bugün

çok sebep vardır. bildiklerimi sıralayayım;

1. çok üniversite olması
bir çok akademisyen prestiji düşük olduğu için atanabilecekleri üniversiteleri beğenmiyorlar. zaten hükümet üniversite, okul vs. kurmak için fiziksel yapılar haricinde pek bir talepte bulunmuyor. 10 tane prof varsa üniversite tamamdır. burada okuyan genç kişinin de yapabileceği bir şey yok. eğitim görevlisi olmadığı için eğitim alamıyor, boş boş mezun oluyor ve asgari ücretle çalışmaya razı oluyor.

2. yeni mezunların ik sistemini bilmemeleri
insan kaynakları adayları kandırmak için kurulmuştur. ilanda saha mühendisi arar, 5-7 sene tecrübe ister. o istemek değil yersen dir. kandıracak bir keriz bulursak işe alırız ama bulamazsak birinin bu işi yapması gerekiyor, muhtemelen şartlara en uygun tecrübesiz adayı işe alacaktır. çoğu genç bu tür ilanlara başvurmuyor. eğer giriş seviyesi bir pozisyon ise korkmayın başvurun, mutlaka birinden pozitif bildirim alcaksınız.

3.aile şirketleri
ben de aile şirketinde çalışıyorum ama biz 2 mühendisiz. altımızda çalışan bir tane teknik personel var o da tekniker seviyesinde. çalıştığımız bazı yerlerde görüyoruz, adam liseyi bitirememiş oğlunu şef yapıyor astı olarak da üniversite mezunu işe alıyor. oğlan kafasına ne eserse yapıyor, fırçayı üniversite mezunu yiyor. sonra o üniversite mezunu hayata küsüyor, bir daha çalışmak istemiyor.

4. bazı patronlar
maaş verince çıldıran insanlar var. insan çalıştırmayı yatırım olarak görüyor adam. hemen kosgeb destekleri, sgk indirimleri kovalamaya başlıyor. o çalışanı para kazandıran bir meta olarak görüyor ve kafasında oluşan hesaba uymadı mı hemen işte atıyor. adam (yaşadığım için biliyorum) üniversite mezunu insanın görev tanımının gerektirdiği her şeyi mezun olmadan önce öğrendiğini varsayıyor. sonra da acemilik çekince, goygoy yapan elemanları gösterip fırça kayıyor. çalışan istifa ediyor sonra bir de suçlu oluyor. genç insan bir kere daha üzülüyor ve küsüyor.

5.planlama yapmayan devlet
devlet üniversite kontenjanlarını ihtiyaca göre belirlemiyor. gidin avrupa da üniversiteleri araştırın. bir sene açtığı lisans programın ertesi sene kapatıyor. biz de her sene kontenjan artırıyoruz. o yüzden ihtiyaç fazlası meslek erbabı çıkıyor ortaya.

6.devlette iş imkanı ve kpss
artık bu konuda yetkililer de geri adım atmak zorunda kaldı. yeni mezun kardeşler rahat iş yerini bulduktan 1 sene sonra hop başlıyor kpss kasmaya. bir de atandı mı gözünün yaşına bakmadan geçiyor devlete. devlet bu ülkenin 1 numaralı iş vereni. özel sektörün iki katı devlet memuru var. adamın işi garanti, kazanç sabit. biraz da dil varsa geziler, eğitimler, seminerler gırla. tabii bankalarda falan da sınırsız kredi notu var, sıkıntı yok. bu yüzden işveren de yeni mezun istemiyor, biraz tecrübeli arıyor ki hemen kaçmasın.

