bugün

istanbulda yaşayan sabetayistlerin gömüldüğü mezarlık olarak bilinir.

ancak bazı kısımları halka da açık olan bu mezarlığın selanikliler kısmında aramak gerekir sabetaycıları. isminden de anlaşılabileceği gibi çoğunluğu selanikten göçeden sabetaycılar bir dönem yoğun olarak bu mezarlığı tercih etmişlerdir. şimdi ise zincirlikuyu'da kendilerinin bildiği ayrı bir bölüm varmış.

sabetaycı yaşamını ve kültürünü bilmek isteyenler için bülbülderesi mezarlığı tam biçilmiş kaftandır. bende istanbul'a bir kültür turu düzenlersem bu mezarlığa uğrayıp incelemelerde bulunmayı istiyorum. zira mezar taşları müslümanlarınkinden farklı olarak genelde sütun, obeliks ve sivri kubbeli olmakla birlikte süslemelerinde tevrat'a gönderme yaparcasına güneş, aslan, birbirlerine kenetlenmiş iki el, akasya ağacı gibi semboller vardır. ayrıca mezar taşlarında kişilerin portre resimleri de bulunur.

her ne kadar bu insanlar kendilerini müslüman olarak gösterseler de aslında doğumdan ölüme kadar gizli de olsa yahudi geleneklerini devam ettirdiklerinin göstergesidir bu mezarlık.

bilimsel verilerle de kanıtlayarak bu konudaki en iyi araştırmayı oda tv yapmıştır;

http://www.odatv.com/n.ph...kalmis-sirlari-0703101200
Üsküdar vapur iskelesine sırtınızı verip, Bağlarbaşı'na doğru ilerleyip, meşhur Kanaat Lokantası'nı birkaç yüz metre geçince karşınıza bir mezarlık çıkar. Selanikliler Sokağı'nın girişindeki yokuşta başlayan ve yukarılara doğru uzanan bu mezarlık, Bülbülderesi Mezarlığı ismiyle bilinir. içinde, Osmanlı tarihinin en önemli gizemlerinden birinin, Selanik Dönmeleri'nin, yani Sabetaycıların mezarları vardır. Kapısından girdiğinizde önünüze bambaşka bir dünya açılır. Buradaki bütün mezarlar, fotoğraflıdır. içli, hüzünlü, tamamen kendine has bir üslup taşıyan ve sanki susup içlerine attıkları o büyük derdi söylemeye çalışan mezar taşlarıdır hepsi. Bu belki de dünyada başka hiçbir yerde eşi benzeri olmayan mezarlığın tam ortasında Atatürk'ün hocası Şemsi Efendi'nin mezarı karşılar sizi. Ya da torunu Ilgaz Zorlu'nun "Evet Ben Selanikli'yim" kitabında da yazdığı gibi, ‘öteki ismiyle' Şimon Zivi. Merdivenlerden yukarı çakarken iyice şaşırırsınız. Çünkü hiçbiri kıbleye doğru uzanmaz, hiçbirinde rahmet için Fatiha arzulanmaz. Küçük bir mezarlıktır Bülbülderesi. Ama içindeki onlarca çeşmenin hepsinden gürül gürül sular akar. Sahipleri bu mezarlığa çok iyi bakar. Özel güvenlik tutacak, bütün çeşmelerini çalışır halde koruyacak ve tek bir santimetrekaresini bile boşa harcamayacak kadar iyi... Azra Erhat orada yatar. ipekçi Ailesi'nin birçok ferdi... Kapancı Ailesi, Dilber'ler, Mısırlı Ailesi, Atatür Ailesi... Soyadları men ya da man ekiyle biten onlarca mezar taşı sıra sıra, yan yanadır. Muazzam bir geometriyle planlanmıştır. Görende hayranlık uyandırır. Topçumen, Özerman, Yalman, Antmen, Kermen, Darman, Ekemen... Mezarlık, özel bir güvenlik şirketi tarafından, motosikletli ekipler tarafından korunmaktadır.