bugün

genel başkan yardımcısını kurşunlayanlara vatanı bizim kadar seviyorlar demesiyle daha önceki entry'mde yanılmadığımı kanıtlamış ana muhalefet liderinin beklenen istifası. söyledikleri çoğu zaman doğru, batılı demokrasilere yakışacak cinsten lakin kemal kılıçdaroğlu bu zor zamanların siyasetçisi değil. cumhurbaşkanı, başbakan, devlet kurumları, muhalefet ve hatta medya atatürk türkiyesi'ne, chp ve değerlerine karşı birleşmişken sergilediği pasifliğin, ikinci sınıf uzlaştırmacı tavrın izahı ve fayfası yok. kendisini tepeden tırnağa incelemiş, milyonları hiç gerçekleşmemiş ssk'nın batması masalına inandırmış propaganda makinesine karşı kameralara babaannelerin yapacağı açıklamalar yapmasından bıktık. üç ay önce pkk saldırısına uğramış partiyi bugün pkk'ya biz destek vermedik deyip savunuyorsak en çok kendisinin sayesinde.

ülkede 12 eylül faşizmini aratmayan baskınlar, tutuklamalar yapılırken bir yandan başkanlık konuşuluyorsa sıkıntıyı muhalefette aramamız gerekmez mi? chp'nin içinde partiye yıllarını vermiş, değerlendirmeleri ve enerjileriyle genel başkanlık yapabilecek isimler var. görevi tekrar aday olmadan bunlardan birine bırakmalı. memleketin refahı bakımından elzem
Kılıçdaroğlu chp'nin sürekli muhalefette kalmasının garantisidir.
artık bu gerçekle yüzleşip partiyi iktidara götürebilecek bir ismin genel başkan olması için kenara çekilmelidir. tabii Eğer kendisi kaset operasyonunun bizzat içinde yer almadıysa.
erdovan izin vermez bulmuş böyle oyu sabit adam ettirir mi la.
bir umut grup toplantısı sonunda..

türkiye asıl kılıçdaroğlu, bahçeli ve demirtaş'tan kurtulmalı.