7."ben anlamam" düsturu
tamam belki bazen işverenler aşırıya kaçıyor ama "ben anlamam" lafı var ki beni benden alıyor. basit bir excel tablosu oluşturma işini bile "ben anlamam" repliği ile savuşturan arkadaşlar serzenişte bulunmasın. işvereniniz sizi çok sıkmıyor ise ufak tefek işlere el atmaya çekinmeyin. ben sadece görev tanımımda olan şeyleri yaparım, yardım etmem davranışı, bazen en şeker işvereni bile canavara dönüştürebilir.

aklıma başka bir şey gelirse eklerim ama şimdilik aklıma gelen bu kadar.

edit:
gitsen baksan 20'li yaşındadır, akıl veriyor bir de "kendini geliştir" diye millete...

mal mısınız oğlum siz? bu memlekette kpss diye bir sınav var, ama kpss ile kadro dağıtımı kaç gidin bir bakın araştırın.

plansızlık almış yürümüş, yolsuzluk, çıkar, adam kayırma, nepotizm, gelir eşitsizliği anasının nikahı olmuş adam hala

"kendini geliştir"den bahsediyor. doğru lan tek suçlusu kendini geliştiremeyen üniversiteli...
edit2:
bu ülkede itü makine mezunu kpss çalışıyorsa ,boğaziçi mezunu ahi evran üniversitesinde akedemisyen olamıyorsa burda torpil vardır demektir.
Nepotizim ve üniversiteden niteliksiz çıkmış olmaları sadece iki nedendir.
çok iyi, çok sağlam bir torpillerinin olmaması. en büyük neden budur.
4 sene batak oynayıp torpili olmamasını bahane edecek kadar pişkin olmasıdır.
Ülkedeki üretim ve ticaretin tekellesmesı dir. Her şeyi artık belli adamlar üretiyor, belli adamlar satıyor. E üniversite mezunu olana memur olmaktan başka çare kalmıyor. Etrafta az sermaye ile yapılabilecek bir kaç çeşit iş varsa onları yine memurlar yan gelir olarak yapıyor. işsizler, üniversite mezunları ne yapsın?
Üniversiteyi iş sahibi olmaya yarayacak bir yer olarak görmek. Öyle değil, Türkiye'de ne kadar bu duruma çoğunlukla uygun hareket edilmese de üniversite bilim, araştırma vs yeridir. Mezun olduktan sonra iş sahibi olmak için gereken tecrübe birikim vs üniversite okuyan kişiye bağlıdır. Kendini hiçbir şekilde geliştirmeden, daha yabancı dil bile bilmeden sadece 4-5 sene okuyup vize final zamanları biraz kasıp ders geçmekle iş sahibi olunmaz, işveren de haliyle bu tiplere iş vermez, e Ada'm haklı napsın işten anlamayan elemanı, sisteme bok atmayı bırakın o yüzden, kendinizi geliştirin. Daha ingilizce bilmeyen mühendislerimiz var, ya da her staj komite vs her şeyi ezberleyip sınavdan sonra hepsini unutan doktorlarımız var, örnekler çoğaltılabilir. Üniversite iş sahibi olmak için o-kun-maz velhasıl.
mevzu sadece üniversite öğrencileri ile sınırlandırılamaz.

devletin, kamu ve özel sektördeki personel ihtiyacına yönelik araştırma yapmadan üniversite kontenjanı belirlemesi, meslek liselerine önem verilmemesi en önemli sebeptir. bir diğer önemli sebep de özel sektördeki işverenlerin maaş ve özlük hakları konusunda tatmin edici davranmamasıdır.

üniversiteler bir çok bölüm ve fakülte için kpss hazırlık kursuna dönüşmüş durumda.

eğitim fakültelerinden örnek verelim; kamuda ve özel sektörde her yıl hangi branşta kaç adet öğretmen ihtiyacı olacağı planlanmadan kontenjan veriliyor. doğudaki şartlar iyileştirilmediğinden doğuya atanan öğretmen en kısa sürede batıya tayin olmaya çalışıyor. bu sebeple bölgedeki açık bir türlü kapanmıyor. bu işin bir diğer boyutu.

