bugün

geri adım atmak, fikrini savunmaktan vazgeçmek, savunduklarından caymak, sahip olduklarından taviz vermek.
(bkz: ödünç vermek)
birisinin isteği üzerine yakacak yardımı yapmak. o' na odun, kömür gibi şeyler vermek..
eğer kişi kendinden ödün veriyorsa şahsına yaptığı en büyük hakarettir.
bazen elini verip kolunu alamamaktır.

Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. "Hesapta kralız, açlıktan öleceğiz ... Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük... Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz... kuşa dalsak, uçuyor, e balık yakalayacak halimiz de yok... N'aapsak?"
Bir tanesi "En iyisi, öküzlere saldıralım" demiş, "iri yarı görünüyorlar ama, ne pençeleri var, ne dişleri diş... Tam dişimize göre!" Olur mu? Olur.
Ama evdeki hesap çarşıya uymamış, öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer... Organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç... N'aapsak, n'aapsak? derken "Tilkiye danışalım" demişler. Tilki "kolay" demiş, "beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim..."
Kabul etmişler. Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, "saygıdeğer öküzler" demiş, "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar... Ama şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o ... Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın!" Öküz heyeti düşünmüş taşınmış, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla, vermişler sarı öküzü...
Aslanlar da afiyetle yemiş. Bir gün, iki gün... Tilki gene gelmiş. "Bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demiş ve eklemiş,
"Ama şu benekli öküz var ya, benekli öküz, o burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, canları çekiyor, verin, kurtulun!"
Öküz heyeti düşünmüş, "otlağın selameti için"teslim etmiş benekli öküzü.
Üç gün, dört gün... Tilki gene gelmiş. Kuyruğu uzun olanı... burnu beyaz olanı...
Tombul olanı... Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Aslanlar semirmiş. Bir gün... Tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü. Direkt aslan gelmiş.
"Hanginizi istiyorsam, canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, adamı hasta etmeyin" demiş. Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, "keşke sarı öküzü vermeseydik" demişler ama, iş işten geçmiş....
ödün vermek, ödünç vermekle başlar. sonra "ç" lerin başına bir şeyler gelir ve sen hep ödün vermiş olursun.
(bkz: sözlük yazarlarından aforizmalar)
(bkz: Bu gün ödün veren yarın götün verir)
Bazen yapılması gerekir ama zordur. Evet.
kopmadan önce vermek daha mantıklıdır.
Pişman olmak istemiyorsan ödün verme. Bir kere ödün verdin mi hep daha fazlası istenir.
Ödün verdik verdik en son kendimizi kaybetmişiz .