bugün

günümüz türkiyesinde almış başının yürümüş bir olaydır.karma karısık ekonomi ve carpık düzenlerin içinde sürekli değişen celişen ve nice taze beyinleri yiyen,eğitim sisteminin sentezi bir durumdur.gercekten cok komiktirki koalisyon hükümetlerinde buna katlizör bahane olarak,yüksek enflasyon ve hayatın pahalılıgı sebep gösterilmişti.direk canlı örneklerini gördügüm(fizik mühendisi piyangocu,iktisat mezunu pazarcı gibi)acıyası ve acınılası bir durumdur.sadece okumanın iş magduriyetini gidermeyeceğini,bukle bukle beyinlere nakş eden bir toplumsal ve ekonomik olmaya calısan düzen içerisinde mevcut ve utanılası bir durumdur.verilen emekler ve harcanan yılların bir tarafa kendine yetmeme hissi oluşması ve özgüven kaybı kişilerde toplumsal sorunlar yaratabilmektedir ve bunlar tamamen bozuk düzenimizin birer örnegidir,bugün içine giremedigimiz AB bu ve bunun gibi büyük toplumsal eksikleri olan ve bir gediğini kapatamadan daha büyügünü açan ülkemizi oyalamakta bir nebzede olsa haklıdır.
her üziversite mezununun başına gelebilecek hadisedir. ama mesele iş bulmak da değildir. işin daha acı boyutları vardır ki buda türkiyenin en iyi iki, üç okulundan mezun olup diğer üniversite mezunlarıyla aynı yerde aynı ücrete çalışmaktır. mesele sadece iş bulamamaktan ibaret değildir.

bir de şu mesele vardır; insanlar işsiz kalacaklarını bile bile üniversite bile sayılmayacak bölümlerden mezun olurlar. sonra iş... e yok iş.. sen girdiğinde de yoktu ki bu meslekte iş.
önümüzdeki 10 yıl içerisinde bile düzelme umudu göremedigim kanayan yara.
sadece universite diplomasi almanin bir ise yaradigini dusunen, ama ne yazik ki is hayatinin hicbir gercegini bilmeyen insanların karsilastiklari durum
diploma cehaleti alır eger salaksan işsizlik baki kalır denilesi durum.
devlet in gucunun yetmedigi olay.
(bkz: devlet in gucu neye yetiyor abi)
bu sekilde işleyen bir mekanizma il kimsenin gücünün yetmeyeceği bir olay olan pırıl pırıl beyinlere olmaktadır.
(bkz: issiz kalip yuksek lisans yapmak)
(bkz: sosyoloji mezunu bakkal amca)
üniversiteyi bitirip üniversite gibi kalabalık bir ortamdan sonra ıssız bir yerde yalnız kalma durumudur.
(bkz: fizik mühendisi piyangocu)
genç işsiz düzeyinin genellikle %16-20 düzeyinde seyrettiği güzel memleketimizde hiç de şaşırtıcı olmayan bir durumdur. önemli bir sosyal ve ekonomik problemdir. gizli işsizlikle birleştiğinde ekonomiler için çok daha derin yaralar açabilir.
son derece normal bir durumdur. zira daha havuz problemini çözmekten aciz insanlar üniversiteye girince pek bir sevinirler ancak mezun olup * işsiz kaldıklarında da yakınmaktadırlar. çalışmak isteyene iş çoktur tabi ben bilmem kaç senelik fakülte bitirdim veyahut ben bilmem ne teknik mezunuyum ben o paraya çalışmam denmediği sürece çünkü kimse okuldan bir profesyonel olarak çıkmamaktadır.

not: havuz problemi, sayısalcı olduğum için verilmiş bir örnektir kimsenin şahsına söylenmiş değildir.
not2: çalışmak isteyene iş çok derken de yine helal yoldan para kazanılabilecek işlerden bahsedilmektedir.
bir piramit gibi aşağıdan yukarıya doğru tırmandıkça şansımızın daha da azaldığının en büyük kanıtı.
bir sürü şey yapabilecek beceriye sahipken işe yaramaz konuma gelmektir.
sen yıllarca uğraş, kafa patlat; emeğinin karşılığını alamadıktan sonra içine edeyim öyle üniversitenin.
diplomalı olmanın artık önemsenmediğini düşündüren durum. genellikle okuduğumuz sürece hayalini kurduğumuz işin karşımıza çıkmamasından kaynaklanmaktadır. hayal kırıklığı yaratır insanda. zordur.*
okulu uzatma çabasına girmeye neden olan acı ihtimal.
(bkz: diplomali issizlik)
diplomalı hıyarcı. ilyas salman'ın başrolünü oynadığı o filmin günümüzde gerçekleşmesi. acı ama gerçek.
konunun üç boyutu vardır.

