bugün

en ufak toleransı olmayan patronların 31 aralık günü mesai saati bitiminde personele söylediği "yılbaşı falan anlamam yarın sabah 8'de herkes masasında olacak" diye talimat verdiği şanssız bünyelerin yapmak zorunda kaldıkları eylemdir. ne yılbaşının anlamı kalır, ne de eğlencenin. tüm planlar iptal edilir, evde aile ile tombala oynanır, meyve yenir.
daha kötüsü 1 ocak sabahı saat 04:00 e kadar çalışmaktır.
(bkz: eglenmek bizim de hakkimiz)
resmi tatil olduğunu unutup rutin hayatın bi getirisi olan sabahın köründe kalkıp işe gitme kısır döngüsünün getirdiği angutluk.
(bkz: ziyansıııaaaaan)*
çift yevmiye ile mümkün olan hadise.
önceki gece erkenden yatılmışsa sorun olmayacak şeydir. tabii 31 aralık gecesi erkenden yatmış olmak pek mümkün değildir. siz uyumak isteseniz bile, uyutmazlar efendim. eve girip çıkan misafirler, tv'den bangır bangır bağıran dandik yılbaşı özel programları, skeçleri, espirimsileri, 12'den sonra zırt pırt gelen yeni yıl mesajları, dışardan gelen korna, çığlık sesleri. uyuyun da görelim.
hiç bir foktan haberi olmayan, egolarını tatmin etmek isteyen müdürcüklerin emridir. sorsan şirketteki terimleri bilemeyen adam başına müdür diye geçer. ardından hadli hadsiz konuşmalarla canını sıkar. mesai saatleri gereksiz uzar buna ek olarak haftalık belkide aylık yaptığın raporlar artık saatlik olur. hele hele şirket yanlışlıkla falan kar'a geçtiyse yandın demektir bu o'nun başarısıdır. bu kendini bilmez sırf zevkleri, egoları uğruna insanları 1 ocak günü mesaiye çağırır.

yukarıdaki entry'de geçen hikaye türkiye'nin karanlık ve puslu hatta acımasız iş yaşamında hemen hemen her işçinin başına gelen olaydır. gerçek kurum ve kişlerle tamamen alakası vardır.
31 aralık gecesi sokaklarda çöp toplayan insanları gördükten sonra buna hiç de acınacak durum gibi bakmak istemedim.
güncel Önemli Başlıklar