bugün

dur şakirt dostum hemen celallenme otur bi soluklan, gel çay demledim sıcak sıcak iç çayını bi yandan da oku yavaşça.

şimdi güzel bir film senaryosu nasıl üretilir? konusuna bağlı olarak değişmekle birlikte; genellikle başrollerin başına gelen kötü olaylar ve onların bu kötü olaylar/kişilere karşı verdiği mücadeleler olur di mi?

filmin sonunda herkes başrollerin bi şekilde hayatta kalmasını ve kötülüğün mağlup olmasını bekler genellikle.

peki bu durumda aslında bu filmin kilit ismi başrolden ziyade, kötü olay/kişiler değil midir?

kötülüğün boyutu, kötü kişilerin icraatleri ne kadar yüksek olursa, film sonunda o kadar büyük bir zafer beklemez miyiz? bir diziyi düşünün. örneğin " içerde " dizisini.

sarp'ın kardeşi çocukken kaçırılıyor, inanılmaz bir kötülük di mi? bu diziyi başından sonuna dek bize izlettiren şey aslında iyiliğin galip gelmesi, kaçırılan kardeşin abisine yeniden kavuşması değil midir?

yani ortada basit, sıradan bir kötülük olsa en fazla 2 bölümlük malzeme çıkar ortaya, izleyeni de kalmaz. haksız mıyım? haklıyım.

çayın bitti sanırım, ver bi bardak daha doldurayım canım kardeşim..

şimdi gelelim bizim meselemize.

ne diyoruz? kötülük yapan şeytanın yoluna sapmıştır. şeytan nerededir? cehennemde. burda bi yanlışım varsa bileyim, benim bildiğim cehennem şeytanın yoludur.

şimdi bu dünyada kötülüğün bir karşılığı olması gerekiyor dinlere göre. şart yani. cezası çekilmeli öbür tarafta. bunun başındaki figür kim? şeytan.

o halde. bu kötülüğün simgesi olan şeytan; allah'ın bi yerde pis işlerini yapmış olmuyor mu sizce?

şeytan olmasa. cehennem olmasa. kötülüğün cezası diye bi kavram olmasa.

tek başına iyiliğin ne anlamı kalırdı sizler için şakirt kardeşlerim?

kalmazdı değil mi.

al bi yudum daha.

kalmazdı.

öyleyse şeytanla allah bir işbirliği içindedir. allah, sorguya çeker, cezası bol olanı şeytana teslim eder o da cehennemine alır. din öğretisinde anlatılanların yorumlaması böyledir, bariz bu.

o zaman diyebilir miyiz ki..

din dediğimiz şey, koca bir senaryodan ibarettir?

kötülüğün tasviri öylesine büyük oluşturulmuş ki, hayat sonlanmadıkça yani dizinin son bölümü gelmedikçe merakla, ısrarla tutunuyoruz bize anlatılan hikayelere.

biri çıksın desin hayır böyle bir işbirliği olamaz, mantık hatası var o da şudur. eyvallah dicem ama yok. şeytan, allah'ın pis işlerini yapan bi figürdür tüm dinlerde. açıkça ortada olan bir işbirliği hatta bu.
Bu fikir sahipleri insanları tanımıyor olmalı. Ayrıca hayatı da. Tekamülden de haberleri yok. Şimdi mevzu uzun da kısa geçelim. Yeryüzünde öyle insanlar var ki şeytanla yarışır. iyilik ve kötülük var olduğu için insan kötü olmaz. Bu bir tercih meselesidir. insan iyilikleri işleyerek, kötülükleri de terk ederek kemâle erer. Yani, Mücadele ederek. Çalışarak fedakarlık ederek, temiz fıtratından ödün vermeden. Kainatta kendine biçilen nasipten razı olarak, varlığa ve yokluğa şükredip sabrederekten. Hayır allah teala kullarına zulmedici değildir. Siz bir kötülüğü yapmak istemedikçe şeytan bunu size zorla yaptıramaz. Allah da yaratmaz. Diyelim ki sarhoşken cinayet işlediniz. Diyebilir misiniz ki, "ama ben sarhoştum, ne yaptığımı bilmiyordum". Öyle ya. Ee peki içki yasak değil mi? Yasak. Sana içme demediler mi? Dediler. Bütün kötülüklerin anasıdır dediler duymadın mı? Duydum ama.. ama yı geç. Bahane üretme. Bahaneler bitmez. Düzeni biz kurmadık. Bizim görevimiz düzeni sorgulamak değil. Düzenin sahibine Tabi olmak.