1. üniversiteler: verilen eğitim iyi bir "çalışan" mı yetiştiriyor yoksa "girişimci ruhu" destekliyor mu?
- cevap çok basit tabiki hepimiz birilerinin emri altında çalışmak için can atıyoruz. hele hele memur çocuğuysak devlette herhangi bir kademedeki memurluk bizim için biçilmiş kaftan!!! açlık sınırında yaşamaya alışığız..

2. devlet: yeni iş alanı yaratmak bir yana mevcut istihdam alanlarınıbile hiç bir istihdam programı izlemeden özelleştiriyor.
- yapılması gereken, genç işsiz ve genç girişimcilere hazırlayacakları projelere göre uzun vadeli ve 4 sene geri ödemesiz kredi sağlayarak hem yeni iş alanı yaratmak hemde mevcut işsiz sayısını azaltması gereklidir. (bkz: bu senenin "nobel iktisat ödülü" alan çalışması. http://gencekonomist.blog...m/2006_10_01_archive.html)

3. biz: işi başkasından beklemek bizi sokaktaki dilenci yapacağını unutuyoruz. iş olsunda ne olursa olsun diyoruz ve gizli işsizlik yarattığımız gibi mutlu olmadığımız işlerde ruhumuzu öldürüyoruz. gerekli olan biraz cesaret. bahane bulmaya çalışmayalım. biraz inançla istediğimiz işi yapabiliriz.
örnek: anne- bütün gün garajda bilgisayarla uğraşıyorsun git kendine iyi bir iş bul.
(bill gates)- olur anne.

anne- bütün gün o tenis topuna vurup duruyorsun... iş bulmayı denesen iyi olmaz mı?
(boris becer)- sadece bana inan anne.

baba- bütün gün taş bloklara bakıyorsun.. hiç bir işe yaramıyorsun.. bu evde yatacak yerin yok artık. defol!!!
(Michael Angelo)- baba!!!

örnekleri sıralaya biliriz...

işsizlik yoktur!!! ruhun tembelli vardır..

(bkz: doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar)
(bkz: iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır)
yanlış politikalar yüzünden ortaya çıkan ve hem genci hem de onu türlü zahmetlerle okutan ailesini zora sokan durum. doğu'da binlerce öğrenci öğretmen bekliyor, bir o kadar öğretmen olmayı hakeden üniversite mezunu açıkta, çok yazık.
türkiyeye has durum.
kişinin ideallerinden vazgeçmesi durumunda ortadan kalkabilen olay. 1,5 yıl işsiz kalmışsınızdır. öyle bir iş teklifi alırsınız ki okuduğunuz bölümle en ufak bir alakası bile yoktur. "ideallerim mi yoksa iş mi?" diye sorarsınız kendinize. evde oturmanın verdiği stres, bir işe yaramıyorum düşüncesiyle ideallere veda edip, iş seçeneğini kabul edersiniz. artık mutsuz bir çalışansınızdır.
burası türkiye valla olabilir tarzı cümlelerle sağlanası durumdur.
üniversite öğrencilerinin şimdiden kendilerini bu duruma hazır hissedip, sürekli yeni bişeyler bulup, (piyasadaki bütün sertifikaları toplamak gibi..)işsiz kalmayalım diye; okul+ kurslara para yağdırmamız anlamına gelir.. dolayısıyla işsizlik denilen olgu, bu yarışta üniversite öğrencisi olup kursa gidemeyen arkadaşlarımızındır yine. son olaraktan iktisat derslerinde de okutulduğu üzere para parayı kazanıyor..
işverenler tarafından kalifiye eleman azlığından yakınılsa da çoğu zaman böyle çalışanları istememeleri nedeniyle ortaya çıkan durumdur. üniversite öğrencilerini çok düşük maaşla çalıştıramayacaklarından olsa gerek onların yerine utanıp sıkılmadan düşük bi ücret karşılığı günde 12 saatten fazla tekniker çalıştırabildikleri için, üniversite mezununa kolay kolay ayak işi yaptıramayacaklarını bildikleri için, piyasada tutunmak için gerçekten ya çok çok iyi olmak ya da iyi bir çevreye sahip olmak gerektiği için üniversiteyi bitirip işsiz kalmak canım ülkemde çok sık rastlanan bir durumdur.
güncel Önemli Başlıklar