bugün

Tıbbi açıdan iyileşemez kimselerin kendi kararıyla tıbbi işlemlerle hayatını sonlandırması durumu.

Sonu muhakkak ölümle sonuçlanan bütün şeyler kanser, yaşlılık gibi görece uzun bir sürece yayılan ve hastanın da benimseyebileceği şeyler olmuyor. Bazen gencecik ve sapasağlam insanlar da ağır bir yaralanma sonucu vücutlarının büyük çoğunluğu iyileşemez şekilde hasar gördüğünde de bunu yaşayabiliyor. Kastettiğim durum sonu kalıcı sakatlıkla sonuçlanan durumlardan daha vahim şeyler.

Mevcut öğretilere istinaden Konuya dini hassasiyetle yaklaşıp olumsuz gözle bakanlar, katı eleştirilerde bulunanlar da olabilir. Bazen insan vicdanının sesiyle gerçeğin acı yüzü arasında sıkışıyor.

Birisini düşünün iyileşme imkanı yok, hergün dayanılmaz acılar çekiyor, sevdiklerine, doktorlara "beni öldürün" diye bağırıyor. Hatta o halde görülmek istemediğinden yanına tanıdıklarını dahi sokmuyor. Asla iyileşemeyecek. Hatta muhtemelen iyileşmek için yapılan ameliyatların birinde ölecek. Aslında uyumadığı ve ağrı kesici kullanmadığı her an korkuç fiZiksel ve ruhsal acılar çekiyor.

Mesela ben olsam o halde yaşamak istemezdim. Şu anda o anı hayal eden pek çok kimse de yaşamak istemeyecektir.

Hal böyleyken suç, haram, günah gibi kesin ifadelerle bu olguyu reddetmek yerine tüm boyutlarıyla algılayıp en mantıklı kararı verebilmek bu durumda olan hasta kimselerin veya bu durumu yaşayabilmesi olası sağlıklı kimselerin de en doğal hakkıdır.
Ninni adlı filmin konusu.
Ötenazi düşüncesi birlik olarak ailenin üstünde ve ailenin teker teker ferdlerinin üzerinde nasıl bir etki yaratır, hangi davranışlara yol açar vb. güzel bir şekilde anlatılmıştı.
insanın kendi isteğiyle hayatına son verme eylemi.
ötenazi, doğuştan gelen bir hak, her ülkede yasal olması gereken tercih. kişi, yaşamayı kendi seçemiyor olsa da, ölümü seçme hakkına sahip olabilmeli.
bir çok ülkede yasak olmasının sebebi, hukukun değerli bir varlık olan insanı kendisine karşı bile korumasıyla temellendirilir. tıpkı izin verilmese bile, ölümcül hasta olan birine zorla tedavi uygulanması gibi.
Türkiye gibi her şeye duygusal bakılan ve kısmen halkının dinle alakası olmamasına rağmen dini yargılamalar yapan bir ülkede asla yasal olmaz çok beklemeyin.
kişi toplumda yaşamayı istiyorsa ortalamaya biat etmeyi istiyordur.

devlet bu kişiyi kendisinden çok düşünmektedir lakin bunu o istemiştir aslında.

senin aklın varken toplumun kurallarına göre yaşamayı seçtin.

çünkü düzen sürmeliydi.

insanlar minimum zarar görmeliydi.

ya da devlete karşı gelmek çoğunluğa karşı gelmek olacağından bu senin sonundu.

elbetteki içinde bulunulan durumda her şeyi bir kenara bırakıp tek başına kurallara uymadan yaşamayı seçmek bir insan için yokoluşu getiriyor gibi gözükebilir.

peki insanlar toplumda kendileri olarak var mı oluyorlar sizce.

şu anda beni bir suçtan dolayı yargılasalar bana içi dolu nedenler sunamazlar.

bana çoğu insanın kabul ettiği ve diğerlerine uygulanmasını savunduğu ortak faşizmi uygularlar.

uygulamak zorundalar.

çünkü benim inancım çoğunluğun inancından hakikat açısından farklı olmasa bile çoğunluk istediğini bana baskı uygulayarak yaşatmak zorunda. bu uyguladığı baskıyı da düzen sürebilsin diye insanların kafasına meşru diye pompalamak zorunda.

ve bununla birlikte beni toplumda var olabilecek bir varlık olduğum dayatmasıyla yaşatmak zorunda.

çünkü ben kimseye sizle paylaşım halinde sizin kurallarınızla yaşayacağım sizle savaşmayacağım diye bir söz vermesem de onlar olmadan yaşayamayacağım içinde bulunulan zamanın gereklilikleriyle benim yüzüme çarpılır.

insanın sosyal bir varlık olduğu tamamen uydurmadır.

kaostan kaçışta kullandığın kelimeleri sunacak birilerini kaostan kaçarken oluşmuş toplumda araman senin sosyal bir varlık olman gerektiğini göstermez.

içinde bulunduğun durumu içine sindirdiğini gösterir.

oysaki ben gayet de yok olmayı da tercih edebilirim. tüm canlılığı kendimle yok etmeyi de tercih edebilirim.

toplumdan ayrı yaşamak yok olmayı gerektirmese de ben yok olmayı tercih edebilirim.

kişi kendi yaşam hakkına son verebilir lakın devlet kişinin hayatına genellikle son veremez.

çünkü aslında kişinin isteğiyle devletin insanı öldürmesi devlet için bir yıkım gibi algılanacaktır.

devlet insanları yaşatır.

insanlar devlet olmadan yaşayamaz.

devlet insanları öldürmez.

insanlar topluma ayak uyduramadıkları için kendileri ölürler.