meslek lisesi mevzusu;
milli eğitim ve organize sanayi bölgeleri yönetimleri bir araya gelerek organize sanayi bölgelerindeki yıllık personel ihtiyacı branşlara göre belirlenip bu doğrultuda meslek liseleri açılarak ihtiyaca yönelik kontenjan belirlenmesi ile bu okullardan mezun olanların istihdam edilmesi kolaylaştırılabilir.
bunun yanında sürekli konuşulan el sanatlarımız yok oluyor, çırak bulamıyoruz diyen ustalara yönelik el sanatları ile ilgili çıraklık okulları açılabilir. bakır, telkari, kalay, dokuma, ahşap ve taş işçiliği gibi dallarda çıraklar yetiştirilebilir.

herkesin şikayeti olduğu taksi ve halk otobüsü / dolmuş şoförlüğü de meslek liselerine dahil edilebilir. bu okullarda öğrencilere ilkyardım, ileri sürüş teknikleri, motor bilgisi, beşeri ilişkiler, diksiyon gibi dersler okutularak sadece bu okullardan mezun kimselerin toplu taşıma sürücüsü olması sağlanabilir.

memlekette herkes doktor, mühendis, avukat olmak zorunda değil. işinin ehli, eğitimli ve profesyonel temizlik görevlisi, güvenlik görevlisi, apartman görevlisi gibi meslek grupları oluşturulmalı. özlük hakları ve iş tanımları yasal güvenceye alınmalı.

tabi her şeyin başı siyasi irade ve gerekli hukuksal düzenlemeler.
Eğitim sisteminin baştan sona yalnış yönlendirilmesinden dolayı yaşanan sıkıntıdır..
Dalga etkisi şeklinde yayılır ve patlar..
insanları yetenekleri ve ilgileri yönünde geliştirip, ilerletemeyen bu sistem, hepimize tek tip eğitim vererek, toplumca çuvallamamıza neden olur..
Tüm eğitim birikimi, iki güne sığdırılıp sorgulanan öğrenci, o günün bahtına ne puan alırsa, hasbelkader bi bölüme yerleşir ve okur..
Binlerce iktisatçı, işletmeci, öğretmen, kimyacı, fizikçi olarak mezun olur, ebleh ebleh sayıklamaya başlarız..
Ünlü bir pastacı olacakken, ziraat mühendisi olur..
Başarılı bir fotoğrafçı olacakken, çocuk gelişimi okurken buluveririz kendimizi...
Eyvahlar olsun!!!
bilgilerinin teoride kalması. pratik ile desteklenmemesi.
O kadar okudum, yapa yapa bu işi mi yapacağım demeleri. Her kamu könetimi okuyan kaymakam, her uluslararası ilişkiler mezunu diplomat olamıyor maalesef.
kendilerini geliştiremediklerindendir.

bi de referans ve piyasa sorunları vardır tabi.
burada suç üniversiteli gençlerde değil orrrospu çocuğu patronlarda ve vatandaşına sahip çıkmayan ve her yere üniversite açan devlettedir.
hazırcılıga alışmaları. en büyük hatam, okurken bir işle uğraşmamış olmam.
Bakın günümüzde artık köylerde bile üniversite yerleşkesi bulunmaktır.eğer sen 100 kişi istihdam edebileceğin bir bölüm için,üniversiteye o bölümle ilgili 2000 kişi alırsan tabikide işsiz kalma muhtemaldir.her yerde üniversite olması kaliteyi geri çekmekten başka bir işe yaramaz.2 veya 3 prof. 1tanede dekan koyuyorsun başına sonra al sana fakülte hadi git üniversite mezunu ol sonra işsiz kal diyorsun insanlara.
bütün şirketlerin deneyimli eleman istemesi.

