bugün

bir recep garip şiiridir.

(annemle babama içli bir dua)

Ansızın gelen bir haberdir ölüm
Beyaz bir güvercin gibi
Bir mektuptur senden bana
Dökülür bütün yapraklar dallarından
Hüzün sarısı yakalar yürekleri
Sabırla bekliyordur nasılsa toprak
Ölümü ferman bilip düştüğümüz yollarda
Nasırlı elleriyle taçlandırır her zaman
Tarhana çorbası, kekikli ayran bir de tandır ekmeği
Buhur kokusu gibi yayılır gün yüzüne

Ey ölüm! beyaz haberler gibisin
Belli belirsiz yüreğimi yalar gibisin

Bir rüzgar gibi sarar dört bir yanımı
Bir bir azalır aramızdaki dostlar
Canım annem, biricik babamdır giden aramızdan
Geceyle gündüz gibi girer aramıza
Sinsi bir tuzaktır hayatla ölüm

Sessiz bir gemiye binmişçesine
Ağıtlar yakılır ırmaklar gibi
iniler iniler sükuta varır insan yüreği
Alınlar taşır bu gök kubbeyi
Omuzlara binmiş bir ölüm gibi
Adımlar dolaşır, dil susar yağmura karşı
Hiçbir şey getiremez giden yolcuyu
Bir gemidir denize inen
Bir yolcudur yükünü alan bir daha dönmeyen

Ey güzel hayat! ey görkemli dünya!
Neyin kaldı şimdi söyle!

Konuşan dudaklar sükuta geçmiş
Harmanı, hasadı, buğdayı bitik
Üç günmüş sahi dünya
Ne bana kalmış
işte gidiyor geldiği yere
Ömürler verilen sürede durmuş

istersen dünyayı sırtında taşı
Makamın, mevkiin ne önemi var
Kimseciklere baki kalır mı dünya
Hayat ne kadar kısa, ne kadar kısa

işte dünya, bittiği yerde kabristan
Asıl hayatsa şimdi başlıyor
Kabul etsen de mahşeri var bu işin
Etmesen de musallada görünür
Ne malından ne de evladü iyalinden fayda yok
Ne işler işlediysen sonuçta sana kalan

Ey ölümün arka bahçesi! ey mahşerin ince çizgisi!
Sana sevdalanmaktan başka var mı çaresi?
aynı zamanda bir erdem bayazıt şiiriridir, kederlidir.

http://umutfm.com/izle.php?id=6084

"aziz kardeşim yusuf erzincani'nin anısına"

ve zaman döne döne
gelmişti başlangıç noktasına
ilk yaratılış düğümüne

mahlukatın var olduğu
yüzüsuyu hürmetine
evrenin efendisinin
kavuşmak vakti gelmişti sevgilisine.

hayatın menbaı
merhametin son durağı
madeni, muhabbet ocağının
ateşler içindeydi
yatağında.

iltica etmişti sanki kainat
kutsal tenine
hayata şafak olan alnında
ter taneleri
her biri insanlık çilesinden
bir haberdi sanki
bir an oldu
aralandı gözleri
sonsuzu kuşatan bakışları
süzdü ciğerparesi fatımayı
süzdü tek tek çevresindeki
can dostlarını
kıpırdadı dudakları dedi:
--- ebubekir kıldırsın namazı
sonra daldı daldı uyandı
son defa aralandı
bakışları
yöneldi bir noktaya
karar kıldı bir noktada
ve dedi:
--- merhaba ey refik-i ala !

olacak oldu
akıllar kamaştı
kalbler tutştu
feryat ve figan gökleri tuttu
çekti kılıcını faruk olan
sıçradı orta yere :
--- kim derse " o öldü" , öldürürüm!

ayrılık ateşinden
ateşin şiddetinden
sanki bendler çözülmüş
felekler çökmüştü
şuur tutuşmuş
akıl iflas etmişti.

sonra sıddık olan
yetişti geldi
baktı baktı yatağında hareketsiz yatan sevgiliye
mağarada arkadaşına hicrette yoldaşına
sonra baktı çevresine
mahşerden önce mahşer hali yaşayan
ashabına
aline

ebubekir dedi :
--- ey nas , susun !
--- kim ki rasulullaha tapmaktadır
--- bilsin ki rasul ölmüştür.
--- kim ki allah'a tapmaktadır
--- bilsin ki allah ölmez
--- hayy ve layemut'tur. ( hayat sahibi ve ölmez )

--- ey nas, susun!
--- " inna lillahi ve inna ileyhi raciun."

sonra eğildi sevgilisinin yüzüne
sürdü bulutlanmış gözlerini
o güzellikler ülkesine
baktı baktı ve dedi :
- hayatında güzeldin
- ölümünde güzelsin
- öldün
- bir daha ölmeyeceksin!
Erdem Bayazıt'ın harika bir eseridir. Ölümü iliklerine kadar hissettirir. Yaşatır acısını kalbinde, yakınlarını kaybetmenin korkusu sarar her bir zerreni.

ANKEBÛT - 57: Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.

Allah ölümün hayırlısını versin canlar.
Ölümü hem acısıyla hem ümidiyle hem de bilinmeyene karşı olan korkusuyla anlatan harika şiir.