ölmek zorundadırlar.

devletin insanların yaşamına dair bu korumacılığını başka yerlerde de görebilirsiniz.

verilmek istenen mesaj açıktır.

(bkz: zorunlu deprem sigortası)
intihar yerine bu hakkımı kullanmak isterdim. en azından acısız.
isviçre'de 1942'den bu yana yasaldır.

https://www.cnnturk.com/d...ampaign=buffer&page=1
https://www.mynet.com/dun...zi-konusuyor-190101160785
kişinin acılarına son vermektir.

fakat biz inananlar biliyoruz ki dünyada başa gelen musibetler, hastalıklar, acılar günahlara kefarettir. cennete varan yollardır.

hal böyle olunca ötenazi, inanan insanlar için bir nevi cennet haklarından çalmak gibi geliyor bana.
hak olması gereken bilinçli, kontrollü intihar.

bir tanıdığım var, cerrah kendisi. kanser bahsi açıldı konuşurken, bir hastasını anlattı.
35'li yaşlarda rahim kanseri teşhisi konmuş bir kadın. kanser son evrede. organlara sıçramasın diye Rahmini aldırmak için operasyon geçiriyor. sonuç başarılı değil maalesef. alt karın tamamen kanser dolu. bağırsaklar, mesane, böbrekler alınıyor kadından. ağrısız bir hayat düşünemiyor, idrarı ve dışkısı bedenine yapışık poşetlerde toplanıyor.

soruyorum.
yaşamak bu mudur?

ötenazi bir kurtuluştur. geri dönülemez durumda olan insanlara eğer ortada bir zorlama yoksa tanınması gereken bir haktır. kişi eğer zihinsel bütünlüğünü kaybetmediyse ölümüne karar verebilir.

hayatta en çok korktuğum şey felç, alzheimer gibi hastalıklarla kendine yetemediğim hale gelmek. öyle bir duruma düşsem aileme yük olmak yerine ötenaziyi tercih ederim ama maalesef ülkemizde bu bir seçenek değil. sebebi ise bildiğim kadarıyla dini gerekçeler.
asıl günah olan acı çektirmek. keşke anlasak.
Münazarada ,olması gerektiğini savunup kendimi rezil ettigim konu.bu anıyı aklımdan nasıl silebilirim?
bir haktır.
hayattan vazgeçmek zordur elbet. peki ya yaşadığınız hayat ölümden acı ise?

eğer sonunuz kaçınılmaz ölümse ve birkaç ay/sene daha kendinize ve sevdiklerinize acı çektirmek istemiyorsanız, ötenazi yapılacak en doğru hamledir.
(bkz: hayata ötekileşmek)
sonsuzluğa giriş kısmı. açılan yeni bir kapı veya kapıların son kez kapasını. duyulan acıların kesilip devamını ya birşeylere yada hiç bir şeylere bıraktı an/olay
Hitlerin kuşunun adıdır.
Ölüm çağımızda ve geçmişte çoğu zaman hukuki bir mesele olagelmiştir. Nasıl ki insanlık yüzlerce yıl mücadele ederek yaşam hakkını hukukun vazgeçilmez bir unsuru kılmışsa gün gelecek ötanazi hakkı da mücadeleler neticesinde hukuk dünyasında karşılık bulacaktır. Yaşam hakkı gibi ölüm hakkı da hukukun evrensel ilkelerinden biri halini alacaktır.
ülkemize gelmesi gereken tıbbi uygulama.
(bkz: ötanazi)
insanın doğuştan hak edilmiş olması gereken ölme hakkı. tıpkı yaşama hakkının olduğu gibi.
Önceden çok mantıksız gelirdi, ama önceden.
korona ile gündeme gelmesi gereken konu.
hiç bir dindoşun kabul etmeyeceği şey. bunu sadece islam olarak alğılamayın, diğer bütün dinlerde aynı.

bizler din adamları için birer 'müşteriyiz' ve onlar hiç bir şartta müşterilerinin azalmasını istemez. bakın bütün dinler çocuk yapın der ya da dindoşlar diyelim. çocuk aldırmayı en büyük günahlara eklerler (hatırlarsanız tecavüz mağdurlarına bile doğurun biz bakarız onlara, diyenleri)
ilk bilinen ötenazi bana göre socrates'tir.

50 kişi para cezasını ödemek istemesine rağmen kabul etmemiş ve hatta durduğu hücrenin kapısı bilinçli olarak açık bırakılmıştır kaçmak isterse rahatça gidebilsin diye.
türkiye'de yasal olarak gerçekleştirilmesi gereken durumdur. kişi, özellikle ağır korona hastalarının, kendi izni ve imzası ile tıbbi olarak hayatını sonlandırılmasına izin verip, daha fazla açı çekmemesi sağlanmalı ve daha fazla hastane yataklarında eziyet çekmemesi sağlanmalıdır.
Devlet halkın refah, huzur ve mutluluğundan sorumlu olduğunu ve bunu görev edindiğini iddia ediyorsa bu tıbbi işleme izin vermeli sosyal devlet budur. Millet karar verdiğin anda ötenazi olabileceğini zannediyor. öyle değil tabi ki. doktorların psikolojik analizleri ve kişilerin yaşamdan gerçekten acı çekip ölmek istediklerine onay veren rapor ile bu işlem gerçekleştirilir. Doktorların bu rapora onay vermeleri anında veya birkaç haftada değil aylar ve yıllar sürüyor.