bugün

çoğunlukla solcu cenahtan oluşan hocalardan aşina olduğumuz bir eşik gibi dursa da birçok dünya görüşünde de gördüğümüz aslında bir nevi eşikten öte kaygı içeren hede. ama bilindik iki karakter başlığı kaygıdan eşiğe evirdi. halbuki kaygı daha iyi ifadeliyordu durumu. neyse vardır böyle bir eşik.

sevdiğim bir hocanın ilk dersine gelişini anımsıyorum. server tanilli, emre kongar, ilhan arsel, ilber ortaylı gibi hocaların bir yığın kitabını toplamış bunları okursanız iyi olur temalı bir açılış konuşması... okuduk adam kötü bir şey de yapmadı fakat okuduklarının fazlaca önemsenmesi gerektiğini hissettiriyordu. birisi gelir o da dede korkut okumazsınız sınıfı zor geçersiniz der. yabancı yazarlara mesafelidir. dede korkut okunmalıdır.

hep böyle olur efendim. derse gir yarım saate hoca hangi tarafa ne ölçüde meyilli anla. zaten ya solcudur ya ülkücü ya da muhafazakarın önde gideni...
bunları okursanız iyi olur bir de kyoto sözleşmesi gibi kendince bir sistematiğe ve zorunluluğa dönüşmese iyi ya. dönüştü mü sıçtınız.

bu eşikte iki tip hoca mevcuttur. birisi kayıtsız şartsız ideolojisini, dünya görüşünü dayatır. diğeri esnektir, tarzını belli eder, tarafsızlıktan medet umar, fikirsel tartışmalarla keyifli bir ders yaratır. vaziyet 2. si gibi olursa eğleneceyle pekte sıkılınmaz. yalnız ilki bazen karna derin ağrılar saplar.

son tahlil ilavesi: bazı öğrencilerde de şey görülür. dünya görüşünü yansıttığı için o hocayla al gülüm ver gülüm tadında takılır. ağzından lokma alınsa ses edilmeyecek yani. bir de el birliğiyle gurur okşanıyor. adam hiçbir derse girmiyor sırf politik mana da kendisinin temsil edildiğini düşündüğünden hep ön sırada dersi dinliyor.arada kafa sallıyor falan...headbang değil gönül mutabakatı manasında.