bugün

nike, adidas ve puma şirketlerinin ana özelligidir.

adidas ve puma iki kardeşin kurdugu şirket olmakla beraber ikiside alman şirketidir. nike ise bilindigi gibi bir amerikan şirketidir. bu 3 firma tüm ayakkabılarını ucuz işgücünün merkezi çinde yaptırıp ( bazı yerlerini kendi merkezlerinde) avrupaya pazarlıyorlar. ve ayakkabının maliyeti en fazla 10 lirayı buluyor. öyleki nike ucuz işgücü olsun diye çinde çocuk işçileri çalıştırdıgı için defalarca davalık olmuş.

tüm bunlar göz önüne alındıgında;
ayakkabının yapıp maliyeti; 10 lira.
ayakkabının gümrük ve kargo maliyeti; 15 lira
ayakkabının satış ve kar maliyeti; 20 lira

toplamda;45 lira her orjinal ayakkabının satış fiyatı ise 120 lira yani geri kalan 70,80 lira firma sahiplerinin cebine gidiyor. olan ürünü alan enayilere ve zavallı çinli işçilere oluyor.
(bkz: 188 dolara iphone yapıp 1000 dolara satmak)
büyük markaların çiftçi mentali ile yönetildiğini sanıp, ima eden tespitçik.
tasarımcısı, ceo'su, distribütörü bedava çalıştığından doğru önermedir.
böylece reklamıda bedavaya gelmiş hanesine bir artı daha eklenmiştir..
işletmecilikten bi haber düşüncedir. üretim maliyetlerinin yanında pazarlama, ulaştırma, ar-ge maliyetlerininde olduğunu göz önünde bulundurmamıştır.
iki sperm'e çocuk yapıp, sözlüğe salmanın yanında daha normal bir durumdur. bu biraz daha dokunaklı oluyor ama.

anne ve baba iki sevgilinin yaptığı çocuktur ve türktür. sözlük ise bildiğin ticari kaygısı olan, forum konseptli sosyal paylaşım alanıdır. . bu çocuklar tamamen maliyetsiz. tek iş gücü, performans bakımından terleme ve yorgunluk belirtisi göstertiyor. öyleki sözlük kalitesiz yazarları bünyesinde barındırdığı için, hiç bir zaman davalık olmamıştır.

tüm bunlar göz önüne alındıgında;
çocuğun maliyeti; sıfır
büyüyüp yazar olan adamın reklam katkısı; 15 lira
sözlüğün kar getirisi; 415478 lira

olan sözlük diye üye olan kaliteli yazarlara ve zavallı çinli işçilere oluyor. çinli hala işin içinde, ona dikkat.
(bkz: beyin bedava ya)
(bkz: 120 liraya ayakkabı yapıp 1200 liraya satmak)'tan daha iyi olduğu kesin.
10 lira ayakkabı bedeli, diğer 110 lira ise ismin bedelidir.
ve o kazanilan 110 liranin 1 kurusnu 10 isciye dagitmaya da arti deger deniyor. tebrikler.
orospu çocuklugunun dik alasıdır.yapılanı savunanları görmek de ayrı bir hezeyan yaratmakta bünyede, orası da farklı bir mevzu ya neyse.
(bkz: küçük bir embriyodan eşşek kadar insan olması)
valla 10 liraya üretmiyordur ama eminim 10 liraya mal edip 120 liraya satan koray spor var. tabi koray sporunda ceosunu düşünmek lazım dimi? saygılarımla!
ne hikmettir dışarda 30 liraya satılan birebir aynı ayakkabıyla, mağazada 200 liraya satılan ayakkabı arasında dağlar kadar fark vardır. şöyle ki; taban desteği, dayanıklılık gibi önemli konularda 200 lira verilen ayakkabı işinin hakkını verirken, diğer ayakkabı biraz fazla yüründüğünde ayak tabanını ağırıtmaya başlar, bir süre sonra da sağından solundan patlak vermeye başlar.

not: 3 yıl önce 200 liraya nike'ın bir spor ayakkabısını aldım. hala giyinmekteyim ayakkabıyı. şöyle düşün şimdi. bu 3 yıl içinde "ne olacak birşey olursa yenisini alırım" deyip 30 liralıktan aldığınızda kaç tane alacaksınız? düşünün bir. maddi imkanı olan kişi cimrilikten kurtulup biraz destekli düşündüğünde 200 liralık ayakkabı ilk başta zorlayıcı ve saçma gelir. giyindikten ve geçen zaman içinde iyiki almışım der insan.
türkiye'deki bazı durumlar için düşünülürse, yapan ile satanın birbirinden ayrılması gereken önerme. kimileri evde vs. çalışan ustalara 10 liraya yaptırıp fahiş etiket fiyatlarıyla satmaktadırlar.
ygs kâr-zarar sorunlarına problem olup gençliği bitiren kişinin gerçeğe dönen eylemidir.
(bkz: ticaret)
satış fiyatı ile maliyet arasındaki farkla şirketin sponsorluk anlaşmalarını finanse etmektir.
120 liraya satılan ayakkabıların maliyetini tüm uludağ sözlük yazarlar ve okurlarına duyurmaya çalışan başlık.
güncel Önemli Başlıklar