu açılıyor…
6) askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen suçlar vb. suçlara bakacaklar…
askeri yargının görev alanları "batı ülkelerindeki yargı sistemine" benzeyecek…
***
bütün gücünüzle "abanacağınız" bir "hayır" kampanyası aynı zamanda bunlara "hayır" anlamına çekilebilecek ki, bu bir sosyal demokrat parti için doğru değil…
solcular ve demokratlar, yani sosyal demokratlar ve batılı anlamda demokratik sosyalist partiler, bu kararlara karşı çıkmazlar…
bunu topluma da, uluslararası kamuoyuna da anlatamazlar…
sizin kalbiniz hem demokratik hem de solcu sevgili gandi kemal…
geçirdiğim yıllar bana sadece kendim olmayı, başkalarının isteklerine göre hareket etmemeyi öğretti…
***
"hayır" kampanyasına abanmayın bu yakışmaz size…
akp'nin getirdiği değişikliklerde "demokratik olmayan eski maddeleri sıralayın, onları halka anlatın, onların üzerine politika yapın…"
ve referandumda bu demokrasi görünümlü antidemokratikler üzerinden politika yapıp, seçmenleri iradelerinde hür bırakın…
kim ne kadar demokrasiyi istiyorsa, ona göre karar versin…
bu kampanyanın "hayır" oylarının muhtemel azlığının ağırlığı üzerinize yük olmamalı…
kaldı ki, demokratik görünen değişikliklere de "hayır" diyen olmamalı gandi kemal…
12 eylül'ün 30. yılında ezici bir çoğunluğa karşı yüzde 8'lerde kalan "dürüst ve ilkeli" eski yol arkadaşına nacizane tavsiyemdir!..
***
12 eylül anayasasi'na "hayir" demeni̇n dayanilmaz yalnizliğindan bi̇r ani…
berlin'de uluslararası gazetecilik enstitüsü'nde rüya gibi bir 3 ay geçirmiş, sınava girmiş, diplomamı alıp türkiye'ye dönmüştüm… hayatımın baştan aşağı değiştiği günlerdi…
türkiye'de 12 eylül bütün şiddetiyle sürüyordu…
i̇ktidar acayip bir güçtür…
propaganda araçlarıyla, gazetelerle, televizyonlarla, gündeminize egemen olur…
bazı şeyler o kadar çok tekrarlanır ki, yaratılan rüzgardan etkilenirsiniz…
her gün "sokakta birbirini öldüren insanların kara propagandasının" yapıldığı günlerdi…
sanki silahlarla birbirini öldüren gençler, aynı silahlardan ateş etmiyorlardı…
sanki faili meçhuller, aynı karanlık meçhulden talimat almıyorlardı…
inanılmaz bir beyin yıkama faaliyetinin insanları etkilediği günlerdi…
***
herkes etkileniyordu o propagandadan…
"sokaklarda kan akıyordu…
ordu gelip kanı durdurmuştu…"
7 kasım 1982 günü yeni anayasa'nın referandumu olacaktı…
anayasa'ya "evet" denirse kenan evren de otomatikman cumhurbaşkanı olacaktı…
kenan evren anayasa'ya kefildi…
özgürlükler, örgütlenme ve grev hakkı rafa kalkıyordu…
çünkü grevler yüzünden anarşinin hortladığına inandırılmıştı toplum…
üniversitelerin başına yök gibi bir kurum musallat ediliyordu…
koskoca profesörleri, doçentleri, tüm öğretim üyelerini ve öğrecileri tek bir elden yönetmek üzere…
e normaldi, "üniversiteler anarşinin merkezi değil miydiler?.. öyle inandırılmamış mıydı insanlar?.."
***
ve elbette koalisyonlar…
onlardı anarşinin başı…
iktidarda koalisyonlar değil, tek parti olmalıydı…
yüzde 10 barajı onun için kondu…
insanlar hipnotize bir ruh yapısının esiriydiler…
kenan evren meydanlara çıkıp ne söylese "deli gibi alkışlıyor, kabulleniyor ve yaşa varol" diyordu…
berlin'den yeni dönmüştüm…
ailemden ayrılıp kendi evime taşınmış, içerde ve dışarda eğitimini aldığım gazetecilikte zor ve meşakkatli yıllara giriyordum…
23 yaşındaki genç bir gazeteci için milliyet'in ankara bürosu, bir hayat dersinin alfabesinin verildiği yer gibiydi…
***
muhabirler dört bir yana dağılmış, kampanyayı izlerken bir taraftan da büronun nabzını tutmaya çalışıyordum…
dışarda herkes yeni anayasa'ya, özgürlüklerin ve demokrasinin gerçek anlamda askıya alınmasına, hararetle "evet" diyordu…
gazetede ise değişik bir hava esiyordu…
kime sorsam "82 anyasası'na hayır" diyeceğini söylüyordu…
gazetede "hayır" demek modaydı, gazete dışında ezici çoğunlukla "evet…"
pazar günü oyumu kullandım "hayır" olan mavi kağıdı zarfa koydum verdim, dışardan görünmesin diye "mavi" kağıdı zarfı katladığım yere sıkıştırdım…
çünkü "mavi" yani "hayır" diyenlerin fişleneceği söyleniyordu…
oy kullanma işleminden sonra gazeteye gittim…
sonuçlar akşama doğru belli olacak ve gelişen haberleri i̇stanbul'a geçecektik…
gazetedeki ağır toplar, referandumdan önemli oranda bir "hayır" oyu çıkacağını, ama "evet"lerin yine de kazanacağını söylüyorlardı…
bense ezici çoğunluğa karşı, çok küçük bir azınlık olduğumuzu düşünüyordum… anayasa "evet" oyu yüzde 91.37 idi…
"hayır"lar sadece yüzde 8.63… 17 milyondan fazla seçmene karşı sadece 1.5 milyon seçmen "hayır" deme cesaretini göstermişti…
101 pare top atışıyla "kutlandı!" 12 eylül anayasası ve kenan evren "seçilmiş cumhurbaşkanı" oldu…
***
bazen, hatta çoğu zaman hayat "azınlıkta kalmak, hatta yalnız olmaktır…"
yalnızlığın ve azınlığa düşmenin dayanılmaz ağırlığı, size zaman zaman "görüşlerinizi sorgulatır…"
acaba yanlış mı düşünüyorum dersiniz?..
çünkü inanılmaz bir propaganda, bütün sandalları sürüklemektedir…
o fırtınada sesiniz pek duyulmaz…
bir yalnızlık ve bir hüzün çöker üstünüze…
yine de yaşamak için yenilemek zorunda hissedersiniz kendinizi…
omurgasız değilseniz, bukalemunluk yapmazsınız, onurunuzu, haysiyetinizi ve düşüncelerinizi satmazsınız…
ama hayatta kalmalısınızdır…
doğada ayakta ve hayatta kalan canlılar gibi, yeni şartlara adapte olmaya, onlara göre kendinizi satmadan yeni bir yol bulmaya çalışırsınız…
hayat yenilenme cesareti gösterenlere, o yeniliği verir…
hayat iyilik yapanlara iyilik verir.

edit: makalenin özeti "kaldı ki, demokratik görünen değişikliklere de "hayır" diyen olmamalı gandi kemal…"
(bkz: halil ergün)
(bkz: nihat doğan)
(bkz: osman öcalan)
(bkz: fatma öcalan)
(bkz: adalet ağaoğlu)

yumurtalı, boyalı, fiziksel müdahalelere rağmen.

http://www.taraf.com.tr/umit-kivanc/makale-adalet-hanim-a-yumurta-atmak.htm
güncel Önemli Başlıklar