O halde yaradanı sorgulayan şeytandan ne farkın var senin? O da dedi ki;ben hayırlıyım. Kendi aklına uydu. Emre itaat etmedi. Yani düzeni sorguladı. Sen kimsin ki düzeni sorguluyorsun? Haddini bil insanoğlu haddini. ilahlığa kalkışma. Yoksa pişman olursun. Son pişmanlıksa fayda vermez. Sen allaha itaatle emrolundun şeytana değil.

Okurken kafanı çalıştırda oku. Şeytanın ağzından okuma. Yoksa, o kendini batırdı, seni de batırmasın. Mercimek kadar beyninle, koca kainatin sahibini sorgulayıp hesaba çekip yargılayıp suçlayıp hakkında bilip bilmediğin meselerde kendi kafana ve fikrine göre de ahkam kesme. Ne biliyorsun ki? O beğenmediğin şeytan tam 500 sene allaha itaat etti. Taa ki hz adem yaratıldı. iş değişti. Onu kendi hasedi bitirdi. Haset kibrin alametidir. Kendi aklını büyük görenler kibirlidir ve şeytandan hiçbir farkları yoktur. Çünkü hatayı yanlışı görseler de kabul etmezler. Halbuki hz adem hatasını kabul etti ve gereğini yaptı. Bahane üretmedi.

Bahane üretenler şeytana yakayı kaptırmıştır.
Bir nevi dogruluk payi olan onermedir.

Levh-i mahfuz Allah'ın takdir ettiği ve kainatta olacak şeylerin yazılı bulunduğu levhadır.
Yerler ve gökler yaratılmadan önce her şey Levhi Mahfuz'da yazılmıştır.
Ne zaman doğacağımız/öleceğimiz, hangi millet'e bağlı olacağımız, hangi anne babadan doğacağımız,eşimiz,kardeşimiz,ne zaman nerede ne yaşayacağımız, ne yiyip içeceğimiz,hangi şartlarda yaşamımızı idame ettireceğimizin daha önceden Allah tarafından bilinip Levh-i Mahfuz'a kaydetmesidir.
-Bu Alemlerin Rabbi tarafından (yazılmış) bir kitaptır.Burada cennetlik olan insanların isimleri ile babalarının ve kabilelerinin isimleri vardır.
Allah zamandan ve mekandan münezzehtir, zaten bunların tümünü yoktan yaratan Allah’tır. Bu nedenle Allah Katında geçmiş, gelecek ve şu an hepsi birdir ve hepsi olup bitmiştir. Bir olayın başı da sonu da O'nun Katında tek bir anda yaşanır. ''
şeytanın şeytan olmazdan evvel(melekken) gidilip okunması yasaklanmış olan bu levhayı okuduğu ve orada -yakın gelecekte hz. Adem'e secde etmeyip Allah'a isyan edeceğinin yazılı olduğunu - gördüğü anlatılır. bu kıssanın dersi, aslında şeytanın bile sadece yüce yaratıcının bildiği kaderindeki rolü allah sevgisinden benimsemiş olduğudur.
(bkz: danışıklı dövüş)
hangi şeytan, herkes kendi içinde yaşasın allahını ve şeytanını.
hayır ve şer her zaman her yerde, ancak şerin en mülevvesi, insanın kendi içinde taşıdığıdır.
güncel Önemli Başlıklar