ulan hiçbiriniz işe almıyor ki! nasıl olacak bu iş? biriniz işe alsın da deneyim kazanalım.
ülkemizde üniversite iş hayatının kilidini açan anahtar olarak görülse de; dünyada üniversite "üniversal (evrensel) görüşü olan insanları yetiştiği yer" olarak düşünülmektedir. mesleki bilginin yanı sıra, bilim, kültür, sanat, spor gibi dünya üzerinde var olan ( bir çoğunuzun bunlardan haberinin olmaması gayet normal. zira kötü alışkanlık gözü ile bakıyor olabilirsiniz.) değerlerin de deneyimlendiği yerlerdir. işsiz kalmanızın sebebi ise size iş verecek olan işverenin karşısına sadece mesleki edinimlerinizle çıkıyor olmanızdır. sanıldığının aksine size iş verecek kişi sizden sadece eğitimini aldığınız konuda faydalanmayacaktır. şimdi itiraz eden olacaktır. o arkadaşlara şu soruyu sorarım o zaman, siz bilgisayar alırken sadece programlama yapmak için mi alıyorsunuz?
ülkede gereğinden fazla üniversite olmasından dolayı yaşanılan hadise. Eğer üniversite sayısı az olsaydı tüm kurumların hedefi üniversiteli personel olacaktı.
bir çoğunun;
4 yıl (en az) üniversite okudum, amelelik yapamam, 5000 liradan aşağı maaş alamam demelerinin sonucudur.
buna karşılık işverenlerin;
üniversite mezunlarından daha çok iş bilen diplomasız ve yarı ücretli (hatta daha az) çalışan onca eleman varken, neden diplomaya para vereyim, demesinin sonucudur.
universiteye baslamadan ne istedigine karar vermis olamamak ayrica dunya gorusune sahip olmadan universiteli olmak gibi gibi.. ee bunun sonucunda da er kisi mezun olduktan sonra bitarafini avuclayiip kaliyor haliyle tabii maasli kole olmayi secerse ya da mecbur kalirsa o farkli bir mevzu..
bunlar hep egitim sisteminin magduru oldugumuzun gostergesidir ve suan ki duruma bakiyorumda daha da kotuye gidiyor gibi mevzular
iş beğenmemesi gibi söylemlere sinir oluyorum. ülkede ki maaş adaletsizliklerine kızacağınıza adamın eğitimli olup amele gibi çalışmamasına kızıyorsunuz saçmalığa bak. adam gidip iki yıl okumuş zar zor tekniker olmuş ben eşek gibi sınava girip ülkenin en iyi üniversitelerinden birini kazanayım 1 yıl hazırlık okuyayım 4 yıl üniversite bunun stajını yapayım mezun olunca yeni mezun olmuş teknikerle bana aynı maaşı teklif etsin askeri ücretle çalışmaya başlayacaksak ikimizde ben niye kıçımı yırttım tabi birde kadınım ya öyle her yerde de iş bulmak zor. en iyi maaşlı işleri tabi ki sadece erkekler yapabilir. işin komiği yurt dışında teklif edilen paranın 7 katı ücretle çalışmam.
Kimse kusura bakmasın. Üniversitede ders çalışmamış olmaktır. Günümüzün ekonomik sisteminde artık üretime dönük altyapısı sağlam olrak üniden çıkan biri işsiz kalmaz.
emekliliği gelmiş insanların hala emekli olmaması bu yüzden kontenjan doluluğu, az bir ücrete çalışmak istememe vaya üniversitelerin yılda verdiği mezun sayısı.
Herkesin üniversite mezunu olmasi. Artik anne baba egitim.seviyesine bakılmalı, 4 yilda insan bir sey ogrenemez ki o 4 yila gelene kadar neler ogrenmis o onemli. Hanzo sapik okuma bilmeyen bir annenin ya da babanjn buyuttugu bir cocuk nasil olursa 4 yilda egitimli olur anlamiyorum
Arkadaşlar bence sebep değil sebepler vardır. Benim sebep sıralamam:
1. torpil olmaması,
2. tanıdık olmaması,
3. milletvekili dayının olmaması,

bu sebepler ortadan kalktığında yeniden konuşalım.
işverenler elemanı işine geldiği yere kadar tanır. Mülakat yapılır ve işe alındıktan sonra iki aylık deneme süresine tutulur. Eğer eleman işverenin aradığı kriterden yetersiz ise işine son verilir. Bu sebepten türkiye'de üniversite mezunları sayısının gerek fazlalaşması gerekse de yeteri kadar bilgi, iş yapabilecek kapasiteye sahip olmaması işsizlik oranını bir hayli fazlalaştırır.